'NORMALLEŞMEYE MAKULLEŞME İLE BAŞLAMALIYIZ'
"Fransızca öğretmenliği kararını alan arkadaşların şunu anlaması lazım: Bir kavga edecekseniz onların diliyle yapacaksınız yoksa anlaşılır olmaz. Fransızca oldukça önemli bir dildir. Voltaire ve Montesquieu'yü bu dilde okursunuz. Kartezyen düşünceyi bu dilde okursunuz. Türkçe çevirisi de var derlerse de aynı hesaba gelmez. Çeviriler biraz kabak tadı verir. Avrupa Birliği (AB) tartışmalarında kendi dilimizi zaten doğru dürüst konuşamıyoruz onları da hiç anlamıyoruz.
300 adam kendi kendine bir açıklama yapmış, bunun arkasında devlet yok. İkincisi bu adamların söyledikleri siyahlar ve yahudilerin öldürülmesiyle ilgili ayetlerin din adamları tarafından kadük ilan edilmesi gerekliliğini dile getiriyorlar.
Eğitim istihdam arasında ilişki kurmak çok önemlidir ama buna başlayacak olan şey öğretmenlik değildir. Fransız dili ve edebiyatı bir bilim dalıdır. Buralardan yetişenlerin illa Fransızca öğretmeni olması gerekmiyor.
Bu yapılanlar Hollanda'ya karşı portakal kesme tepkilerine benziyor. Abdullah Öcalan'ın İtalya'dan verilmesi tartışmaları sırasında insanlar kendi paralarını verdikleri arabalarına zarar vermişlerdi. Bu yaptıklarımız da sadece bize zarar veriyor.
‘SEÇİM DÖNEMLERİNDE HEP DUYGULARLA OYNANIR'
Seçim dönemlerinde hep duygularla oynanır. Yurtseverlik ve ırka dayalı milliyetçilik arasındaki fark görünmez olur. Biz ötekileştirmede kendimizi kontrol etmeye çalışıyoruz. Şu anda Türkiye'nin bir numaralı önceliği normalleşme olmalı. İçimizde ve dünyada…
Normalleşme için de makulleşme dikkate alınmalı. Herkesle kavga ederseniz bunun faturası ekonomik olarak hepimize çıkıyor. Herkese kafa tutmanın marifet sayıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Ben yine diğer ülkelere böylesi saldırıların yapılmasını bekliyorum. Frankofon ve frankofil dünyadan tepki beklemiyorum. İnsanlar korkuyor tepki vermeye. ‘Niye Fransızca öğretmeni yetiştirilmiyor?' diyeni vatan haini ilan etme riski var."