Sputnik'e konuşan CHP Eskişehir Milletvekili Çakırözer, yapılan anlaşmayı, "Avrupa'nın başta Suriyeliler olmak üzere tüm sığınmacılarla ilgili insani ve hukuki sorumluluğu üzerinden atma, Türkiye'ye atma" olarak değerlendirdi. Avrupalıların bunu bu şekilde yapmak istemesinin kendileri açısından anlaşılabilir olduğunu kaydeden Çakırözer, "Yani ülkelerindeki sığınmacı, göçmen, mülteci sayısını azaltmak için böyle bir anlaşma arayışında olabilirler. Burada Türkiye hükümetinin bunu kabul etmesi hatta bunu kendi önerisi 'Kayseri pazarlığı yaptık' diye övünülecek bir şeymiş gibi sunması anlaşılması çok zor bir gelişme" dedi.
AB ile Türkiye arasında yapılan bu anlaşmanın birkaç açıdan çok sakıncalı olduğunu vurgulayan Utku Çakırözer'e göre her şeyden evvel bu anlaşma uluslararası hukuka aykırı:
'BAŞVURU OLURSA ULUSLARARASI HUKUK O KİŞİNİN YANINDA YER ALIR'
'BİR DE PARA KONULDU İŞİN İÇİNE'
Anlaşma gereği 'bire bir formülünün' uygulandığına dikkat çeken Çakırözer, "Her gelen Suriyeliye karşı bir Suriyeli Türkiye'den gidecek. Sözde bunun mantığı olumlu bir temele dayanıyor. Mültecilerin Ege denizini kaçarak geçmelerini engellemek. Yani onların cesaretlerini kıracak bir şey olsun bu. Yani baksın görsün desin ki 'ben gidersem iade edecekler, bunun yerine buradan bire bir gidiyor, ben burada kalırsam beni alırlar' diye düşünmelerini sağlasın diye söz de gündeme geldi. Ama bunun yolu oraya gitmiş olan insanı iade etmek değildir" diye konuştu.
'AVRUPALILAR EĞİTİMLİ, DONANIMLI, VASIFLI MÜLTECİLERİ SEÇECEKTİR'
CHP'li Çakırözer, bire bir formülündeki bir başka sıkıntının ise gidecek olan kişinin neye göre seçileceğinde olduğunu söyledi. Bu seçimin hangi kriterlere göre yapılacağının çok açık olmadığını vurgulayan Utku Çakırözer, sözlerini şöyle sürdürdü:
'ÇÖZÜM, AVRUPALILAR UTANÇ VERİCİ TUTUMDAN VAZGEÇMEDİKLERİ İÇİN TARTIŞILAMIYOR'
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, çözümün olduğunu bunun da herkes tarafından bilindiğini, ancak Avrupalıların bu utanç verici tutumlarından vazgeçmedikleri için bunun tartışılamadığını söyledi.
Çakırözer, "Ülkelerin yani her ülkenin kendi bakabileceği, ülkesine alabileceği mülteci sayısını bir kota olarak açıklaması. Aslında bunun en güzel yolu nüfuslara oran. Örneğin her ülke nüfuslarının yüzde biri kadar ya da binde beşi kadar, binde ikisi kadar denebilse, bu sorun çok güzel hem hukuki olarak hem insani olarak çözülecek. Avrupa'nın nüfusu 500 milyon yüzde birini alsalar 5 milyon. Bizi de kattığınız da ya da Amerika, Yeni Zelanda, Avustralya, Kanada gibi daha uygar dediğimiz ülkeleri de kattığımızda aslında rahat rahat bunun üstesinden gelinir" dedi.
'TÜRKİYE TAMPON BÖLGEMİZ OLSUN YAKLAŞIMI SORUNU ÇÖZMEZ'
Çakırözer, bunun için sadece ülkelerin oturup bir masa etrafında 'bu bizim ortak sorumluluğumuz sadece Türkiye'nin sorumluluğu değil, hepimiz insani sorumluluğumuz yerine getirelim' demeleri gerektiğini vurguladı. Çakırözer, 'Türkiye bizim bir nevi mülteci tampon bölgemiz ambarımız olsun' gibi yaklaşımlar sorunu çözmeyeceğini kaydetti.
'İADE EDİLENLERİN ÖNEMLİ BİR KISMI SURİYELİ DEĞİL'
Bire bir formülünün Türkiye'de de ayrı sıkıntılara neden olacağını belirten CHP'li Utku Çakırözer, şöyle konuştu:
'KABUL ETMELİYİZ Kİ BU İNSANLAR KALICI HALE GELECEKLER'
'SOSYAL, EKONOMİK VE KÜLTÜREL SIKINTILAR ARTABİLİR'
Çakırözer, bunun bir çok sosyal, ekonomik ve kültürel sıkıntıları olacağını ifade ederken, Türkiye'de işsizliğin çok yoğun olduğunu şimdi Suriyelilerin de bu işsizlik ordusuna katılacağını söyledi. Çakırözer, "Şimdi onlara da iş bulmaya çalışacağız, iş imkanlar yaratmaya çalışacağız. Onun için bunun yaratacağı ekonomik güçlükler çok olacaktır" diye konuştu. Zaten Suriyelilerin yoğun yaşadığı illerde çalışma hayatında sıkıntıların başladığını ifade eden Çakırözer, bir çoğunun kayıt dışı çalıştığı için ucuza çalıştıklarını, bu nedenle orada yaşayanların iş bulamadığını, bunun yarattığı gerginliğin yavaş yavaş sürtüşmelere neden olduğunu söyledi.
"Ben bu tür sosyal, kültürel, ekonomik sıkıntıların artabileceği endişesini taşıyorum. Bu yüzden de bu konunun öyle gizli saklı halletmek yerine daha derli toplu bir politikaya bürünmesi lazım. Bence bizim bir göç mülteciler bakanlığımızın olması lazım. Ama hepsinden öte de bu 3 milyonun hepsi olmasa da önemli bir bölümünün ülkemizde kalıcı olacağını yavaş yavaş hepimizin kabul ederek ona göre politikalar, yaklaşımlar sergilememiz lazım. O insanlarımızın toplumun her alanında içimizde olacağını bilerek hareket etmemiz lazım. Bu noktada hükümete önemli görev düşüyor. Suriyelileri sanki kendi arka mahalleleri oy depoları gibi görmekten vazgeçip onları yardıma ihtiyacı olan kitleler olarak görmesi ve bunu da hep birlikte iktidarıyla muhalefetiyle hep birlikte onlara yaklaşmamızda fayda var diye düşünüyorum."
'YER SEÇİMİNDE BELEDİYELER VE YÖRE HALKIYLA İŞBİRLİĞİ ÖNEMLİ'