'Enflasyonu düşürmek ve faizde normalleşme zaman alacak'

Ekonomist Arda Tunca, sanayi kesiminin döviz kaynaklı aldığı hasara dikkat çekerek, bunun tüketici enflasyonuna yansımasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Merkez Bankası'nın üzerine düşen sorumluluğun önemine vurgu yapan Tunca, enflasyonu aşağı çekme ve faizde normalleşme sürecinin zaman alacağını ifade etti.

Son haftalar Türkiye ekonomisi için oldukça kritik ve üst üste adımların geldiği zamanlar oldu. Kurdaki hızlı yükseliş ve yeni rekor denemeleri sonrası Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) üst üste iki kez faiz artırdı. İlkinde 300 baz, ikinci toplantıda ise 125 baz puan artırım yaparak politika faizini yüzde 17.75'e yükseltti. Öte yandan enflasyon da hızlı bir artış kaydetti. Mayıs ayında tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık bazda yüzde 1.62 artarken, yıllık enflasyon yüzde 12.15'e yükseldi. Üretici enflasyonu da yüzde 20'lere ulaşırken, önümüzdeki dönemde TÜFE'de sert artışlar bekleniyor. Tüm bu verilerin yanında Türkiye ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde, beklendiği gibi yüzde 7.4 büyüdü. Ancak 2018'in diğer çeyreklerinde büyümenin böylesine yüksek gelmesi beklenmiyor. Öyleki bazı uluslararası kuruluşlar beklentilerini 2018 yılının tamamı için yüzde 2.5'e düşürmüş durumda.

Ekonomist Arda Tunca, tüm bu veriler ışığında önümüzdeki dönemde faiz ve enflasyon cephesindeki gelişmeleri ve Merkez Bankası'na düşen ödevleri değerlendirdi.

'İTHALATA DAYALI TÜRKİYE EKONOMİSİ, DÖVİZE KARŞI ÇOK DAHA DUYARLI HALE GELDİ'

Merkez Bankası'nın 125 baz puanlık son faiz artırımına değinen Arda Tunca, kararın sürpriz olmadığını ancak faizin ölçeğinin sürpriz olduğunu söyledi. Bundan sonraki süreci de tamamen eflasyon verilerinin belirleyeceğini kaydeden Tunca, enflasyonla mücadele konusunda Merkez'in üzerine büyük görev düştüğünün altını çizdi.

Tunca, Türkiye'nin on yıllardır 'yüksek faiz-değerli Türk lirası' denkleminin yarattığı, sanayinin yok oluşu hikayesi yaşadığına vurgu yaparken, enflasyonun dövize olan hassasiyetinin nedenlerini anlattı:

"Bugün geldiğimiz noktada,kendi sanayisi ile başka sanayilerine tedarik yapan yapıdan çok, ticaret yapan bir yapıya döndük. Çünkü 'yüksek faiz-değerli Türk Lirası' denklemi, üretmek yerine ithalat yapmayı ekonomik açıdan çok daha avantajlı duruma getirdi. Bunun yarattığı bozulma nedeniyle de bugün Türkiye daha çok ithalata dayalı bir haline geldiği için dövize de daha duyarlı bir ekonomi oldu. Sizin üretim yaptığınız girdileriniz dövize dayalı olunca, ister istemez dövizdeki oynaklıklar sizin bütün maliyetlerinizi artırıyor. Bu önce üretici enflasyonuna yansıyor, ardından tüketici enflasyonuna."

'SANAYİDEKİ KUR KAYNAKLI HASARIN TÜKETİCİ ENFLASYONUNA YANSIMASI KAÇINILMAZ'

Ekonomist Arda Tunca, bu bağlamda Türkiye'de sanayi kesiminin kurdan dolayı önemli bir hasar gördüğünü belirtirken, önümüzdeki dönemde bunun tüketici enflasyonuna yansımasının kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Tunca, Merkez Bankası'na düşen önemli görevler olduğunun altını çizerken, şöyle devam etti:

"Merkez Bankası'nın TL'nin başındaki otorite olarak, parayı koruyacak hamleleri yapması gerekiyor. Merkez, faiz politikasını uygulamada zamanlamayı doğru yapamadığı için, vaktinde faizi artırmadığı için, faizi indirmesi gereken zamanda da indirme şansını kaçırmış oldu. Bunun maliyeti ne: artan dövizle birlikte enflasyon tarafında zarar görmüş bir Türkiye ekonomisi, bunun üzerinde faiz de artırdığınız için finansman maliyetlerinin arttığı bir ekonomi."

'FED'E GÖRE AKSİYON ALINMALI'

Önümüzdeki aylarda enflasyonun yükseleceğini belirten Arda Tunca, Merkez Bankası'nın önlemleriyle birlite enflasyonu aşağı çekme ve faizde normalleşme sürecinin biraz zaman alacağını ifade etti.

Öte yandan ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz politikasına da dikkati çeken Tunca, Türki Lirası gibi, tüm gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin hasar gördüğünü hatırlattı; bu bağlamda Fed'in normalleşme sürecindeki ekonomik politikalarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini söyledi.