Singapur'un eski Emniyet müdürü olan ve Türkiye'den Emniyet birimleri ile de çalıştıklarını söyleyen Hong-Eng Koh, şehirlerin daha güvenli olması için kamu kurumlarının ve vatandaşların elindeki verilerin ortak bir platformda kullanılmasının kaçınılmaz olacağını söyledi.
Sputnik'ten Ahu Özyurt'un Hong-Eng Koh ile gerçekleştirdiği röportaj şu şekilde:
- Neden vatandaşların verilerini de kullanmak istiyorsunuz?
- Peki ama bu aynı anda kişilik haklarından taviz vermek değil mi?
— Bakın bu tartışma hep canlı olmalı. Benim bir tavsiyem var. Kişisel verileri kullanıyorsanız tam bir "güçler ayrılığı" ve "denge ve denetleme" prensibi uygulamanız lazım. Yani suçluyu arayan ile yüz taramasını, bilgi toplamasını yapan aynı birim olamaz. İngiltere bunun için apayrı bir birim kurdu. Keza mesela İnsansız Hava Araçları için ayrı bir birim kurmalısınız. Bir diğer konu da "özgürlükler mi, güvenlik mi" tartışması. Bakın, bu tartışmayı hergün yapmalıyız. Vatandaşlar her açıdan dahil olmalı. Hong Kong yasaları, Çin'e rağmen sokaktaki güvenlik kameralarına izin vermiyor. Peki ne oluyor? Hong Kong'da suç oranı artıyor, komşusu Schenzen'de çok az oluyor.
- Ama sonuçta herşeye ragmen şehirlerimiz güvenli diyemiyoruz. Onca kamera, onca teknolojiyle? Sonuçta hep takip ediliyoruz.
- Sizce, Çin devletinin yüz tarama metoduyla potansiyel suçlu arama politikası doğru mu?
— Bakın ben özel bir şirketin yöneticisiyim ve Kamu Güvenliği Girişimcilik Departmanında 6000 kişilik bir ekibim var. Çin devletinin politikaları adına yorum yapamam. Sadece şunu söyleyeyim; yüz tanıma ve güvenlik kameraları işi 40 sene once IRA terörü nedeniyle İngiltere'de başladı. Hala da devam ediyor. Londra, dünyada en fazla güvenlik kamerası olan yerdir. Ama kimse İngiltere'yi bunun için eleştirmiyor.