Toner ise bu kişinin ülkeye giriş yapıp yapmadığı konusunda bilgi vermezken Dışişleri Bakanlığı ile kesinlikle görüşme yapmadığını söyledi. Diğer taraftan Toner şu ifadeleri kullandı: “Ahrar’uş Şam yabancı terör örgütü sınıfına alınmış bir örgüt değil. Ahrar’uş Şam, Yüksek Müzakere Konseyi (HNC) bünyesindeki denetimden geçmiş bir muhalif grup. (…) Bu süreci başta Suudi Arabistan yönetti ama Uluslararası Suriye Destek Grubu üyeleri de buna onay verdi. Onlardan beklentimiz –tıpkı ateşkesin tüm tarafları gibi- bu ateşkese uymaları ve şiddet olaylarına karışmamaları.”
Gazeteci bu ifadelerin üzerin de Rusya’nın Ahrar’uş Şam ve Ceyşul İslam’ı (İslam Ordusu) terör örgütü kapsamına almaya çalıştığını hatırlattı. Toner da şu savunmayı yaptı: “Böylesi bir eylemin ateşkes ve tüm siyasi süreç üzerinde yıkıcı etkisi olacağına inanıyoruz. Bu grubun çatışmaları durduracağı beklentisiyle HNC’nin parçası olmasına karar verdik. Son haftalardaki saldırıların farkındayız. Açık konuşmak gerekirse rejim tarafından benzer saldırılar yapıldığını da gördük. Tüm taraflar genelindeki şiddete son verilmesi gerekiyor.”
Bu sözler sonrasında Toner ve gazeteci arasında geçen diyalog ise şöyle oldu:
Gazeteci: Bu bir sarı kart mı? Kötü adam ilan edilmeleri için daha kaç köyü katletmeleri gerekiyor?
Toner: Geçen haftaki saldırının farkında olduğumuzu zaten söyledik. Futbol referanslarıyla konuşmayacağım.
Gazeteci: Çatışmaları durdurmalarını beklediğinizi söylediniz ama durdurmadılar.
Toner: Anlıyorum.
Gazeteci: O zaman yine çatışmaları durdurmalarını mı bekleyeceksiniz?
NE OLMUŞTU?
YPG de daha önce Ahrar’uş Şam ve İslam Ordusu gibi grupların Şeyh Maksud’da beyaz ya da sarı fosfor gibi yasaklı kimyasal silahlar kullandığını ve çok sayıda sivilin hayatını kaybettiğini duyurmuştu.
Uluslararası Af da kaynakların da verdiği bilgileri doğrulayarak Suriye’deki cihatçı örgütlerin Halep’in Kürt mahallesi Şeyh Maksud’da kimyasal silah kullanmış olabileceğini belirtmişti.