Toplumsal Özgürlük Partisi: Hatay'da kanser rüzgarları esiyor

TÖP Hatay Sözcüsü Özgün, asbestli molozlardan kalkan tozun kentin üzerinde olduğunu söyleyerek, “Molozların kaldırılma, taşınma ve yığılmasında hiçbir yasal ve sağlık mevzuatına uyulmuyor. Tepki gösterince karşımıza polis çıkıyor. Şu an toz bulutu şehir üzerinde. Maske takmadan nefes alınamıyor” dedi.

Seçimin ardından deprem bölgesinde ‘asbest’ rüzgârları esiyor. Yağışların azalmasıyla birlikte, deprem bölgesinde asbestli molozlardan kalkan toz, Hatay’ın üzerine çöktü. Bölgedeki sorunlar bununla da sınırlı değil.

Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) temsilcisi Hasan Özgün, Hatay’daki son durumu, Radyo Sputnik'te yayınlanan Enver Aysever ile Yolcu Yolunda Gerek programında anlattı. “Şehrimizde kanser rüzgarları esiyor” diyen Özgün, demografik yapıya dair duydukları endişeye, sağlık sorunlarına, ekonomik sıkıntılara ve insanların acele kamulaştırmalar yoluyla yerinden edilmesine değindi.

Özgün’ün, deprem bölgesindeki son duruma dair değerlendirmeleri şöyle:

“Depremin birinci günü akşamüstü bağlanmıştık ve Antakya’daki tabloyu bütün çıplaklığıyla aracılığınızla anlatmıştık. Daha sonra da fırsat buldukça sizin aracılığınızla oradaki meseleleri Türkiye gündemine taşıdık. Size çok teşekkür ediyorum.

Depremin ardından ciddi gelişmeler yıkımın travmasını derinleştirdi. Daha ilk günden itibaren şehirde herkesin bildiği bir sırrı konuşmuştuk. Kentin demografik, inanç, kültür yapısının değiştirilmek istendiğine dair kaygılar var. Uygulamalar maalesef bunu güçlendiriyor. Hiçbir yetkili bunu yalanlayacak açıklama yapmıyor. Depremden sonra göçe teşvik yaşandı. Şimdiyse başka durumlar yaşanıyor. Asbestli molozlarla karşı karşıyayız, şehrimizde kanser rüzgarı esiyor.

Bir diğer sorun insanlar zaten işsiz kaldı, yıkıldı kentimiz. Bir kısım insan tarımla uğraşıp hem kendi geçimini hem de başkalarını geçimini sağlamak istiyor. Buralara geçici istimlak yapılması isteniyor. Geçici süreliğine kullanacaklarını söylüyorlar ama ne kadar olduğu bilinmiyor. Daha sonra kira ödeneceği söyleniyor. Kimseye bir şey sorulmuyor. İnsanlar geçim kaynaklarına el konulmasına tepkili. Parasını da şimdi vermeyecekler. Tarım arazilerine zaten bir sürü şey yığılıyor. Artık o güzelim bereketli topraklarda tarım yapma olanağı yok.”