00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
09:30
7 dk
HABERLER
11:00
6 dk
HABERLER
12:00
6 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:06
114 dk
HABERLER
15:00
6 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:00
5 dk
HABERLER
18:00
6 dk
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
8 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
12 dk
SESLİ HABER
Aşırı tükedildiğinde ölümcül etkileri olabilecek 13 yiyecek belli oldu
17:55
1 dk
HABERLER
18:00
10 dk
SESLİ HABER
Irak Sınır Muhafızları, 30 yıl sonra ilk kez Türkiye’ye en yakın sınır noktasında
18:24
1 dk
SESLİ HABER
Otomobil sahipleri dikkat: 'Ucuz kasko dönemi bitecek'
18:42
2 dk
HABERLER
19:00
11 dk
SESLİ HABER
Rus uzman: Türkiye'nin bağımsız politikası ABD'yi rahatsız ediyor
19:15
5 dk
TARİHTE BUGÜN
Alfred Hitchcock: Bir gerilim efsanesi
19:46
8 dk
ARAMIZDAN AYRILANLAR
İlk sesli Türk filmlerini çekti
20:27
7 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘İran ilk defa İsrail’i vuruyor, bunlar paradigma değiştirici adımlar’

Ceyda Karan'la Eksen
Abone ol
Şanlı Bahadır Koç’a göre, İran’ın ilk kez İsrail’i doğrudan vurması, paradigma değiştirici. ABD’nin İran ile savaşa çekilmek istememesinin İsrail’i korumayacağı anlamına gelmediğini belirten Koç, şimdi en kritik noktanın İsrail’in vereceği yanıtın boyutları olduğunu belirtti. Koç, Türkiye krizin kendisine yansımalarına dikkat etmeli
Ortadoğu’da Gazze çatışması altınca ayını yarılamışken, gerilim İsrail-İran kapışması üzerinden bölgesel savaş riskinin arttığı bir zemine kayıyor. İsrail’in 1 Nisan’da Suriye başkenti Şam’da bulunan İran büyükelçilik binasının hemen dibindeki konsolosluk binasını vurarak ikisi üst düzey general 7 İranlı yetkiliyi ve 6 Suriyeli sivilin ölümüne yol açması misillemeyi tetikledi.
BM Güvenlik Konseyi’nin Batılı üyelerinin tavırları nedeniyle İsrail’i Viyana sözleşmesinin ihlali koşullarında kınamadığı bir ortamda İran, BM Şartı’nın 51’inci maddesine dayanarak İsrail’e sert misillemede bulundu. 13 Nisan Cumartesi gününü 14 Nisan Pazar gününe bağlayan gece İran misillemesi yoğun İHA saldırısını müteakiben balistik füzeli saldırılarla devam etti. İsrail’in çok katmanlı hava savunmasına ilaveten ABD, Britanya ve Fransa uçakları Ürdün, Irak ve Suriye hava sahalarında İran İHA ve füzelerini ‘avladı’.
İran 5 saatlik bir sürenin ardından diplomatik misyonuna yönelik misillemenin tamamlandığını BM’ye bildirdi.
İsrail İran saldırısının yüzde 99 oranında durdurulduğunu açıklarken, İsrail’in güneyinde Nevatim ve Ramon askeri üslerinde ‘az hasar’ oluştuğu öne sürüldü. Kuzeyde ise Hermon’daki Mossad üssünün de vurulduğu iddia ediliyor. İran anlatısı ise operasyonun başarılı olduğuna işaret ediyor.
Dikkatler İran’ın doğrudan misillemesiyle karşı karşıya kalan İsrail’in vereceği yanıta çevrildi. ABD yönetimi kararın İsrail’e ait olduğunu belirtse de İran ile savaşa çekilmek istemez görünümünde.
Gelişmeleri 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nden siyasi analist Şanlı Bahadır Koç ile konuştuk.

‘İran ilk defa İsrail’i vuruyor, bunlar paradigma değiştirici adımlar’

Şanlı Bahadır Koç’a göre, İran’ın İsrail’in 1 Nisan’da Şam’daki diplomatik misyonuna saldırısına yönelik misillemesi sonrası bölgesel savaş tehlikesi riski sürüyor. İsrail ve Batı medyasına yansıyan haberlere atıf yapan Koç, İran’ın askeri hedefleri yok edemese bile İsrail’e 1100 kilometreden İHA ve balistik füzeli hamlesinin denklem değiştirecek bir başarı olduğunu dile getirdi. Koç’a göre şimdiki en kritik nokta, İsrail’in karşılık verip vermeyeceği sorunu:

“Tehlike bir parça azalmış olabilir ama geçmedi. Kilit noktası, İsrail’in ne tür bir karşılık vereceği… İran’ın taarruzu, askeri olarak başarısız oldu. İsrail’in söylediği doğruysa, gelen füzelerin ve dronların yüzde 99’u vurulmuş ve bir çocuk yaralanmış. Bir de bir üs sınırlı şekilde zarar görmüş. Tabii dedikleri doğruysa... Hep söyleniyor ama tekrar edelim: İran ilk defa İsrail’i vuruyor, kendi ülkesinden vuruyor ve kendisi vuruyor. Bunlar hep paradigma değiştirici adımlar. Askeri olarak yıkım ve kayıp yaratmadı.

Ama benim bildiğim İsrail bunu kabullenmez. Çünkü bunun devamının olabileceğini düşünür. Yani İran’ın beyninde ‘Ben böyle bir şey yapıyorum ve ileride tekrar yapabilirim’ şeklinde bir düşünce oluşabilir. İsrail’in stratejik geninde bunu silmek var. Karşı tarafı, bunu düşünemeyecek hale getirmek istiyor. Bunu yaptılar daha önce. Hizbullah’a yaptılar mesela. Orada bir sınır çatışması var ama Hizbullah, Hamas’a önemli ölçüde destek olmadı. İran taarruzuna da katılmadı veya çok sınırlı katıldı. Anladığım kadarıyla Hizbullah’ın ve Ensarullah’ın rolü kısıtlı. Esas saldırıyı yapan İran.”

‘İsrail’in vereceği cevaba göre durum değişir’

Koç, olası İsrail saldırısının zamanlama, saldırının şiddeti, hedef ve hangi ortaklarla gerçekleştirileceği gibi parametrelere göre değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak seçenekleri şöyle ortaya koydu:

“İsrail’in vereceği karşılık şu anda çok önemli. Amerika ‘Yapma. Sen dövdün, sefasını sür. Uzatma’ diyor. Uzarsa çünkü petrol fiyatları fırlar. ABD Çin’e yönelmek istiyor ama bir türlü yapamıyor. Kendi seçimi yaklaşıyor. Dediğim nedenlerle İsrail’in bunu kabullenmesi düşük ihtimal. Ama vereceği cevap nasıl olacak? Birkaç kriter belirledim. Zamanlama, şiddet, yer, hedef ve kimlerle yapacağı…

Zamanlamaya bakalım. Hemen vurabilir; mesela önümüzdeki hafta içinde. Ama Avrupalılar da, ABD de, Arap ülkeleri de ‘yapma’ diyor. Bu düşük ihtimal. İkinci ihtimal, vurma hakkını saklı tuttuğunu söyleyebilir ve ileride vurabilir. Hamas ve Hizbullah var, fırsatını bulunca karşılık verebilir. Üçüncü ihtimal, sürekli İran’ı vuracakmış görüntüsü yaratıp İran’ı diken üstünde tutmak isteyebilirler. İran içinde millet tedirgin olabilir, bankalara ve marketlere hücum edilebilir. Rejimin istikrarı sarsılabilir. Bu yol denenebilir. İran da bunu deneyebilirdi. İran da İsrail’i sürekli vuracakmış gibi davransaydı belki İsrail’in ekonomisini etkileyebilirdi. Bir parantez daha açalım. İran saldırının sinyalini Mısır’a, Ürdün’e ve ABD’ye de vermiş. Tekrarlarsak İsrail, hemen vurabilir, sonra vurabilir veya belirsizlik yaratabilir. Veya şimdi vazgeçip, bir sonraki yanlışta anında vurabilir. Buradaki yanlışı tanımlar veya tanımlamaz. Mesela bir daha Hizbullah’a silah sevkiyatı yapılırsa bunu vurmak için sebep sayabilir.

Saldırının şiddetine bakalım. Orta, büyük veya küçük olabilir.

Yer parametresine bakalım. İran’ın kendisini mi vuracak, dışarıdaki hedeflerini mi? İran, İsrail’in kendisini vurdu. İran’ın dışarıdaki hedeflerinin, İsrail’i tatmin etmemesi lazım. Ama tatmin de edebilir. Amerika’nın baskısı sonucu Suriye’de, Lübnan’da bir karşılık olabilir. İstanbul’da da, New York’ta da, insanların gidemediği veya gitmekten çekindiği mahalleler vardır. Lübnan’a, Suriye’ye her gün tuvalete gider gibi gidip vurup çıkıyorlar, kayıp da vermiyorlar. Peki İsrail nasıl bir hedefi vuracak? Yani sembolik bir hedef mi vurulacak? Devrim Muhafızları mı vurulacak? Çünkü asıl mesele onlarla... Nükleer hedefleri vurabilir mi? Bu iyice tansiyonu yükseltir. Rejimin kalbini vurur mu? Hamaney’i? Veya füzelerin üretildiği tesisleri vurabilir. Bunları saydık ama, İsrail bunların hiçbirini de yapmayabilir.”

‘ABD’nin dediği arkasında durmayacağım anlamına gelmiyor’

Bahadır Koç bir diğer kriterin de ABD’nin İsrail’e yardım edip etmeyeceği olduğunu belirtirken, Biden yönetiminin mesajlarından bunu istemediği sonucunun çıktığını vurguladı. Ancak Koç, ABD söylemlerinin İsrail’i savunmaktan vazgeçtiği anlamına gelmediğinin de altını çizdi:

“Bir başka kriter de İsrail’in tek başına mı saldırı yapacağı yoksa ABD ile birlikte mi? Amerika anladığımız kadarıyla bu işin içinde olmak istemiyor. Ama burada kritik bir nokta var. Bana göre en kritik nokta. Bugün Türkiye’de bazı yazılar gördüm, olayı kavramadıklarını fark ettim. Bazı yorumcular Biden’ın ‘Ben bunun arkasında durmayacağım’ şeklinde yorumlamış. Aslında Biden burada ‘Ben bu operasyonun içinde durmayacağım’ diyor. Yani İsrail gitti vurdu, İran karşılık verince Amerika korumayacak gibi bir anlam çıkmıyor, ‘Arkasında durmayacağım’ ifadesiyle. Ama Biden ‘Sonuçlarına kendin katlanırsın’ derse bu hem İsrail’in kararını hem Netanyahu’nun geleceğini etkiler. Amerikalılardan böyle bir şeyi hiçbir zaman duymadık. Genel olarak İsrail’in verebileceği cevap bu şekilde olacak.

İran askeri olarak başarılı olamadı ama paradigmayı değiştirdi. Rubicon’u geçti. Denklemi değiştirdi. Sonuç alamaması ayrı. Eminim ki kendi halklarına şunu diyorlardır: ‘Bugün 300 yüz tane attık ama başka zaman 5 bin atabiliriz’ diyebilir. Veya bir sonraki sefer Hizbullah atabilir. Binlerce füze olduğu söyleniyor. Hangi birini yakalayacak İsrail? İş o zaman bir savaşa doğru gidebilir. Ortadoğu savaşı çıkabilir. İnşallah oraya gitmez.”

‘İran 1100 km öteden havaalanını vurabiliyor. Bu, bizim sahip olduğumuz bir şey değil’

Uydu görüntülerine göre Nevatim Hava Üssü’nde hasar oluştuğunun anlaşıldığını da belirten Koç, tüm bunların İran’ın füze kapasitesine işaret ettiğinin altını çizdi. Koç, örneğin Türkiye’nin büyük ölçekli bir füze saldırısına karşı hazırlıklı olmama ihtimaline dikkat edilmesi gerektiği görüşünde:
“Uydu görüntüleri gördüm. Nevatim Hava Üssü’nde bazı zararlar var. Füzelerin biri piste düşmüş sanırım. Gerçi, onu saatler içinde tamir ediyorlar. Şunu kabul edelim: İran, 1100 kilometreden gidip havalimanında pisti vurabiliyor. Bu, bizim sahip olduğumuz bir şey değil. Daha önce Husiler vasıtasıyla Suudi Arabistan’da rafineri vurmuşlardı. Bu bir kapasite sonuçta. Yan İran olur da bu saldırıyı Türkiye’ye yapsa, Türkiye’nin ne bunu caydıracak, ne havada durduracak ne de aynı şekilde karşılık verecek kapasitesi var mı? Bana cevap veren konuya yakın kişiler olmadığını söyledi.”

‘Burada ikiyüzlülük var’

Şanlı Bahadır Koç, diğer yandan İsrail’in Şam’da İran diplomatik misyonunu vurmasının uluslararası hukuka aykırı olduğu halde bunun görmezden gelinmesindeki çifte standarda dikkat çekti:
“Bir konsolosluğun, elçiliğin bir ek bina bile olsa vurulması olmuş şey değil. ‘Kazayla’ vurulduğu olmuştu. Burada bir ikiyüzlülük olduğu kesin. Bırakın elçilikleri, 30, 40, 50 bin tane ölü var Gazze’de. Kaç bini çocuk bilinmiyor. Onu kınamak için aylar sonra ucundan bir şey diyenler, İran’ın misillemesinde anında ortalığı kaldırıyor. Burada ikiyüzlülük var. Bu sistemin tabii kısa vadede değişeceğini düşünmek kolay değil. Dünya zaten eşitsizlik ve adaletsizlik üzerine kurulu. Sadece dış politikada değil. Burada bu işlerin daha çok hakka, adalete dayalı olmasını isteyen ülkeler daha çok dayanışacak. Ortak pozisyon alacaklar. Bu en iyi ihtimalle 10 yıl alacak. Çünkü her devletin bu büyük ülkelerle ilişkileri var. Ama bir yerden de başlamak lazım tabii.”

‘Krizin Türkiye’ye yansımaları üzerinde düşünülmeli’

Gerilimin Türkiye’ye olası yansımalarına da dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Koç, petrol fiyatlarından, sığınmacı dalgasına, Azerbaycan’ın İran ile olası gerilimine ve Irak ve Suriye’deki gelişmelere uzanan pek çok başlığa dikkat çekti. Hatta Türkiye topraklarının olası bir misillemede kullanılması riskine atıf yapan Koç’a göre Türkiye önleyici önlemler almalı:

“Bizim burada çok köşeli bir taraf olmamıza gerek yok. Akıllıca da olmaz. Fazla konuşmak da doğru olmaz. Bence itidal çağrısı yeterli. Ama bu krizin Türkiye’ye doğrudan veya dolaylı yansımaları olabilir. İsrail karşılık verirse bu Suriye, Irak’ın dışında Akdeniz’den gelip, bizim sınırımıza bile olabilir. Ürdün üstünden gider zaten bizim sınırımıza da gelebilirler. Buna karşı bir açıklama yapmak, belki hava savunma sistemleri koymak gerekebilir. Ama onu atlatabilirler. İki tarafı da uyarmak lazım. ‘Bana mermi sıçramasın, sınırlarımı ihlal etmeyi aklınızdan geçirmeyin’ demek gerekli olabilir. Çünkü böyle bir şey olursa karşı taraf da göz yumulduğunu iddia edebilir.

İkincisi bu iş uzarsa, petrol fiyatları artabilir. Bizim cari açığımızın en önemli kalemlerinden birisi. Varil fiyatı 10-20 dolar artsa bize 5-10 milyar dolar maliyeti olur. Üçüncüsü belki çok uzak bir senaryo gibi geliyor ama uzarsa İran’ın içi karışabilir. Rejiminin uyguladığı dış politikayı tasvip etmeyen, ‘paralar çarçur ediliyor, biz ne kazanıyoruz’ diyen bir kitle var. İran’ın içi de karışabilir. Zaten sığınmacı problemimiz var. Oraya ek bir şey olabilir.

Azerbaycan var. Uçuk bir senaryo ama bunlara kafa yormak lazım. İsrail Azerbaycan ile plan yapabilir, İran-Azerbaycan gerginliği olabilir. Bizim Azerbaycan ile özel bir ilişkimiz var. İstemeden işe dahil oluruz. Bilmiyorum Türkiye’nin Azerbaycan’a telkinde bulunma ihtimali var mı? Kibar bir şekilde söylenebilir. Bunun bize de yansıması olacak.

Yine bir başka uçuk ihtimal, İsrail ve İsrail lobisi Irak ve Suriye’den Kürt devleti çıkarma çabalarını artabilir. Irak’ın kuzeyindeki yapı giderek zayıflıyor; hem birbirlerine düşüyorlar, hem ekonomik sorunlar var, hem de Bağdat bastırıyor. 10-15 yıl önce bir sabah kalkınca Kürtlerin devleti ilan edeceğine inanmazdım. Denediler biliyorsunuz ama başaramadılar. Şu anda Amerika da bölgeden ‘çekilme’ modunda ama çekilemiyorlar bir türlü. Bu gerilimden tekrar bir Kürdistan denemesi ihtimali doğabilir. Bize olumsuz yansımaları olabilir.

Tabii en önemlisi şu: İranlılar da ‘Biz burada birçok şey yapıyoruz, Kasım Süleymani’yi öldürdüler. Fizikçilerimizi öldürüyorlar. Tek çıkış yolumuz nükleer silah sahibi olmak. Yoksa bizi hep tokatlayacaklar’ diyebilirler. Zaten çok uzak olmadıkları söyleniyor. Nükleer silah yaparlarsa bunu İsrail’e karşı kullanamazlar. İsrail’in iki yüz civarı nükleer silahı var; çoğu denizaltılarda, vurulması zor. İsrail’e bomba atamazsın çünkü kendini de yok etmiş olacaksın. Bizim gibi ülkelere bu nükleer silahların nasıl bir yansıması olur?

Yani çatışmanın uzaması durumda petrol fiyatları, sınır, sığınmacılar, Kürt devleti, Azerbaycan ve İran’ın nükleere yüklenmesi, benim aklıma gelen Türkiye’ye olası yansımalar arasında. Ben bunların çok azının Türkiye’de konuşulduğunu görüyorum. Bunların üzerine şimdiden düşünülmesi ve önlem alınması iyi olur. Sınır konusunda hemen açıklama yapılmalı. Yanlışlıkların kabul edilemeyeceği söylenmeli. İsrail uçakları mesela gider, vurulmuştur veya petrolü bitmiştir. İnmek isteyebilir Türkiye’ye. Bunların önü alınmalı.”

‘Rusya ve Çin, krizin ilerleyen aşamalarında nerede olacak?’

Şanlı Bahadır Koç’a göre Suudi Arabistan-İran normalleşmesi, bu krizde Suud için adeta sigorta olmuş durumda. Öte yandan Koç’a gör,e Rusya ve Çin’in İran’a sağlayacağı desteğin ölçeği de belirleyici bir rol oynayacak:
“İsrail kimseyi dinlemeyip gidip İran’ı vurursa, Amerikalılar korur. Ama İngilizler, Fransızlar korumayabilir. Ürdün Kralı da diken üstünde. Vatandaşları Gazze’yi korumayıp İsrail’i koruduğu için tepkili. Ürdün’ün yarısı Filistin kökenli. Arap Emirlikleri baskı altında hissedebilir. Bu iş derinleşirse Suudi Arabistan tedirgin olur ve İsrail’den kaçabilir. Yani İran ile Suudiler bir tür normalleşme yaşadı. Aslında onların hepsinin ben Suudiler tarafından sigorta olarak düşünüldüğünü tahmin ediyorum. Suudiler artık bu işin parçası olmadığını söyleyebilir. Bir diplomasi var, Çin aralarını yaptı. Araları kötü olsaydı, İran Suudileri de vurabilirdi. Çin o zaman uyarıda bulunmak zorunda kalırdı. Burada önemli faktörlerden birisi, Rusya ve Çin’in bugün ve ilerleyen aşamalarda nerede olacağı. İran’a iş tırmanırsa diplomatik desteğin ötesine geçip askeri destek verecek mi? Rusya ‘Derdim başımdan aşkın’ diyebilir. Çin de buraya güç projeksiyon edebilecek güçte değil şimdilik.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала