Karadağlılar hala NATO’ya karşı

Karadağ’da yapılan son araştırmaya göre, vatandaşların büyük bir kısmı halen NATO üyeliğine karşı. Bu durum, Karadağ'ı sıra dışı bir NATO üyesi yapıyor.

Karadağ’ın 5 Haziran’da NATO’ya katılması, ülke vatandaşlarının tutumunu etkilemedi.

Demokrasi ve İnsan Hakları Merkezi’nin gerçekleştirdiği araştırmaya göre vatandaşların yüzde 39.8’i NATO karşıtı duruşunu sürdürüyor.

Üyeliği destekleyenlerin oranı ise yüzde 38.7.

Karadağlı askeri uzman Miroslav Lazanski, Sputnik'e açıklamasında, araştırmanın tarafsızlığından kuşku duyduğunu belirterek, NATO karşıtlarının çok daha fazla olduğunu savundu.

'KARADAĞ'IN YÜZDE 60-70'İNİN NATO'YA KARŞI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM'

Lazanski, "Destekçilerin büyük kısmı da üyeliğin, hükümetin kararıyla değil referandumla çözümlenmesinden yanaydı. Karadağ’ın yüzde 80’i referandumu destekliyor, yüzde 60-70’inin de NATO’ya karşı olduğunu düşünüyorum. Bu araştırmanın sonuçlarına inanmıyorum” dedi.

Karadağ’daki Demokrasi ve İnsan Hakları Merkezi’nin partnerleri arasında ABD Büyükelçiliği’nden Açık Toplum gibi vakıflara kadar çok sayıda tanıdık kurumlar da yer alıyor.

Her halükarda, karşıtların bu küçük üstünlüğü bile Karadağ’ı NATO’nun sıra dışı üyesi yapıyor.

'BUNU 1990'lı YILLARDA MAKEDONYA'DA GÖRDÜK'

Bu savı değerlendiren tarihçi ve askeri uzman Bojan Dimitrijevic, Sputnik’e açıklamasında, NATO ülkelerinin net biçimde iki kampa bölündüğünü kaydederek, “Bunlar, soğuk savaştan bu yana ittifak içinde olan ‘gaziler’ ve Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra kabul edilenler. İlk grup için NATO çoktandır iç ve dış politikasının bir parçası haline geldi ve üyelik konusunda hiçbir ikilem yok. İkinci gruptan bazı ülkelerde belli kuşkular vardı ama bu ülkeler NATO’yu, AB üyeliğine yakınlaşma aracı olarak görüyordu. Şimdi, bu ülkelerde NATO karşıtları grupların olup olmadığını söylemek çok zor, belki sadece aşırı solcular karşıdır” dedi.

Bölgede bir istikrarsızlığın oluşması durumunda, Karadağ’ın güvenliğiyle ilgili tüm konuları NATO’nun yetkisine vermesinin ülke için bir sorun oluşturabileceğini söyleyen Dimitrijevic, “Bunu, 1990’lı yıllarda Makedonya’da gördük. Bu ülke, NATO’yla yakınlaşma kapsamında gönüllü olarak güvenlik idaresini ittifaka devretti. Bu da, ülkede Arnavut ayrılıkçılarla silahlı çatışmanın başladığı 2000’li yılların başlarında olumsuz sonuçlar doğurdu” yorumunda bulundu.