Suriye-Lübnan hattındaki son durumu ve IŞİD’la savaşan müttefikler arasında çatlak yapan bu gelişmeyi gazeteci, yazar ve Tele1 tv yorumcusu Musa Özuğurlu ile konuştuk.
‘ANLAŞMANIN PRATİK SONUÇLARI SURİYE VE HİZBULLAH LEHİNE’
“Lübnan-Suriye sınırında IŞİD ile yapılan anlaşma birkaç açıdan değerlendirilebilir. İlk olarak belirtilmeli ki; İsrail yaşanan krizde Suriye ile sürekli bir rekabet ve çatışma ortamı olduğu için, şu ana kadar özellikle Suriye sınırındaki ve içindeki birtakım unsurları destekliyordu. Bunun amacı Suriye ordusu çeşitli cephelerde savaştığı için, gücünü ne kadar dağıtırsa o kadar zayıflayacağı düşüncesiydi ve bu strateji izleniyordu. Fakat son dönemde Lübnan tarafında ağırlıklı olarak Hizbullah’ın verdiği mücadele ile birlikte IŞİD’in çıkarılması ve bu durumda aynı zamanda Suriye sınırının da bir şekilde güvene alınmış olması, Suriye’nin oradaki birliklerinin başka yerlere yönelmesine imkân tanıyacak. Hatta Cumhuriyet Muhafızları’ndan bir birliğin, bugün itibari ile Dera’nın diğer tarafında El-Badiye denilen bölgeye doğru hareketleneceği ve oradaki birliklere destek vereceği yönünde birtakım haberler var. Bu durumun hemen pratikte böyle bir sonucu ortaya çıkıyor. İkinci olarak, Hizbullah Suriye içerisinde birçok noktada savaşıyor ama aynı zamanda o bölgede ve Lübnan içerisinde bir mevcudiyeti söz konusu. Dolayısıyla, Hizbullah da ne kadar o bölgede IŞİD, El Nusra ya da diğer örgütlerle meşgul olursa, bu İsrail açısından yine o kadar iyi bir durumdu. Ancak şu anda daha önce Nusra’nın o bölgeden çıkarıldığı gibi IŞİD’in de çıkarılmasıyla, o bölgede Hizbullah da rahatlamış oldu. Aynı zamanda Hizbullah oradaki varlığını daha da güçlendiriyor ve İsrail’e karşı daha operasyonel bir hale geliyor. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın son açıklamalarından da bunu anlayabiliyoruz. Daha önce Suriye egemen bir devletti ama bu savaş sürecinde fiilen sınırlar ortadan kalkmıştı. Türkiye bir taraftan, Ürdün, ABD, Rusya ve İsrail’in desteklediği gruplar başka bir taraftan Suriye’nin içerisindeydi. Fakat şu anda Lübnan-Suriye sınırının güvence altına alınmasıyla birlikte, artık Hizbullah o bölgeden de çekilip Suriye’nin başka yerlerinde de Suriye ordusuyla birlikte operasyonlara katılabilecek. Bu durumda Suriye- Lübnan sınırı, egemen Suriye Devleti ordusunun hâkimiyeti altına girmiş olacak. Bundan sonra artık İsrail’in herhangi bir müdahalesi, doğrudan Suriye ordusuna ve Suriye Devleti’ne yönelik olmuş olacak. Bütün bunları Lübnan üzerinden okuyoruz ama o bölgede hala IŞİD varlığı söz konusu. Doğrudan bir IŞİD varlığı diyemeyiz ama IŞİD’e bağlılığını bildiren birtakım gruplar var ve bunlar IŞİD olarak sayılıyor Ürdün, İsrail ve Suriye üçgeninde. Aynı zamanda Kuneytra Bölgesi’nde Dera ve batısında İsrail’e doğru olan kısımda da El Nusra ve diğer örgütler mevcut. Hizbullah ve Suriye ordusunun böyle bir başarısından sonra, diğer gruplar arasında çözülmeler başladı. Nitekim Dera tarafında bazı gruplarla bazı anlaşmalar yapıldı.”
‘HİZBULLAH’IN AHLAKİ YAPISI ANLAŞMAYI BOZMAYA İZİN VERMEZDİ’
‘GÖNDERİLEN 300 KİŞİ SAVAŞIN SEYRİNİ DEĞİŞTİRMEZ’
‘İDLİB OPERASYONU ÖNCELİĞE ALINMIŞ OLABİLİR’
“Tüm bunlara ve önceliklere sahadaki askeri operasyonları yürüten akıl karar verecektir. Bir taraftan şu anda Deyrez Zor’a girilmesinin İdlib için bir şey değiştirmeyeceğini ve tam tersinin de geçerli olduğunu görmek lazım. Dışarıdan durumu biz böyle görüyoruz ama içeride nasıl bir strateji düşünüldüğü şimdiye kadar açık edilmiş değil. Yapılan bütün açıklamalar İdlib üzerine ve bunu Türkiye ve Rusya arasındaki siyasi gelişmelerle ve görüşmelerle ilgisi var çünkü Türkiye bir taraftan Kürtlerle ilgili kaygılarını ortaya koyuyor, diğer yandan Türkiye’nin bu kaygılarına karşılık, Rusya ve İran da İdlib kaygılarını dile getiriyorlar. Dolayısıyla bu nedenlerle şu anda İdlib dile getiriliyor. Zaten uzun zamandır Suriye ordusunun Hama kuzeyine yoğun bir hazırlığı ve yığılması söz konusuydu ama şu ana kadar harekete geçilmedi. Bu yönde söylentiler olmasına rağmen, bu operasyon Türkiye ile beraber mi yapılır yoksa Rusya tek başına mı yapar belli değil. Rusya’nın tek başına bir operasyon yapması bir başarı sağlamaz aslına bakılırsa, daha doğrusu uzun vadeli bir savaş gerektirir ama Türkiye ile yapılırsa daha pratik olacaktır. Diğer yandan ÖSO ve ABD birlikleri arasında çıkan çatışmanın sebebi bilinmemekle birlikte, Türkiye buradaki örgütleri yönlendirebiliyor. Tam da Türkiye ile ABD’li yetkililerin görüşmede olduğu bir anda, ABD’nin yolladığı bir mesajımıdır bu bilemiyoruz ama asıl önemli olan ABD’nin Koalisyon Güçleri Sözcüsü Ryan Dillon yaptığı açıklamada Türkiye’yi uyardıklarını söyledi. Neden ABD burada ‘ÖSO ile çatıştık’ açıklamasıyla yetinmiyor ve doğrudan ‘Türkiye’yi uyardık’ ifadesi kullanıyor? Bu durum bana çok tehlikeli geliyor. Şu anda bu bir vekâlet savaşı gibi devam ediyor ama bir süre sonra bu konuyla alakalı ABD ve Türkiye arasında çok daha ciddi sorunlar yaşanabilir.”
‘ABD’NİN FIRAT'IN DOĞUSU TEHDİDİNİN KARŞILIĞI YOK’