Uluslararası ilişkiler uzmanı ve Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkez (ORSAM) Danışmanı Doç. Dr. Ferhat Pirinççi, RS FM'de yayınlanan ‘Dünya Panorama’ programında Avrupa'da terör tehdidi ve güvenlik endişesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
'IŞİD MİLİTANLARININ BÜYÜK KISMI AVRUPA KÖKENLİ’
“Bu iddialar göçmen karşıtlığını diri tutmak için ortaya atılıyor. Şu nokta gözden kaçmamalı: IŞİD her ne kadar başta Suriye'de aktif olsa da ona biat eden başka örgütler var. Bunun yanı sıra örgütle gönül bağı kurmuş ya da sempatizanı olan fakat sahada aktif olarak savaşmayan kişiler var. Şu anda özellikle Batı Avrupa'da IŞİD'e katılımları organize eden, yardımlar toplayan ya da insan kaçakçılığını tertipleyen gruplar mevcut. Dolayısıyla bu işin sadece Avrupa'ya göç eden sığınmacılarla açıklanamaz”
'AVRUPA, GÖÇMENLERİ ETNİSİYEYE VE DİNİNE GÖRE AYIRIYOR'
“Avrupa zaten mültecilere yönelik politikalarını açıkça ortaya koydu. Suriye krizi yeni bir kriz değil. Bu süreç 2011 yılında tırmanışa geçti. Bu noktada işin en büyük yükünü Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak çekti. Avrupa ülkeleri açık kapı politikası uygulamadılar. Avrupa Birliği (AB) bir göç politikası oluşturmadan önce bazı ülkeler dini ve etnik köken kriterlerine göre sığınmacı alımı yapmaya başlamışlardı. İhtiyaç sahibi bir Suriyeli olmak yeterli bir kriter değildi. Hıristiyan ya da kalifiye eleman olanların önceliği vardı. Bu işin güvenlik boyutuyla ilgilenselerdi, IŞİD’le mücadele kapsamında faaliyete geçmiş olmaları gerekirdi.”
'İSTİHBARAT PAYLAŞIMIYLA YABANCI SAVAŞÇI SAYISI AZALDI'
“IŞİD'le mücadelede bir kamuoyu farkındalığının oluşmasıyla bir istihbarat işbirliği doğdu. IŞİD'e yabancı savaşçı katılımlarının daha çok Türkiye ve Lübnan üzerinden olduğu iddia ediliyor. Fakat Charlie Hebdo saldırısına kadar istihbarat birimleri arasında yakın bir işbirliği yoktu. Türkiye, kendi imkanları ve sınır tedbirleri ile kişilerin IŞİD'e katılma olasılıklarını belirliyordu. Oysa bu ülkeler istihbarat paylaşımında bulunduktan sonra IŞİD'e yabancı savaşçı katılımında bir azalma söz konusu oldu.”
“Avrupa’nın güvenlik kaygısının altında terör saldırılarının artması endişesinden ziyade, göçmenlerin gittikleri ülkelerin toplumsal dokusunu bozma ihtimali yatıyor” diyen Pirinççi, bu noktada Avrupa'daki yabancı düşmanlığı ve İslamofobi'ye dikkat çekti.