Bölgesel 'bağışçıların' yardımlarına rağmen IŞİD, El Nusra ve benzeri grupların Suriye ordusu ile başa çıkabilecek seviyeye gelemediği belirtilen yazıda, 'Bu ilişkiler ağı da Suriye ordusunun ülkedeki en etkili güç olduğu gerçeğini değiştirebilecek gibi görünmüyor' ifadeleri kullanıldı.
'ANKARA VE DOHA'NIN ROLLERİ CÜCELEŞTİ'
Yazının diğer öne çıkan bölümleri ise özetle şöyle:
'Mısır, Gazze, Libya, Suriye ve Tunus'taki Sünni İslamcı davalara sponsorluk etmeleri, Ankara ve Doha'nın bölgedeki diğer güçler tarafından sert biçimde kınanmasına neden oldu. Birçokları Türkiye ve Katar'ı mezhepçiliği ve aşırıcılığı körüklemekle suçladı.'
'Türkiye ve Katar'ın Suriye'deki stratejileri başarısızlığa uğradığına göre her iki ülke de Suriye için kendilerine daha gerçekçi bir dış politika bulmalı. Nitekim Ankara ve Doha cihatçı militanları silahlandırmaya böyle büyük kaynaklar ayırmak yerine kaynaklarını savaşın masum kurbanlarının temel ihtiyaçlarını karşılamak için insani çabalara yatırabilirler. Bu sırada krizin diplomatik çözümü için uluslararası toplumla birlikte çalışıp bu süreçte yumuşak güçlerini artırabilirler.'