Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'daki son saldırının ardından yaptığı açıklamada ‘terörün ve teröristin tanımının yeniden yapılması gerektiğini' söyledi. Star gazetesinin iddiasına göre sosyal medya, köşe yazısı, haber ya da başka yollarla ‘propaganda' yapanlara daha ağır cezalar verilecek. Çok sayıda polis alınacağı da basına yansıyan iddialar arasında.
Üst üste yaşanan saldırılar, düzenlemelerin güvenliği sağlama konusunda çözüm olup olmadığı tartışmasını bir kez daha gündeme getirdi.
‘İSLAMİ ÖRGÜTLERİ KAPSAM DIŞINA ÇIKARDILAR'
Terör örgütü tanımının yine mevcut hükümet tarafından değiştirildiğini anımsatan Eminağaoğlu, "2002 yılında iktidara geldiğinde silahlı terör örgütü koşulu yokken, iktidar İslami örgütleri kapsam dışında çıkarmak amacıyla terör örgütü tanımını değiştirdi ve bugünkü haline getirdi. Uluslararası hukukta çağdaş demokratik projenin dışına çıkarmaya yönelik tehdit, yıldırma, sindirme, baskı, cebir gibi yöntemlere başvurmak bir terör tanımı için yeterli. Siyasi iktidar her adımda, her ayakta başka bir düzenleme yaparak, kendisinin istemediği her türlü düşünceyi, adımı, eylemi yasaklama ve bir tek tip yaratma yoluna gitti" dedi.
‘TERÖRE ÇÖZÜM DEĞİL, FAŞİZM'
Eminağaoğlu'na göre, terör tanımının düzenlenmesinin yeniden gündeme gelmesi, çoğulculuğa ve demokrasiye yönelik bir tehdit:
"Şimdi terör tanımını değiştirmek şeklinde getirmek istediği düzenlemeyle toplumdaki çoğulculuğu ortadan kaldırma ve demokrasiyi sadece kendi anladığı tanıma ve kendi anlayışına göre uygulama gibi bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Bu, ortaya çıkan terörü çözme değil, tam aksine kendi düşüncesini dikte ettirme ve bir faşizmi uygulama. Başka bir anlam taşımıyor."
Türkiye, Başkentinde Ayda Bir Bomba Patlayan Ülkeler Arasında En Gelişmişi Olmanın Gururunu Yaşıyor… https://t.co/NY3I3eHmPD
— zaytung (@zaytung) March 14, 2016
SALDIRILAR KORKUYU ARTIRDI
Ankara'da 17 Şubat günü yapılan intihar saldırısının ardından hükümet, başkent için özel güvenlik önlemleri alındığını açıklamıştı. Bu sırada Başbakanlık konutuna yüksek güvenlik ve keskin nişancı kulesi yapılması dikkat çekti.
Ancak kent, 13 Mart akşamı en merkezi noktasına düzenlenen intihar saldırısıyla bir kez daha sarsıldı.
sabah evden çıkmadan önce yol durumunu, hava durumunu ve bomba durumunu takip ediyorum ona göre önlemimi alıyorum siz de öyle yapın
— painladder (@ladderpain) March 17, 2016
Sosyal medyada yapılan paylaşımlar ve bazı gelişmeler, her an yeni saldırılar yaşanacağı korkusunun arttığına işaret ediyor.
Halihazırda polise geniş yetkiler tanıyan Ankara yönetimi ise ‘güvenlik zafiyeti', ‘dış ve iç politikada sürdürülen hataların ülkeyi kaotik bir yer haline getirdiği' eleştirilerine tepki gösteriyor.
Saldırıların hemen ardından konuya ilişkin haberlere yayın yasağı getirilmesi ve Twitter ile Facebook'a erişimin ciddi ölçüde kısıtlanması rutin bir uygulama halini aldı.
Bugün de ölmedim… #Penguen pic.twitter.com/14It6Hb3Oq
— Penguen (@penguendergi) March 15, 2016
TARTIŞMA YARATAN YASALAR GÜVENLİK GETİRDİ Mİ?
Kamuoyunda tartışmalara ve tepkilere yol açan bu düzenlemelerden biri Aralık 2014 yılında çıkarılan ‘makul şüphe' yasası oldu. Polis tarafından arama yapılmasını keyfi ölçütlere bağladığı için eleştirilen yasa, kişilerin telefonlarının dinlenmesini de kolaylaştırdı ve avukatların haklarını kısıtladı.
Bir diğer dikkat çekici değişiklik ise Mart 2015 tarihinde yapıldı. 'İç Güvenlik Paketi' ile polise yargı kararı olmadan kişilerin telefonlarını dinleme, kişileri daha uzun süre gözaltında tutuma, eylemi suç oluşturmasa da ‘önleyici gözaltı' yapma, kolluk amirinin talimatıyla kişinin üstünü, eşyasını ve aracını arama yetkisi tanındı.
‘TUTARLI BİR TERÖR POLİTİKASI YOK'
"Konuyu bu boyuta taşıyan iktidar, doğrudan AKP iktidarı ve terör konusundaki anlayışı. Çünkü tutarlı bir terör politikası hiçbir zaman olmadı. Her zaman siyasal yararı neyi gerektiriyorsa onu öne çekti. Halkın yaşam hakkını ve ülkede yaşanan sorunlarını çözüm iradesini amaçlamadı. Siyasal iktidarının varlığı ve sürmesi neyi gerektiriyorsa ona göre hareket etti.