Bilgi Güvenliği Akademisi (BGA) eğitmenlerinden siber güvenlik uzmanı Ozan Uçar, dijital ortamlarda saklanan belgelerin ele geçirilme riskinin her zaman olduğunu vurguladı ve bu olayda sorumluluğun devlette olduğunu söyledi:
"İnternette yayınlanan bilgilerle ilgili iki talihsiz vaka var. Bunlardan birincisi bu bilgilerin daha önceden zaten birilerinin elinde olduğu ve devletin buna karşı bir önlem almadığı. İkincisi ise bu bilgilere herkes tarafından ulaşılabiliyor olmasıdır. Dijital ortamda tutulan bilgiler daima bir şekilde etkilenebilir"
Bu tür mahrem bilgilerin internette kapalı ortamlarda saklanması gerektiğini belirten Uçar, şunları söyledi:
"Bankalar kredi kartı gibi hassas verileri parçalı bir şekilde yine kendi sistemlerinde şifreli olarak saklıyorlar. Dünyaca ünlü bir bankanın 2.7 milyonluk kredi bilgisi sızmıştı ama saldırganlar bunu kolayca kullanamadı çünkü verilerin bir kısmı başka ortamlarda saklanıyordu."
DEVLETİN NE YAPMASI GEREKİYOR?
Uçar şöyle devam etti:
"Devlet gözüyle baktığımız zaman uzun vadeli yapılacak iki şey var. Birincisi TC kimlik numaralarının değiştirilmesi. İkincisi ise TC kimlik numaralarının kullanımını biraz daha zorlaştırılması. Bu numaralarla işlem yaparken ek bir güvenlik daha alınması gerekir. Eczaneden ilaç alırken ya da araç kiralarken bile bu numaraları soruyorlar."
HUKUKEN NE YAPILABİLİR?
Avukat Dolgun devletin sorumluluğunun altını çizdi:
"Kişisel verilen korunmasından normalde sadece Türk Ceza Kanunu'nda değil Anayasa'nın 20. Maddesi bağlamında da devletin koruma yetkisi var. Mernis kayıtları ya da nüfus müdürlüklerindeki kayıtların tamamından devlet sorumludur. Kişisel verilen bir şekilde yayıldığı düşünen vatandaşlar vakit kaybetmeden Cumhuriyet Savcılığına şikayet dilekçesi vermesi gerekmektedir."
Avukat Sibel Dolgun bu bilgileri kullanarak dolandırıcılık yapılması durumunda vatandaşların derhal savcılığa başvurup bilgilerinin çalındığını bildirmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.