SYRIZA: Bizim de günahlarımız var, Kıbrıs’a Türk müdahalesine faşist darbe yol açtı

Sputnik'e konuşan SYRIZA Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Panos Trigazis, Kıbrıs müzakereleri ile ilgili "İki bölgeli, iki toplumlu federal Kıbrıs istiyoruz" dedi. Rusya'ya yönelik yaptırımlarını da yorumlayan Trigazis, Batı’nın Soğuk Savaş sendromundan uzaklaşması, Avrupa güvenliğinin Rusya olmadan olamayacağını anlaması gerektiğini belirtti.

Avrupa Birliği, birkaç hafta sonra yine Rusya’ya yaptırımları gözden geçirecek. SYRIZA’nın bu konuda duruşu ne? Yunanistan bu yaptırımları destekleyecek mi?

Bizim için birilerine karşı tedbir almak değil sorunu çözmek önemli. Ukrayna sorununun çözümü için Minsk sürecini destekliyoruz. Yaptırımlara rağmen ilerlemeye çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu, kolay bir iş değil ancak Ukrayna krizinin çözümü için ne Batı’nın Rusya’ya, ne Rusya’nın Batı’ya yönelik yaptırımlarına gerek yok.  Bizim duruşumuz özetle şöyle: Ukrayna krizinde BM ve AGİT ilkeleri temelinde barışçıl çözüm.

BATI SOĞUK SAVAŞ SENDROMUNDAN UZAKLAŞMALI

Yunanistan’ın 2014 ilk yarısındaki Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığının temel sonucu Ukrayna’daki darbe oldu. AB'nin Ukrayna’yı bu duruma getirdiğini unutmuyor musunuz?

Uluslararası krizlerin tek boyutlu olduğuna inanmıyorum. Ukrayna’daki krizin birçok nedeni var. Önceki hükümetin başta yolsuzluk olmak üzere çok sorunu vardı. Bu hükümet, Ukrayna’da popüler değildi. Ukrayna’daki mevcut duruma iç güçler kadar dış güçler de getirdi. Batı’nın Soğuk Savaş sendromundan uzaklaşması, Avrupa güvenliğinin Rusya olmadan olamayacağını ve Rusya’ya karşı olamayacağını anlaması gerektiğini düşünüyorum. 1945’te faşizmi kimin yendiğini hatırlayalım? Sovyetler Birliği, Hitler karşıtı koalisyona girmeseydi, Hitler Almanya’sını yenmek mümkün olur muydu? Hayır. 1975’teki Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Zirvesi nasıl düzenlendi? Sovyetler Birliği’nin, yani Rusya’nın girişimi üzerine yapıldı. Sovyetler Birliği dediğimizde Rusya’yı kastediyoruz. SSCB’de çok sayıda cumhuriyet vardı ama başrolü Rusya oynuyordu. Batı bunu anlamalı ve Rusya’yı izole etmeye çalışmamalı.

Bugün barışı tehdit eden unsurlara karşı mücadele etmek istiyorsak ABD ve Rusya işbirliği yapmalı. Amerikalılar Rusya’ya karşı yaptırım uygulamamalı. Soğuk Savaş’ın kimseye yararı olmadığını gördük, ne Sovyetler Birliği’ne ne Amerika’ya. Batı’da bazıları "biz Soğuk Savaş’ı kazandık", diyor. Kimse kazanmadı. ABD de SSCB de Soğuk Savaş’ta ağır bedel ödedi. Hiçbir soğuk savaş insanlığın çıkarına değil.

Rusya’ya yaptırımlar, Soğuk Savaş’ın bir çeşidi oldu. Biz karşıyız. Biz, Avrupa ve tüm dünyada barış ve işbirliğini istiyoruz.

BRICS İLE İŞBİRLİĞİMİZ OLABİLİR

Yunanistan, BRICS ülkeleri ile ilişkileri güçlendirmek istiyor. Bu ilişkilerden beklentiniz ne?

Öncelikle, sol hareket olarak, ABD’nin dünyadaki egemenliğini istemiyoruz. ABD’ye, egemenliğine her karşı ağırlığı olumlu karşılıyoruz. BRICS girişimi olumlu. Bu ülkeler, kendi bankalarını kuruyor. Rusya ve Çin’in büyük euro rezervlerine sahip olduklarını biliyoruz. Ancak dolar dünyaya hükmetmeye devam ediyor. BRICS, döviz savaşının olmaması için kendi bankasını kurarak çok iyi yapıyor. Şu anda çoğunlukla ABD tarafından döviz savaşı yürütülüyor.

BRICS grubu ile ilişkileri organize etmeye çalışıyoruz ve elbette işbirliği için bize ne teklif edileceği BRICS’e bağlı. Yunanistan, bu gruba üye olacak kadar büyük bir ülke değil ancak BRICS ile işbirliğimiz olabilir ve biz böyle bir işbirliğini istiyoruz.

Kreditörlerle yapılan müzakerelerden beklentileriniz neler?

Büyük zorluklar var. Maalesef, Avrupa Birliği’nde neo liberal siyasetçiler üstün ve onlar, Yunanistan hükümetinin neo liberalizm karşıtı, yoksulluk karşıtı programa sahip olmasından rahatsız. Yunan halkına, sıkı ekonomi tedbirlerini iptal etme taahhüdümüz var ve önceliğimiz sosyal sorunların çözümüdür. İşsizlik, yoksulluk, genç insanların yurtdışına kaçması. Başbakanımız Aleksis Çipras’ın dediği gibi, Yunanistan’ın kaybettiği temel sermaye eğitimli gençlerdir ve bu gençler yurtdışına kaçıyor.

Ancak Avrupa Birliği veya Euro Bölgesi dışında olmak istemiyoruz. Bu kurum ve örgütlerle iyi ilişkilerin Yunanistan’ın çıkarına olduğu kanısındayız. Çok daha iyi anlaşma üzerinde uzlaşmaya çalışıyoruz. İlerleme var ve başbakanımızın dediği gibi, anlaşma olacak ve hem Yunanistan hem de kreditörler için karşılıklı yarar temelinde olacak.

MANOLİS GLEZOS TÜM AVRUPA’YI SEFERBER EDİYOR

Almanya’dan savaş tazminatı konusu ne oldu?

Bu, onlarca yıl çözülmeyen bir sorun. Yunanistan’da hiçbir hükümet, Almanya’dan alacaklar sorununu çözemedi. Hükümetlerimiz, savaş sonrası bu konuda hiçbir şey yapmadı. Ne cunta, ne Andreas Papandreu’nun sosyalist hükümeti, ne Simitis veya Karamanlis kabineleri. Samaras hükümeti çalışmalar başlatmıştı, Maliye Bakanlığı’nda komite kurulmuştu.

Parlamentoda partiler arası komisyon kurmuşlardı. Ancak bu sorunu Şansölye Angela Merkel’in masasına yatıran ilk bizim hükümetimiz oldu. Aleksis Çipras, Berlin ziyareti sırasında bu konuyu Merkel ile konuştu. Daha önce hiçbir hükümet, doğrudan Merkel ile bu konuyu görüşmemişti.

Sorunun çözümü için mücadele ediyoruz ve Yunanistan’ın ulusal kahramı Manolis Glezos tüm Avrupa’yı seferber ediyor. Geçtiğimiz hafta Almanya’daydı, bir dizi konuşma yaptı. Glezos, faşist karşıtı direnişin simgesidir, uzun yıllardır bu konu ile ilgileniyor. Ben de 25 yıldır, Almanya’dan alacakların tahsili ile ilgili ulusal konseyde yer alıyorum.

GERGİNLİKTEN SADECE SİLAH TÜCCARLARI KAZANIR

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias Türkiye’yi ziyaret ederek, temaslarda bulundu. SYRIZA, Türkiye ile ilişkileri ve Kıbrıs çözümünü nasıl görüyor?

Türkiye ile ilişkilerimizle ilgili görüşümüz, Yunanistan Komünist Partisi (YKP) dahil sol partilerin her zaman sahip olduğu görüşle aynı. 1980-1990 yıllarında YKP’de barıştan sorumluydum. YKP, Türkiye ile diyalogun kurulmasından yanaydı. Solcuların Türkiye ile diyalog politikasını sürdürüyoruz, zira tüm sorunlar sadece diyalog yoluyla çözüme kavuşturulabilir. Tüm uluslararası sorunların ve anlaşmazlıkların çözümü kesinlikle sadece diyalog ve barışçıl araçlar sayesinde çözümlenir. Gerginlikten kim kazanır? Sadece silah tüccarları ve silah sevkiyatı yapan şirketler.

Kamu borcumuzun bu denli büyük olmasının başlıca nedenlerden biri de Türkiye ile ilişkilerdeki gerginlik yüzünden uzun yıllar boyunca silah almamızdı. Türkiye ile iyi ilişkiler, Yunan emekçilerin, Yunan halkının çıkarına ve biz bu yönde çalışıyoruz. Uluslararası hukuk, iyi ilişkileri korumakta. Türkiye’nin Yunanistan’a karşı casus belli tutumunu sürdürmesini kabul etmiyoruz. Savaş tehditlerini, sınırlarımızın tartışılmasını, egemen haklarımızın tartışılmasını kabul etmiyoruz. Uluslararası hukukun uygulanmasını istiyoruz. Örneğin, Türkiye’nin uluslararası deniz hukukuna saygı duymasını istiyoruz. Türkiye, deniz hukuk anlaşmasını imzalamayan nadir ülkelerden biri.

İKİ BÖLGELİ, İKİ TOPLUMLU FEDERAL KIBRIS İSTİYORUZ

Kıbrıs sorununa gelince, bunun Yunan-Türk anlaşmazlığı olmadığını unutmayalım. Kıbrıs, bağımsız bir ülke, BM ve AB üyesi. Çok şükür, NATO üyesi değil ve umarım hata yapıp NATO’ya katılmayacak.

Yunanistan, Kıbrıs çözümünde aktif rol oynuyor. Diyalogun olması için yardımcı olmamız gerekiyor. Kıbrıslı Türklerin yeni lideri Mustafa Akıncı’nın eylemleri, iki toplumun müzakereler yapıp işgalci güçlerin olmadığı ve güçlü merkez hükümete sahip bağımsız Kıbrıs için yeni çözüm projesi üretebileceği konusunda cesaret veriyor. Birlikçi Kıbrıs istemiyoruz. İki bölgeli, iki toplumlu federal Kıbrıs istiyoruz. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias’ın dediği gibi, bağımsız bir ülke olarak Kıbrıs’ta ne Türkiye, ne Yunanistan ne de İngiltere’nin silahlı kuvvetlerinin olmamasını istiyoruz.

Elbette Kıbrıs’taki faşist darbe, Kıbrıs’a müdahaleye yol açtı. Şunu söylemek istiyorum, bizim de günahlarımız var. Gerçi aslında cuntanın günahı ama Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesine yol açtı.

Yapabildiğimiz en iyi şey, Kıbrıs’ın bağımsızlığına saygı duymaktır ve iki toplumun müzakereleri başlatması ve geleceklerini belirlemesi çok iyi. Kıbrıs’ın tüm sakinleri geleceklerini şekillendiriyor ve bunlar sadece Kıbrıslı Rumlar veya Kıbrıslı Türkler değil, adada yaşayan Ermeniler ve Marunîlerdir. Hepsi, ortak evlerinin nasıl olacağına karar veriyor.