İran'ın başkenti Tahran'da muhabirlik yapmış olan Nevşin Mengü, İran'daki protestolar ile ilgili Zafer Arapkirli ile Seyr-i Sabah'a değerlendirmelerde bulundu:
"Arap Baharı başlamadan önce 2009'da eylemler gördük. Bana göre baharlardan bahsediyorsak İran'ın baharı oydu. Çünkü o zamanki kitle, yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından ‘Bu seçim hileli' diyerek sokaklara dökülmüş ve daha demokratik bir İran taleplerini dile getirmeye başlamışlardı. Bu bastırılmıştı.
Bu sefer sokağa dökülmüş kitle daha farklı, bu yüzden herkes şaşırdı. 2009'da eylemlerde olan arkadaşlarımla konuşuyorum, onlar şu an eylemlerde değil mesela. Daha çok küçük kentlerde olanı biteni görüyoruz. Beyaz yakalılardan ziyade daha mavi yakalı bir kitlenin sokaklara döküldüğünü görüyoruz. Bu kitlenin başkaldırı şekli de farklı. Son derece lümpen bir kitle. Aslında demokrasi talep etmiyor. Eylemlere katılanlar 25 yaş altı erkeklerin olduğu siyasi bilinci düşük bir kitle. Bu çocuklar rejimin cahil bıraktığı tabanı."
"Bu eylemin arkasında hiç kimsenin olmasına gerek yok" diyen Mengü, "En büyük 3. petrol rezervine sahip bir ülke. Fakat insanları aç. Yolsuzluk almış başını gitmiş. Garip bir ekonomik düzen var. İş yapacaksan Devrim Muhafızları Ordusu'na rüşvet yedirmek zorundasın" ifadelerini kullandı.
Nevşin Mengü, "Bir ülke için en tehlikeli şey basına sansürdür. Bunu buradaki iktidar da anlamıyor. Çünkü sen kendi basınını sansürledikçe insanları alternatif kaynaklara itersin ve insanların manipüle olmasını kolaylaştırırsın. Dolayısıyla İran rejiminin başına gelen de bu" diye konuştu.