Geçen yıllardaki buluşmaların dış politika ve ekonomi ağırlıklı olmasına karşın bu yıl, 3. Türk-Rus Entelektüeller Buluşması'nda kültürler ve kimlikler üzerine yoğunlaşıldı. Türkiye ve Rusya’daki siyasi toplumsal etik değerler üzerine merceklemeler yapıldı. Toplantının ilk gününde Fransa’daki katliam ve İslamofobi öne çıktı.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ DİNE SAYGI İLE SINIRLANDIRILMALI
Moskova Devlet Üniversitesi Asya Afrika Ülkeleri Enstitüsü Başkanı, Rusya’nın Osmanlı uzmanı bilim adamı Mihail Meyer, Sputnik Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, konferansta temel konunun siyasi, sosyal ve bilimsel-kültürel hayatta tecelli eden kimlik olduğunu anlattı.
Meyer’in başkanlığındaki Asya Afrika Ülkeleri Enstitüsü’nün dahil olduğu Moskova Devlet Üniversitesi, görüşme sırasında İstanbul merkezli özel Işık Üniversitesi ile Türk-Rus üniversite öğrencileri forumunun düzenlenmesine ilişkin anlaşma yaptı.
Bilim adamı, konferansın Charlie Hebdo olaylarının tartışılmasıyla başladığını söyledi. Meyer, katılımcılar arasında ilahiyat uzmanlarının bulunmasının, dünya medyasında çoğunlukla temsil edilenin aksine mevcut duruma daha uygun ve objektif bir tavrının geliştirilmesine yardımcı olduğunu kaydetti.
Meyer, “Siyasi ve sosyal özgürlük, diğer dinlere yönelik insani ve bilimsel tutumun belirli sınırlarını aşmamalı. Dinleri incitmek, Paris yürüyüşünde ülkelerini temsil eden toplum adamlarının beklediği tepkiden tamamen farklı bir tepkiye neden olabilir” dedi.
MOSKOVA VE ANKARA ARASINDA SİYASİ DİYALOG İSTİKRARLI GELİŞİYOR
Türk-Rus Kültür Merkezi Genel Müdürü Arif Asalıoğlu, forum katılımcılarının ele aldığı Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerdeki esas konulardan bahsetti:
“3. Rus-Türk Entelektüeller Buluşması katılımcıları, iki ülke elitlerinin çağdaş siyaset sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda yakın görüşlere sahip olduğu sonucuna varmışlardır. Sözkonusu siyasi sistemin belirleyici özellikleri ise çok kutupluluk prensibi ile küresel ve yerel alanda işbirliği gerçekleştirme imkanlarıdır. İki ülke arasındaki dış politikanın öncelikli hedefi, siyasi ekstremizm ve radikalizm ile mücadele etmektir. Bunun yanında iki ülke hem olumlu hem de olumsuz etki ve sonuçları olan ekonomik küreselleşme konusunda benzer görüşleri paylaşmaktadır.
Ekonominin hakim olduğu mevcut işbirliği modeli bugünlerde yetersiz olduğunu ortaya koymaktadır. İki ülkenin siyasi sorunlarda ortak ve kesin görüşlere varmaları pek mümkün gözükmemektedir. Ancak yakın gelecekte Rusya ve Türkiye'nin coğrafi yakınlığı sayesinde bu iki ülke arasında yoğun işbirliği imkanları mevcuttur. İşbirliğinin artmasının en önemli sebeplerinden biri, her iki ülkenin de karşı tarafın ahlaki değerlerini anlaması ve onları takdir etmesidir. Moskova ve Ankara arasında istikrarlı bir şekilde gelişen siyasi diyalog gösteriyor ki, bu diyalogun gelişmesi, entelektüel temellerin genişletilmesi sayesinde olabilir. Ülkeler arasındaki ikili ilişkilerin daha üst düzeye çıkabilmesi, gençlik ve öğrenci kuruluşları gibi sivil toplum kurumları dayanışmasının katkısıyla gerçekleşebilir."
RUSYA VE TÜRKİYE RADİKAL AKIMLARLA BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİ
Rusya Dışişleri Bakanlığı Özel Görev Elçisi, Rusya Devlet Başkanı’nın İslam Konferansı Örgütü ve diğer uluslararası İslam örgütleriyle ilişkilerden sorumlu Özel Temsilcisi, Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü Uygarlıkların Ortaklığı Merkezi Başkanı Veniamin Popov, ülkelerimiz arasında ilişkilerde farklı dönemlerin yaşanmasına rağmen bugün yakınlaşmaya, küresel ve bölgesel politika konularında işbirliğine mahkûm olduğumuzu kaydetti.
Turizm ve ekonomi alanlarındaki parlak işbirliğinin yeterli olmadığını belirten Popov, “Ekonomi, iyi bir temel ancak bu binanın diğer katları da inşa edilmeli” yorumunda bulundu.
Popov, Suriye çatışması gibi uluslararası konulardaki farklılıkların ise başarılı işbirliğine engel olmadığını, aksine sorunları daha fazla tartışma ve ortak paydaları bulma fırsatını yarattığını söyledi.
Charlie Hebdo olayının, konferans boyunca tekrar tekrar gündeme getirildiğini ifade eden Popov, Rus-Türk bilim ve toplum adamlarının terörü kınadığını ancak Batı’da olası bir İslamofobi patlaması ile ilgili endişelerini de dile getirdiğini anlattı.
Türkiye’nin Avrupa ile işbirliğini hedeflediği göz önüne alındığında böyle bir gelişmenin Türkiye’nin çıkarlarına ters olduğunu belirten diplomat, Antalya Forumu gibi etkinliklerin, geçlere radikalizmin izlenecek bir yol olmadığını anlatmak için kullanılmasının mümkün olduğu görüşünde.
Popov, “Charlie Hebdo, Fransızların hiçbir zaman ciddiye almadığı 60 bin tirajlı hiciv kâğıdıydı. Bu olayın ardından, birkaç dilde 5 milyon adet basıldı. Bu, Batı ile İslam dünyası arasında Soğuk Savaş’a benzemeye başladı. Bu koşullarda Rusya ve Türkiye, benzer olayları önlemek için birleşerek, gençlerle ortak çalışmaya ilişkin pozitif bir program geliştirmeli. İfade özgürlüğü gerekli, ancak değerlere hakaret etmemeli” şeklinde konuştu.