‘KAHRAMANIMI YAZARKEN, İYİLİĞİN HİKAYESİNDEN ÇOK ETKİLENDİM'
"Son romanımı felsefe okumalarıma borçlu olduğumu söyleyebilirim. İyilik, ilginç bir kavram. Nerede saf iyiliktir nerede kötülüktür? Nerede kibre dönüşür? Bütün felsefecilerin bakışında farklı anlamlar yüklenir. Heidegger, ‘Varlık ve zamanda bizi birbirimize bağlayan şey, iyiliktir' der. Kant, başka türlü yorumlar. Özünde aynı ama herkesin bakış açısına göre değişen bir kavramdır. İyiliğe maruz kalan için, maruz kalmak mıdır? Yoksa bir paye almak mıdır? Bunun karşısında ezilmek midir? Tam benim (son romandaki) kahramanımın iç dünyasını anlatan bir şeydi. Kahramanımı yazarken, iyiliğin hikayesinden çok etkilendim."
‘ERKEK GİBİ DÜŞÜNEN KADINI ÇOK ÇELİŞKİLİ BULUYORUM'
"İyilik ve kötülük baktığınız yere göre değişiyor. Ama vicdan hep aynı. Romandaki kahramanım bir yerden sonra vicdanını sorguluyor, vicdanının muhasebesini yapıyor. Kadın dayanışmasına inanıyorum. Kadınlar birbirini desteklerse daha da güçlenmiş oluyoruz. Erkek gibi düşünen kadını çok çelişkili buluyorum. Her şey ailede başlıyor. Kız çocuklarını büyütürken yanlış bilgilerle donatıyorlar. Evlilik, hep bir başarı gibi gösteriliyor. Evlenerek var olmaya yönlendiriliyor kadınlar. Oysa bir kadın da özgür olabilir, tek başına var olabilir. Kadın dayanışması bunları kolaylaştırıyor. Türkiye'de de feminizm çok önemli ve kadınlar için pek çok şey sağladı. Pek çok hikayede feministlerin gücünü ve tavrını görüyoruz."