Ortadoğu ve Kürt sorunu uzmanı Vadim Makarenko, konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
Irak’ta Şii milislerin başarılarına ilişkin haberler artık olağan hale geldi. Bu başarıların temelinde, İran desteği yatıyor. Irak Meclisi Savunma Komitesi Başkanı Kürt siyasetçi Şahavan Abdullah, geçenlerde, Irak’ta bulunan İranlı askerlerin sadece danışmanlık desteği vermediğini, Şii milislerin saflarında doğrudan IŞİD’e karşı savaştığını açıklamıştı.
Şii milisler, İran ve Amerikan yapımı silahları kullanıyor. Bu silahların bir kısmı, Irak’a askeri yardım programı kapsamında sağlanıyor. IŞİD’e karşı savaşta Bağdat’ın temel askeri gücü, şu anda düzenli ordu değil, Şii milisler. Milis birliklerin sayısı 100 bini buluyor. Aslında Şii milislerin omurgasını İran askerleri oluşturuyor.
Ortadoğu ve Orta Asya Ülkeleri Araştırma Merkezi Başkanı Semen Bagdasarov, çok sayıda İran askerinin Irak’ta IŞİD’e karşı askeri operasyonlara katıldığını belirterek şunu söyledi:
Kaç kişi olduğunu söylemek zor, 30 bin civarında, ancak orada oldukları kesin. Bu askerler, İslam Devrimi Muhafızlarıdır. Muhafızlar, tank, top ve mekanize tugaylar dahil kara birliklerine sahip. Şimdi Irak’talar. Şii milislerin saflarında profesyonel, iyi hazırlıklı İran İslam Devrim Muhafızları savaşıyor. Daha önce Al Kuds tipi, ayrı ayrı birlikler vardı. El Kuds, İslam Devrimi Muhafızları sisteminin, Kasım Süleynmani komutasındaki özel timi. Kuruldukları 1980’li yılların başlarından itibaren temel amaçları, yurt dışında özel operasyonların düzenlenmesidir. Sayıları, Suriye çatışmasına kadar 15-20 bin civarındaydı. Şimdi sayılarının iki üç kat arttığını düşünüyorum. Halihazırda, İslam Devrimi Muhafızlarının kara birlikleri, Şii milislerin saflarında doğrudan sıcak çatışmalara katılıyor. Bir de Hasan Nasrullah’ın geçenlerde yaptığı itirafa göre, Lübnan merkezli Hizbullah da orada savaşıyor.
ABD’nin resmi temsilcileri son günlerde sıkça, Irak’taki İran askeri varlığından duydukları endişeyi dile getiriyor. En sert değerlendirme, 22 Mart’ta CIA Başkanı John Brennan’dan gelmişti. Başkan, Şii milislerin eylemlerinin ülkenin istikrarsızlığına yol açtığını ifade etmişti. Hatta İran ve IŞİD’in ABD için aynı derecede tehdit oluşturduğunu açıklamıştı.
Şii milislerin, IŞİD’in işlediği suçlara yanıt olarak, intikam duygusuyla, Sünni topraklarda ağır savaş suçu işleyebileceği kaygıları var. Nitekim bunun örnekleri var. Irak’ın kuzeyinde Amerli şehri yakınlarında, IŞİD’e verilen destek gerekçesiyle binlerce ev yıkılmış, onlarca Sünni köy yerle bir edilmişti. Hatta bu eylemlerin, gelecekte Şiilerin üstünlüğünü sağlamak için bölge nüfusunun etnik içeriğini değiştirme amacını taşıdığı ileri sürülmüştü. Ayrıca, IŞİD’e karşı mücadeledeki başarısızlığın tersine çevrilmesine ve başarılı operasyonların başlatılmasına yardımcı olan İran askerlerinin desteği, Irak merkezi hükümetinin, Kürt ve Sünni vatandaşları ile müzakere eğiliminden uzaklaşmasına da yol açıyor.