Eski CIA çalışanları: Erdoğan, işlediği suçların izlerini medyayı hedef alarak örtüyor

Türkiye'nin Sputnik'e yönelik yasaklarını ve son olarak Sputnik Türkiye Genel Müdürü Tural Kerimov'un ülkeye sokulmamasını Loud & Clear'da Brian Becker'a değerlendiren eski CIA ajanı John Kiriakou, Kerimov'a getirilen yasağın Türkiye'deki daha derin ve büyük bir sorunun parçası olduğunu vurguladı.

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nde görev yapan ve bir dönem CIA'de terörle mücadele bölümünde çalışan Kiriakou, Türkiye'de en azından son 6 yıl içinde gazetecilere, aktivistlere ve kültürel ve dini azınlıklara yapılanların otoriterliğe hatta faşizme geçiş olduğunun altını çizdi.

'ERDOĞAN BİLGİ ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KENDİSİNİ TEHDİT ETTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de akredite olan tüm yabancı basın kuruluşları içinden neden Sputnik'i seçtiğine ilişkin soruya yanıt veren Kiriakou, "Sputnik, meşru, uluslararası arenada tanınmış ve akredite olmuş bir haber kuruluşu. Sanırım, Erdoğan bilgi özgürlüğünün kendisini tehdit ettiğini düşünüyor. Bence Erdoğan, Rusya'nın Suriye'deki dahlinden rahatsızlık duyuyor ve bu nedenle Sputnik'e karşı bu tavrı takınıyor" dedi.

Kiriakou, bu durumun Erdoğan'ın uluslararası zayıflığını gösterdiğini ve Erdoğan'ın uluslararası akreditasyona sahip gazetecilerle ilgili kararlar almak zorunda kaldığını gösterdiğini vurguladı.

'TÜRKİYE TERÖRÜ FİNANSE EDEN BİR DEVLETE DÖNÜŞÜYOR'

Öte yandan eski CIA çalışanı Ray McGovern, "Türkiye, demokrasi ve basın özgürlüğünün kabul gören normlar olmaktan çıktığı, terörü finanse eden otoriter bir devlete dönüşüyor" ifadelerini kullandı.

2013 yılındaki sarin gazı saldırısı ile ilgili olarak IŞİD'in sarin gazını Türkiye'den aldığını belirten CHP Milletvekili Eren Erdem'e ve MİT tırları ile ilgili gerçekleri ortaya çıkaran gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül'e yönelik uygulamaları hatırlatan McGovern, Türk hükümetinin öncelik ettiği çabalara ABD'li neo-con'ların ve ABD'li savunma sanayisindeki aktörlerin de destek verdiğinin altını çizdi.