Bir belediye sempatik olabilir mi?

Doç. Dr. Necmi Emel Dilmen ve Dr. Sertaç Öğüt, Yeni Şeyler Rehberi programında giderek yaklaşan seçimlerde siyasilerin hangi dinamiklerle sosyal medyayı kullanması gerektiğini yorumladı.

Bundan 15 sene önce bir belediyenin sempatik olması mümkün değildi çükü onun kendi kişiliğini ifade edebileceği bir mecrası yoktu. Bugün sosyal medyada belediyeler kendilerini değişik kitlelere değişik şekillerde ifade edebiliyorlar. Seçimlerin giderek yaklaştığı şu günlerde adayların kendilerini nasıl ifade etmeleri gerektiğini ve dikkat edecekleri noktaları iki akademisyen, Dr. Sertaç Öğüt ve Doç. Dr. Necmi Emel Dilmen Yeni Şeyler Rehberi programında anlattı. Akademisyenler, takım tutar gibi parti tutanların fikirlerini değiştirmek mümkün olamayabilir ancak sosyal medya araftaki seçmenin farklı düşünmesini sağlamak mümkün.

FİKİRLER SOSYAL MEDYA İLE DEĞİŞEBİLİR Mİ?

Öğüt: Dijitalle insanların politik fikirlerini değiştirmek mümkün. Akademide bu konuda eğitim de aldım. Türkiye'de bunu yapabilmek dünyadan daha farklı. Her toplumun kendi dinamikleri var. İnsana dair bütün değişkenler bunun içinde var. Teknoloji toplumu şekillendirirken toplum da teknolojiyi kendi amaçları doğrultusunda kullanmayı öğreniyor.

Dilmen: Twitter ilk İran seçimlerinde duyuldu. Obama ile birlikte daha çok duyduk. Obama'nın dijital kampanyasını yürüten kişi ‘biz dijital olmasaydı başkanı başkan yapamazdık' demişti. Takım tutar gibi parti tutanların oylarını değiştirmek çok mümkün değil. Ama önümüzde yerel seçimler var. Adaya bağlı olarak değişebiliyor, bir önceki aday ya da başkanın icraatları o partiye bakışı değiştirebiliyor. Daha kaygan bir zemin. Belirli doğru mesajların verilmesiyle değişiklik olabilir. Ama takım tutar gibi tutanların sayısı da az değil. Araftakileri etkilemek hep mümkün. Genç ve orta yaşlı, dijital dünyayla haşır neşir olan kesimi etkilemek de mümkün.

FARKLI KUŞAKTAKİLERDEN FARKLI TEPKİLER ALMAK MÜMKÜN MÜ?

Öğüt: Seçmenlerin tamamına ulaşabiliriz demek zor. Ama çok az kitleye ulaşabiliriz demek de yanlış olur. Dijitalleşmeyi farklı bir boyutta yaşamaya başladık. Donanımla beraber herkes daha fazla internete erişmeye başladı. Bir jenerasyon olarak baktığımızda burada oy verecek 4 farklı kuşak görüyoruz. Bu seçimlerde Z kuşağı da oy kullanacak. X ve Y kuşağı zaten bağlı internete. Ülkenin genelinde metropollerin dışında kalan kısımlarda erişim nasıl? Eldeki veriler bunun iyi olduğunu gösteriyor. Ama penetrasyon frekansla alakalı. Günde bir saat tüketmek başka, 8 saat internete girmek başka. Harita büyük ama penetrasyon tam olarak tespit edilemez. Biz Y kuşağında gördük Z kuşağından da bunu bekliyoruz: Takım tutmak eskisi gibi değil artık. Daha mantıklı, rasyonel ve duyguları dönüştürülmüş bir çağda sadakat anlamı da değişiyor. Burada adayların söylediği çok etkili. Sağ ve sol kanat gençler için çok bir şey ifade etmiyor. Ülkenin A takımının sorunlarıyla gençlerin çok fazla alakası yok. Samimiyet bu jenerasyonun aradığı bir şey. Bana göre sadece seçim dönemlerinde kurumsal dil kullananlar samimi bulunmuyor. İnsanlar çok rahat bunu ayırt edebiliyorlar. Kameralara poz verirken eline bilgisayar klavyesi alıp ben bundan anlıyorum diyen adaylar oldu ama insanlar o samimiyetsizliği anladı. Politikacıların bunları içselleştirmesi lazım.

Dilmen: Z kuşağının başındakiler oy verecek. Bundan sonraki seçimlerde potansiyel olarak bazı şeyleri değiştirmeye hazırlanan bur kuşak bu. Aldıkları mesajları daha insancıl değerlendirip gerçekten haklıyı bulmaya çalışıyorlar. Onların muhakemesinin takım tutma mantığından biraz daha farklı olduğu yönünde umudum var. Gençlerin gündemi var, siyasetin de gündemi var. Onları örtüştürmek gerekiyor. Okula giderken üniversite yolunda düştüğü çukurla ilgileniyor. O sırada ülke gündeminin ekonomik realiteleriyle ilgilenmiyor olabilir. Bunlarla ilgili onlara mesajlar verebilmek gerekiyor. Onların farklı bir espri anlayışı var. Bunlar siyasetçi tarafından kullanılsa çok farklı bir sonuç elde edebilirler. Üç sene önce de o insanları samimi bulduysanız, şimdi aynı şeyleri söylüyorsa onu anlarsınız.

MARKALARLA SİYASETÇİLERİN SOSYAL MEDYADA FARKI VAR MI?

Öğüt: Markalar kurgularını sürdürülebilirlik üstüne kuruyorlar. Amaç zaman içinde daha güçlü olmak ve daha fazla insan kazanmak. İşin zaman boyutu siyasileri değiştiriyor. Türk siyaset sahnesi ömürlük siyasetçiler gördü. Orada siyasetçi anlamında çok ciddi istikrar var. Ülke uzunca süredir tek bir iktidarla yönetilse de ben siyasetçilerin durumunu riskli buluyorum çünkü kısa süreli planlar yapıyorlar. Daha kısa süreli kampanyalar yapmak siyasetçilerin tercihi. 3 sene önce ciddi bir iletişim yapan adayın seçilmemesi mümkün değil. Yurt dışında siyasetçiler eleştiriye çok daha açık. Birebir kavgaya girerse direkt eleştiri alıyor. Toplumu yönlendiren insanla rock star olmak isteyen arasındaki fark çok önemli. Dünyanın en önemli figürlerinden biri Donald Trump. Obama'nın aksine sosyal medyayı daha spekülatif kullanıyor.

Dilmen: Siyasetçiler için geçerli bir durum var, sırça köşklerinde oturuyorlar. Yıllar önce bir belediye başkanının neden trafikten şikayet ediyorlar dediğini duyduk. Burada farklı bir şey çıkıyor: Bizim markalarla yaptığımız çalışmalarda gördüğümüz şey ölçümlenebilirliğin detaylandırılması. Seçmen tarafından bakınca onları farklı bir yere koyabiliriz. Belli yaş kategorileri alışkanlıklar beğenilerini seçebiliriz. Bunu sağlayacak şey Facebook ve Twitter gibi imkanların altyapıları. Doğru hedef kitleyi bulmak, doğru insanlara yönelmek siyasetçiler için çok önemli avantajlar getiriyor.