Metin Göktepe’nin milletvekili aday adayı ablası: Laiklik ülkenin en önemli sorunlarından biri

Enver Aysever ile Yolcu Yolunda Gerek programının gündemi, seçimler öncesinde milletvekilliği için aday adayı olan sembol isimler oldu. Bunların arasında ‘çocuklar ölmesin’ diyen Ayşe Öğretmen ve gözaltında işkencede öldürülen Gazeteci Metin Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe de var.

Seçim sath-ı mailine girildi. Kamuoyunun yakından tanıdığı birçok isim, farklı partilerde aday adaylıklarına başvuruyor. Bunların arasında sembol isimler de var. ‘Çocuklar ölmesin’ dedikten sonra tutuklanan Ayşe Çelik, Yeşil Sol Parti Diyarbakır aday adayı oldu. İstanbul’da 8 Ocak 1996 tarihinde gözaltındayken işkenceyle öldürülen gazeteci Metin Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe ise Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) aday adayı oldu. Ayşe Çelik ve Meryem Göktepe Radyo Sputnik’te Enver Aysever ile Yolcu Yolunda Gerek’e konuştu.

Ayşe Öğretmen: ‘Toplumsal barışı, eşit yurttaşlığı, yaşam hakkını savunan bir yurttaş olarak yaşanan çatışmanın son bulmasını istedim’

Siyasete girme kararını anlatan Ayşe Öğretmen, 2016 yılında ‘çocuklar ölmesin’ dediğini hatırlatarak ‘Toplumsal barışı, eşit yurttaşlığı, yaşam hakkını savunan bir yurttaş olarak yaşanan çatışmanın son bulmasını istedim’ ifadelerini kullandı:

‘2016 yılında çatışmaların yoğun olduğu, şimşeklerin çaktığı, karanlık bir dönemde ‘çocuklar ölmesin’ diyen öğretmenim. Toplumsal barışı, eşit yurttaşlığı, yaşam hakkını savunan bir yurttaş olarak yaşanan çatışmanın son bulmasını istedim. Türkiye çok kimlikli, çok dilli, çok inançlı bir ülke. Tüm renklerin, farklılıkların hiçbir baskı ve ayrımcı uygulamalara maruz kalmadan varlığını korumasını ve gelişmesini savunuyorum. Kadınların, çocukların, sokak hayvanlarının, ezilen halkların sesi olmak istiyorum.’

Meryem Götepe: Sol uzun yıllar gündemine almadı ama Laiklik ülkenin en önemli meselesi

Meryem Göktepe ise yıllardır yürüttüğü mücadele sonucunda çevresinden gelen talepleri değerlendirdiğini, başlarda siyasete girmeye sıcak bakmasa da son dönemde yaşananların ardından ‘herkesin elini taşın altına sokması’ gerektiğini düşünerek bu kararı aldığını ifade etti ve şunları söyledi:

‘Ülkede mücadele edilecek alan ne yazık ki o kadar çok ki… Yüzünüzü nereye dönseniz bu alanlarla dolu. Kadın cinayetleri, çocuk tacizleri, laiklik meselesi… Uzun yıllar solun çok dikkat edip gündemine almadığı bir konu ama laiklik bu ülkenin en önemli sorunlarından biri. Adalet arayışı var. Ülkede neredeyse öldürülenlerin suçlu, öldürenler kahraman. Bu kadın cinayetlerinde de böyle, sokak eylemlerindeki gençlere yönelik cinayetlerde böyle. Dolayısıyla emek mücadelesi, yoksulluk, çevre katliamları derken o kadar çok alan var ki…’

Tuncay Öz: ‘Erdoğan, ilk defa kaybetmeyi satın aldı’

Gazeteci Tuncay Öz, AK Parti’nin HÜDAPAR hamlesini değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk kez seçimi kaybetme ihtimalini göz önünde bulundurarak bir pozisyon belirlediğini ‘Sayın Erdoğan, ilk defa kaybetmeyi satın aldı’ sözleriyle anlatan Öz, MHP ile girdikleri ittifak sonucunda AK Parti’nin Kürt bölgelerindeki aşiretlerle olan bağlarının da zayıfladığını savundu. Öz, AK Parti’nin bu sebeple her oyun çok önemli olduğu bu seçimde HÜDAPAR ile yakınlaştığını söyledi:

‘Bu seçim ilk defa Sayın Erdoğan’ın kaybetmeyi satın aldığı bir seçim pozisyonunda. Bundan önceki seçimlerde, sistemin değişmesinde, Sayın Erdoğan seçim stratejisini hep saldırı, karşı tarafı çürütme, imha etme üzerine kurmuştu. Fakat hayatın getirdiği noktada, AK Parti iktidarı, 20-21 yıllık süreçte ilk defa savunmada kaldı. Bundan önce de aslında iktidarın bütün nimetlerini kullanırken, daha çok karşı tarafı baskılayarak kendi tarafındaki oyları bir şekilde bir arada tutabiliyordu. Bu sefer tüm dengeler olağanüstü şekilde değişti. Hayatın koşulları, çarşı-pazar hepsi Sayın Erdoğan’a karşı muhalefette. Muhalefetin bölüneceğine dair bir oyun planı vardı. Sayın Akşener’le olan krizde bunun bir bölümü tuttu. Bu tutunca hemen ‘tamam işte dağıldılar, zaten olacak gibi değildi’ demeye başladı. Fakat iki gün sonra muhalefet krizi çözdü. Orada şöyle bir şey ortaya çıktı; evet kriz çıktı ama Altılı Masa krizi çözme başarısı gösterdi. Bu hiç ummadığı, oyun planında olmayan bir şeydi. Zaten AK Parti ve MHP tarafında en büyük şaşkınlık bundan dolayı oldu. Onun üzerine eski seçimlerde Kürtler HDP tarafında bir araya geliyordu ama aşiretler bir şekilde AK Parti’yle beraber olabilme ve HDP’den sonra ikinci parti olma durumunu koruyabiliyordu. MHP’yle iktidar sürecinde bu bağları da kaybetti. O zaman Kürtlerin içindeki büyük parçaları değil, ufak parçaları, bir oy bile olsa kendisini tutacak yerlere yöneldi. Çünkü bu seçim kesinlikle her oyun değeri olduğu bir seçim. Geldiğimiz noktada ‘olursa olur’ diyecek bir lükse sahip değiliz.’