‘Türkiye küresel cinsiyet eşitliğinde Suudi Arabistan'ın sadece bir üst basamağında'

Sabancı Üniversitesi tarafından kadınların iş yaşamındaki sorunlar ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ilişkin düzenlenen panelde konuşan Dr. Öğretim Üyesi Terkoğlu "Türkiye küresel cinsiyet eşitliği raporunda 144 ülke arasından 131. sırada. Yani Suudi Arabistan'dan sadece bir üst basamakta" dedi.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından, Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelede şirketlerin rolünü tartışmaya açan bir toplantı düzenlendi. "Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye ve Şirketlerin Rolüne Çoklu Bakış" isimli toplantıda kadın istihdamı, aile içi şiddet ve Türkiye'de cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele konuları ele alındı. TÜSİAD'ın işbirliğiyle ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Sabancı Vakfı'nın desteğiyle İstanbul'daki Sabancı Center'da gerçekleşen panelde konuşan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden Dr. Öğretim Üyesi Özge İzdeş Terkoğlu "2017 küresel cinsiyet eşitliği raporuna göre Türkiye 144 ülke arasından 131. sırada. Yani Türkiye küresel cinsiyet eşitliğinde Suudi Arabistan'ın sadece bir basamak yukarısında. Türkiye genelinde kadınların iş yaşamına katılımı çok düşük. Bunun yanı sıra iş gücüne katılmanın bir üst basamağı olan istihdama katılım oranının da çok düşük olduğunu görüyoruz, yüzde 28 oranında. Kadın işsizliği, erkek işsizliğinin 1.5 katı. İşsizlik türlerine göre baktığımızda, kadın işsizliğinin uzun süreli işsizlik açısından daha sorunlu olduğunu görüyoruz. Kadınlar daha uzun süre işsiz kalma eğilimindeler ki kadınların uzun süre işsiz kalmaları birçok açıdan bir lüks. Çünkü onların evde ikinci bir rolleri var. Kadınlar uzun süre iş arayamıyor çünkü bir süre sonra evdeki sorumlulukları onları geri çağırıyor" diye vurguladı.

‘TÜRKİYE'DEKİ KOŞULLAR ALTINDA İSKANDİNAV BİR ÇİFT DE AYNI SORUNLARI YAŞARDI'

Türkiye'nin istihdamındaki çarpıcı cinsiyet farkına değinen Terkoğlu "Bakımın tamamen kadının sorumluluğu olarak görüldüğü bir toplum ve çalışan kadınların yalnızca yüzde 12'sinin bakım hizmeti satın alabildiği bir ortamda kadınların aslında işgücüne katılabilmeleri bile mucize niteliğinde. Açıkçası bu koşullar altında buraya İskandinav bir çifti de getirsek aynı sorunları yaşardı. Kadınların bağımsız bireyler olarak hayatlarını sürdürebilmelerine yönelik istihdam politikaları da geliştirilmesi gerekiyor. Ne yazık ki bugün kadınların ek gelir getiren istihdama katılmaları yeterli görülüyor" dedi.

‘FEMİNİSTİM' DEDİĞİMDE EĞİTİMLİ KADINLAR BİLE ‘ESTAĞFURULLAH' DİYOR'

Panelde kadınların erkekler ile eşit biçimde her türlü haktan yararlanmak istemesinin 21. yüzyılda tartışma konusu haline getirilmemesi gerektiğini vurgulayan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatmagül Berktay ise ‘feminizm' kavramının Türkiye'de yanlış anlaşıldığını ifade ederek "Türkiye'nin köklü bir kadın hareketi tarihi olmasına rağmen, ‘ben feministim' dediğimde, bu konularda bilinçli olan, eğitimli kadınlar bile ‘hocam estağfurullah' tepkisini veriyorlar" dedi.

‘KADINA YÖNELİK ŞİDDET TOPLUMUN HER KESİMİNİN SORUNU'

Kadına yönelik şiddetin ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin toplumun her kesiminin ve demokrasinin bir sorunu olduğunu ifade eden Berktay "Türkiye'de ve dünyada şu anda erkeklik restorasyonu var. En azından bunun çabası var. Erkekler, kadınların sorunlarını kendi sorunları olarak görmüyorlar. Kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliği sadece kadınların sorunu değildir. aynı zamanda erkeklerin ve demokrasinin sorunudur" dedi.

Berktay "Ancak toplumun önemli bir kesiminde kadınların kazanılmış hakları geri almak isteyenler var. Nafaka mağdurları dernekleri, mağdur babalar dernekleri gibi. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan yasaları gündemden kaldırmak istiyorlar. Son derece pervasız ve çok da çirkin bir ayrımcı dille bunu yapıyorlar. Bütün dünyanın hareketiyle uyumlu bir şekilde yapılıyor. Bunun sebebi ise erkeklik azalma hissiyatının doğması. Çünkü kadınlar yasalarla, eğitimle önemli başarılar, bir takım kazanımlar elde ettiler. Buna karşılık erkekler kendilerinin kaybettiğini düşünüyorlar. Bu tabi dini, gelenek motifleriyle süsleniyor ve karşımıza mağdur olmuş erkekler çıkıyor. Bu mağduriyet hissi bir takım erkekte var. Bu çok tehlikeli ve bence bunu erkekler de fark etmeli" diye ekledi.