"Atina'nın bu dönemde, Rusya'dan destek alması zor"

AB Dışişleri Bakanları, Rusya'ya yönelik ek yaptırımları görüşmek üzere toplanıyor. Yaptırımların içeriği net olmasa da AB'nin Rusya'ya büyük ekonomik kısıtlamalar getirmesi beklenmiyor. Brüksel'deki toplantı öncesi tartışılan konulardan biri olan Atina'nın tavrını, Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu'yla konuştuk.

AB Dışişleri Bakanları'nın Rusya'ya yönelik ek yaptırımları görüşeceği toplantıya Yunanistan'ın yeni Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias da katılacak. Yunanistan'ın yeni hükümeti, AB'nin Ukrayna'da 30 sivilin öldüğü saldırıyla ilgili Rusya'yı sorumlu tutan bildirisinden imzasını çekmiş, yaptırımları desteklemeyeceği mesajını vermişti. Bu yüzden Başbakan Aleksis Çipras'ın toplantıyı gölgeleyebileceğine dair yorumlar var.

Peki, ek yaptırımlara AB'yi rahatsız edebilecek bir Yunan blokajı uygulanabilir mi? Ya da Atina, ekonomik yardım için yüzünü Rusya'ya dönebilir mi? Orta Doğu Stratejik Araştırmaları Merkezi Avrasya Danışmanı Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu, Radyo Sputnik'te yorumladı.

"YUNANİSTAN YÖNETİMİ, RUSYA'NIN DESTEĞİNİ İSTEYECEK"

Sözlerine "Atina'nın Rusya'ya yaklaşma şeklinden, AB'ye bu yönde bir mesaj vermeye çalıştığını görüyoruz" diye başlayan Kemaloğlu, bunun son derece doğal olduğunu söyledi ve durumu şöyle açıkladı: "Yunanistan'da yönetim değişti fakat ülke bir süredir ekonomik kriz içerisinde. AB'nin bundan sonraki süreçte destek vermesi beklenmediğinden bu durum Yunanistan yönetimini yeni arayışlara itiyor. Alternatif olarak ülkenin karşısına çıkan tek bir önemli güç var, o da Rusya. Dolayısıyla Rusya'nın desteğini elde etmek için böyle bir adım atıldığını tahmin etmem mümkün."

Daha önce The New York Times, Çipras'ın yaptırım karşıtı tutumuyla AB'de Macaristan ve Slovakya'nın desteğini alabileceğini yazmış, Atina'nın bu yönüyle Berlin'i yine rahatsız edebileceğine işaret edilmişti. AB'de ayrıksı bir Çipras bloğunun oluşabileceğine dair olasılıklara değinen Kemaloğlu, "Böyle bir adım atan yeni Yunanistan yönetiminin Rusya'nın yardımını elde edebileceğini kesin olarak söylemek mümkün değil. Yunanistan, AB ile münasebetlerinde bunu bir koz olarak kullanabilir. Ama Rusya'dan bu dönemde ekonomik destek alması çok zor. Çünkü Rusya'nın kendisi de büyük bir krizle karşı karşıya. Petrol fiyatları iniyor. Uygulanan ambargo devam ediyor. Bu da Rus Rublesinin değer kaybetmesine yol açıyor. Bu şartlarda Rusya'nın Yunanistan'a destek vermesi çok mümkün görülmemekte. Dolayısıyla bunu Yunanistan'ın diplomatik oyunu olarak nitelendirmek daha doğru olacaktır. Yunanistan, mümkün olduğu kadarıyla AB'deki görüş farklılıklarından da istifade etmeye çalışacak" dedi.

RUSYA'NIN ORTADOĞU'DA VAR OLMA ÇABASI

Moskova'da 26 Ocak'tan bu yana devam eden Suriye müzakerelerinde sonuncu ve en kritik gün, bugün. Suriyeli iç muhalefet grupları ile Şam yönetimi heyeti dün bir yıl aradan sonra yüz yüze müzakere yaptı. Muhalefet, rejim heyetine 10 konuda uzlaşı sağlanan bir plan önerdi. Plan, gıda ve ilaç yardımlarının Suriye'deki tüm bölgelere ulaştırılması, tutukluların serbest bırakılması, siyasi çözüm için de Cenevre-1'in esas alınması gibi şartları içeriyor. Peki, Moskova'da birbirine düşman kanatlarını aynı masada buluşturan zirve, Suriye'de çözüme yönelik yeni bir şey söyleyebilir mi?

Moskova'daki müzakerelere, hem muhaliflerin hem de Esad rejiminin temsilcilerinin katılmasının büyük bir gelişme olduğunun altını çizen Kemaloğlu, Rus yönetiminin bugüne kadar muhaliflerle pek görüşmediğini belirterek devam etti: "Bunu bir taraftan Rusya'nın Ortadoğu'da hala var olma çabası olarak görmemiz gerekiyor. Diğer taraftan bakarsak da savaş bir türlü bitmiyor ve Suriye'de radikal kararlar da alınmıyor. Tamam, Rusya'nın kararı belli. Herhangi bir müdahaleye karşı çıkıyor, ama Batı'nın da son dönemde çok aktif olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla aslında tarafların ateşkes imzalaması ve bir karara varması dönem olarak çok müsait. Rusya'da bundan istifade ederek Esad rejiminin temsilcileriyle muhalifleri bir araya getirdi. Ama bu saatten sonra tarafların tutum değiştirme veya geri adım atma konusunda istekli olmayacaklarını söyleyebiliriz."