Türkiye sınırında ‘terör kuşağı' kurmak isteyen kim?

Türkiye’de uzun süren sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı Güneydoğu kentlerindeki Kürt nüfusun ateş ve bombardıman altında olduğu suçlamaları sıklıkla dile getiriliyor. Aynı zamanda Suriye’deki Kürt nüfusunun yoğun olduğu bölgeler de, ilan edilen ateşkese rağmen, ateş altında.

Ankara’ya göre, Türkiye’nin Doğu sınırlarında bir ‘terör kuşağı’ kurulmak isteniyor ve bölgedeki uygulamaları da ülkenin ulusal güvenliğini korumak için. Peki Türk sınırlarında ‘terör kuşağı’ kurmak isteyen kim? Böyle bir gelişme Türkiye için ne kadar tehlikeli olacak? Türkiye’nin iç siyasi durumu bundan nasıl etkilenecek?

Konuyla ilgili Sputnik Haber Ajansı ve Radyosu’na konuşan Bilkent Üniversitesi’nden askeri uzman Güneydoğu gazisi Koray Gürbüz şunları söyledi:

​PKK terörü 40 yıldır Türkiye’nin başında maalesef bir bela olmuştur. Bu, yabancı devletlerin istihbarat örgütlerinin PKK’yı desteklemekten kaynaklanmaktadır. Eğer ABD ve diğer NATO ülkeleri samimi olsalardı Suriye’de barışı sağlamak amacıyla teröristlere silah yardımlarını keserlerdi. Samimi değiller. IŞİD’i kendileri kurdular. IŞİD’in bombalanmasını o yüzden istemiyorlar. IŞİD, onların istedikleri şekilde bölgede yeni harita çiziyor, sınırlar yeniden belirleniyor. Bölgede üçüncü bir ülkenin kurulması, Suriye sınırları içinde ve Kuzey Irak bölgesinde bir ülkenin kurulması Türkiye’nin aleyhine olan bir şeydir. O yüzden Suriye’de barış isteniyorsa, Batılı ülkelerin gerçek anlamda terörle mücadele etmesi lazım.

Amerika, IŞİD’le mücadele ediyor diye PYD’ye, PKK’ya ağır silahlar verdi. Şu anda bu ağır silahlar Türkiye’ye karşı, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı kullanılmayacağı ne malum. Her an kullanılabilir. O yüzden Türkiye, NATO ve Rusya’nın oturup Suriye’de gerçek anlamda bir çözüm nasıl olur, onu konuşması gerekiyor. Bölgeye silahın gönderilmemesi gerekiyor, bölgeye silah akışının kesilmesi gerekiyor. Silah akışının kesilmesiyle orada terör sorunu çözülür, barış sağlanır. Ama Batılı ülkeler samimi değil; terörist grupları desteklemediklerini söylüyorlar, ama bölgeye silah, mühimmat gönderiyorlar, teröristlere para yardımında bulunuyorlar. Dolayısıyla onlar savaşın devam etmesini istiyorlar.

IŞİD istediği gibi insanları öldürecek, bölgede yeni bir harita çizecek ve arkasından işte PYD, PKK, onların boşalttıkları yerleri dolduracak ve kendilerine bağlı bir ülke, bir Kürdistan oluşturdukları zaman Amerika’nın isteği yerine gelmiş olacak. Ame ben, ABD’nin bu isteğine Türkiye’nin destek vermeyeceğine inanıyorum. Türkiye’nin bölgede barışın tekrar sağlanması için elinden gelenini yapacağına da inanıyorum.

Bu arada Türkiye ve Suriye’de Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde ateşkes ve barışın sağlanması için CIA’in Türkiye eski uzmanı Henri Barkey’e göre, ‘Türkiye’deki PKK militanlarının Kuzey Irak ve Suriye’ye çekilmesi karşılığında Türkiye’den Suriye’deki Kürt bölgelerine müdahale etmeme sözü alınabilir’. Bu görüş hakkında Türkiye’de neler düşünülüyor? Bununla ilgili Sputnik’e konuşan İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan şunu dedi.

Bu ihtimal olmamıştı. Bu, 2013’te, 2014’te, hatta 2015’in ilk altı ayında tartışılan bir şeydi zaten. Bizin Hükümetimiz silahlı militanların Türkiye’yi terk etmesini, başka ülkelere, yani Irak’a, Suriye’ye gitmesini istemişti. PKK yöneticileri ise bunun yapılabilmesi için Hükümetin İmralı adasında tutulan Abdullah Öcalan’ın da müzakere masasına oturması gerektiğini, böyle bir kararın ancak müzakere masasında bir anlaşma ile alınabileceğini ileri sürmüşlerdi. Ancak Hükümetimiz müzakereye geçmek istememiş ve İmralı’daki diyalog masasını adeta devirmişti.

Bu ihtimalin olabilmesi için, yani PKK militanlarının Türkiye’den çıkıp Türkiye’deki silahlı mücadeleyi sona erdirebilmeleri için, Devlet ve Hükümet yetkilileriyle PKK yöneticilerinin ve özellikle de Abdullah Öcalan’ın diyalog içinde olması ve müzakere etmesi gerekiyor. Zaten sorun da buradan kaynaklanıyor. Müzakere yapılmadan Hükümetimiz bu işlerin olmasını istiyor. Kürt tarafı ise bunun ancak müzakere ile olabileceğini söylüyor, bir karşılıklı anlaşma ile olabileceğini söylüyor.

Bence eğer Henry Barkey bunu gündeme getirmişse Amerika Birleşik Devletleri gibi Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi ülkelerinin Kürt sorununun çözümünde daha fazla inisiyatif almaları gerekiyor, tarafları müzakere masasına oturma konusunda bence inisiyatif almaları ve taraflar üzerinde baskı kurmaları gerekiyor. Müzakere başlarsa bir çözüm olabilir. Türkiye’deki PKK tarafından yürütülen silahlı mücadele dönemi sona erdirilir ve Türkiye’de siyaset yoluyla, demokratik yolla Kürt sorununun çözümü sağlanabilir. Ayrıca Türkiye de bu şekilde Suriye Rojavası’nın pozisyonunu, yani statüsünü zımnen dahi olsa tanımış olur. Bu bir çözüm olabilir, ama işte bütün bu çözümlerin olabilmesi için diyalog ve müzakere şarttır. Bence büyük devletlerin Türkiye’yi PKK ile yeniden diyaloğa ve müzakereye geçmek konusunda ikna etmesi gerektiğini düşünüyorum.