Sol'dan Serdar Nazım Yüce'nin haberine göre, AK Parti'nin 7 Haziran seçimi öncesinde gündeme getirdiği İç Güvenlik Yasası, 21 Şubat 2015 tarihinde, İstanbul İstiklal Caddesi'nde protesto edilmişti. Bu eylemle ilgili, ‘Cumhurbaşkanına Hakaret' ve ‘Kanuna Aykırı Gösteri ve Yürüyüş Düzenleme' suçlamalarıyla açılan davanın ilk duruşması bugün yapıldı.
İddianamede "Erdoğan'ın Gezi Parkı olayları sırasında söylediği 'Milyonları evde zor tutuyoruz' sözünü, sanki usulsüz bir şekilde elde edilen milyonlarca para evde ayakkabı kutularında saklanıyormuş gibi bir algı oluşturarak kullanıp Cumhurbaşkanı'na hakaret ettikleri" ifadelerine yer verildi. Savcı Adem Meral'in hazırladığı iddianame, duruşma boyunca yapılan savunmalarla yerden yere vuruldu.
Tiyatro sanatçısı Orhan Aydın, Taksim Dayanışması'ndan avukat Can Atalay, mimar Mücella Yapıcı, Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, ÖDP Başkanlar Kurulu üyesi Alper Taş, EHP yöneticisi Emre Öztürk ve HDP üyesi Mehmet Şamil Altan bugün hakim karşısına çıktı. Duruşma, Cumhurbaşkanına hakaret suçunun Anayasa'ya aykırılığını inceleme kararı verilerek, 15 Kasım'a ertelendi.
Bugün Çağlayan Adliyesi'nde yapılan duruşmaya ‘sanık' sıfatıyla çağrılan tiyatro sanatçısı Orhan Aydın, Taksim Dayanışması'ndan avukat Can Atalay, mimar Mücella Yapıcı, Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, ÖDP Başkanlar Kurulu üyesi Alper Taş, EHP yöneticisi Emre Öztürk ve HDP üyesi Mehmet Şamil Altan katıldı. Dosyası birleştirilen SDP eski Genel Başkanı Rıdvan Turan ise, ‘unutulup çağırılmadığı' için duruşmaya katılamadı. Duruşmada 37 avukat hazır bulundu.
İlk savunma yapan avukat Can Atalay, hem ‘Cumhurbaşkanına Hakaret' hem de ‘Kanuna Aykırı Gösteri ve Yürüyüş Düzenleme' suçlamasından beraat kararı verilmesini talep etti. Atalay'ın ardından savunma yapan Alper Taş ise, konuşmasına "Savcılığın hazırladığı iddianameden rahatsızım" diyerek başladı. Konuşması sırasında "Erdoğan yasaları çiğnemektedir. AKP Genel Başkanı gibi davranarak anayasal suç işlemektedir" deyince hakim, "Bu sözlerin yeri burası değil" dedi. Salondan tepki alınca hakim, "Yoksa sizi sabaha kadar da dinlerim ama…" diyerek havayı yumuşatmaya çalıştı.
‘SAMİ ELVAN'I BU KADAR DÜŞÜNEN SAVCI…'
İddianamede, söz konusu eylemde basın açıklamasını okuyan Sami Elvan'ın siyasi amaçlar uğruna ‘kullanıldığı, alet edildiği' yazılmıştı. Bu ifadelerle ilgili konuşan Alper Taş, "Sami Elvan'ı kullanmışız, savcı iddianamesinde böyle diyor. Sami Elvan gibi birinin böyle bir gündemde basın açıklamasını okumasından daha doğal ve daha anlamlı ne olabilir? Diğer yandan Sami Elvan'ı bu kadar düşünen savcı, aynı duyarlılığı keşke Erdoğan, Berkin'in annesi Gülsüm Elvan'ı miting meydanlarından yuhalatırken de gösterseydi. Bu dava acilen düşürülmelidir" dedi.
‘ADİ BİR KOMEDİ BU'
Alper Taş'ın ardından savunma sırası tiyatrocu Orhan Aydın'a geldi. 45 yıldır tiyatro yaptığını, Türkiye'yi yurtdışında da temsil ettiğini belirten Aydın, hazırlanan iddianameyi "O kadar amatörce ki, biz bu dosyayı sinemacılara göndersek buradan bir skeç bile çıkartamazlar. Rahmetli Levent Kırca bile bir şey çıkartamaz buradan" sözleriyle değerlendirdi. İddianame için "İşte o kadar adi bir komedi bu" diyen Orhan Aydın, "İnsanların düşüncelerini açıklaması ancak faşist diktatörlüklerde suç kabul edilir. Bütün bu uygulamaların adı faşizmdir" dedi.
Yargılananlardan eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ise, yıllar önce söylediği "Cübbe giymekle yargıç olunmaz" sözlerini hatırlattı. "Yıllar önce ben bu sözü söyleyince 5 yıllık bir yargılama süreci başladı hakkımda. 5 yılın sonunda söylediğim söz doğrulandı, kabul edildi. Şimdi bu sözü ‘cübbe giymekle savcı olunmaz' şeklinde değiştiriyorum. Bu iddianame savcının hukuk adına değil, Erdoğan adına konuştuğunu gösterir" ifadelerini kullandı.
ABDÜLHAMİT'İN BURNU
Eminağaoğlu'nun ardından savunma veren mimar Mücella Yapıcı ise, diğer sanıklar gibi "Burada olmaktan çok rahatsızım" ifadeleriyle konuşmasına başladı. "65 yaşındayım. Orhan Aydın'ın da dediği gibi hem 12 Eylül'ü hem de 12 Mart'ı görmüş, Aydınlar Dilekçesi'ne imza atmış bir yurttaşım" diyen Yapıcı, "Bunları yaşamış biri olarak diyorum ki böyle bir saçmalık görmedim. Abdülhamit burnundan çok rahatsızmış. O yüzden karşısında burun diyeni içeri attırıyormuş. Ama bunu kadı yapmazmış. Burada savcı kendisi Erdoğan'a hakaret edip hakaret suçu oluşturmuştur. Böyle saçmalık olur mu hakime hanım? Bu davanın hemen düşürülmesini talep ediyorum" diye konuştu.
Sanık savunmalarının ardından avukatlar da savunmalarını verdi. Yargının iktidarın baskısı altında hareket ettiğinin kesinliğine vurgu yapan avukatlar, "Davanın, iddianamenin kabul edilebilir birtarafı yoktur" diyerek müvekkillerinin beraatına karar verilmesini istediler.
DAVA ERTELENDİ
Verilen aranın ardından kararı açıklandı. Buna göre hakim, Cumhurbaşkanına hakaret suçunun Anayasa'ya aykırılığını incelemek ve unutulup duruşmaya çağrılmayan Rıdvan Turan'ın ifadesine başvurabilmek için erteleme kararı aldı. Davanın ikinci duruşması 15 Kasım 2016 tarihinde görülecek.