Suriye hükümetinin İdlib’de hava saldırılarına rağmen ilerleme kaydedemediğini iddia eden Ford, hükümetin asker sıkıntısı yaşadığı, bunun yanı sıra ele geçirdiği bölgelerde de istikrar adına hiçbir şey yapmadığı iddiasını ortaya attı.
Suriye’nin batısında ahbap-çavuş kapitalizminden öteye gitmeyen bir ekonominin söz konusu olduğunu ifade eden Ford, istihbarat örgütlerine ve Rusya’ya bağımlı olan hükümetin, Suriye halkının ekonomisini çok da dert etmediğine dikkati çekti.
Buna karşın, ABD'nin tıpkı İran’a yaptığı gibi Suriye’yi de ekonomik olarak boğmaya çalıştığını söyleyen Ford, "Bu (ekonomik yaptırımlar) Esad'ı indirmeye yetmedi. Aslında bunlar Esad'ın çok da umurunda olmadı. Esad halkının refahını değil kendi ailesini ve yöneticiliğini düşünüyor" dedi.
"ABD’nin artık Suriye’nin geleceğine hükmedebileceğini sanmıyorum. Bir daha söylüyorum Amerika, Suriye’nin geleceğine hükmedemez. Bir savaş vardı ve askeri üstünlük savaşlarda önemlidir. Obama döneminde biz sürekli Suriye’de askeri bir çözüm mümkün değil diyorduk. Büyük ölçüde yanıldık, (askeri çözüm) vardı. Esad henüz ülkenin tamamını ele geçirememişse de ele geçirmeye çalışmayacağına dair kafamda tek şüphe yok."
Suriye hükümetinin, Demokratik Suriye Güçleri'nin (DSG) kontrolündeki kuzeydoğu Suriye’de ABD’den daha iyi oynamamış olmasının kendisini şaşırttığını belirten Ford, hükümetin Rusya aracılığıyla üzerinden DSG'ye bazı sözler vermesinin şaşırtıcı olmayacağını ifade etti.
Suriye hükümetinin DSG ile yakınlaşma sürecinin çok zaman almayacağını ifade eden Ford, "ABD’nin doğu Suriye’yi elinde tutarak büyük bir koza sahip olduğu fikrine gelince bunun için Esad'ın ekonomik yaptırımları önemsediğine inanmanız gerekir. Esad önemsemiyor. ABD’nin asker kaybının kesinlikle olmayacağını hesap ediyorsunuzdur. Öyle bir durum da yok" dedi.
ABD’nin eninde sonunda Suriye’den çıkmak zorunda kalacağını dile getiren Ford, "Suriye’nin doğusunda 2011’de olayların başlamasına ve sonrasında ise IŞİD'in ortaya çıkmasına neden olan koşullar aynen duruyor" diye konuştu.
Türkiye'nin YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de ‘terör örgütü’ olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu tezini kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.
