Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler geçtiğimiz hafta Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri için sandık başındaydı. Yüzde 50 ile son 25 yılın en yüksek katılımı ile gerçekleşen seçimde, merkez sağ ve sol partiler koltuk kaybederken, Yeşiller, Liberaller ve aşırı sağ güç kazandı. Merkezdeki partiler bu kez 751 sandalyeli Avrupa Parlamentosu'nda çoğunluk için yeterli sandalye sayısına sahip olamadı.
AB Uzmanı Can Baydarol, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Avrupalı seçmenin sandıkta verdiği mesajı, parlamentodaki yeni dağılımı ve yeni dönemde Türkiye-AB ilişkilerinin olası seyrini RS FM'de değerlendirdi.
‘AVRUPA'DA KORKULAN OLMADI’
Can Baydarol'a göre Avrupa'da beklendiği gibi korkulan bir tablo ortaya çıkmadı.
Çünkü parlamentoda, Avrupa Birliği'nin geleceğini tehlikeye atacak kadar koltuk sahibi olacağından endişe duyulan aşırı sağ, seçimden beklenen güçte çıkamadı.
Merkezdeki klasik sol ve muhafazakar partilerin kaybettiği sandalyelerin Yeşiller ve Liberaller tarafından doldurulduğunu belirten Can Baydarol, "Dolayısıyla Avrupa Birliği, birliğin geleceği açısından en azından bir beş yıl daha rahat" dedi.
‘AVRUPA'DA DEĞİŞİM RÜZGARI ESİYOR’
AB Uzmanı Can Baydarol, Avrupa seçmeninin tercihlerindeki değişikliğin ana nedenlerini 'ekonomi, göçmen karşıtlığı ve liderlerin küresel sorunlar konusunda uluslararası arenadaki söylemlerin yetersizliği' olarak sıraladı.
Baydarol'a göre merkezdeki klasik sol ve sağ oyların bu kadar erozyona uğraması artık Avrupa'da klasik söylemlerin dışında yeni bir arayışın ortaya çıkmasıyla açıklanabilir.
"Avrupa'da bir değişim rüzgarı esiyor" ifadelerini kullanan Baydarol, bu değişimin net olarak ne tarafa doğru gittiğini söylemenin ise güç olduğu görüşünde.
‘EKONOMİK ENDİŞELER SEÇMEN TERCİHİNDE ETKİLİ OLDU’
Seçmen tercihindeki değişiklikte ekonomiyi öncelikli gerekçe olarak gösteren Can Baydarol, göçmenlere karşı sert çıkışların arka planında da ekonomik endişelerin yattığını söyledi:
"Yani işsizliğin ortaya çıkardığı bir yabancı düşmanlığı karşımızda duruyor. İslamafobinin ortaya koyduğu bir düşünce yapısının da altını çizmek lazım. Ama en büyük fatura çıkarılabilecek nokta AB içerisinde izlenen para politikaları. Almanya'nın dikte ettiği 'enflasyon olmasın, bütün ülkeler bütçe açıklarını kapatsın' şeklinde özetleyebileceğimiz aşırı kemer sıkma politikaları insanların tepkisine yol açtı."
AB Uzmanı Baydarol'a göre küresel gelişmeler karşında AB'nin aciz kalması da seçmenlerin siyasi tercihlerinde değişikliğine yol açtı, bu merkez sağ ve merkez solun oy kaybının temel gerekçelerinden birini oluşturuyor.
Birliğin, kendi karar alma süreçlerini ciddi bir reforma tabi tutması gerektiğini kaydeden Can Baydarol, AB'nin dünya politikalarında bir aktör olup olmayacağına da karar vermesi gerektiğini söyledi; "Eğer önümüzdeki beş yılı atlattıktan sonra hala ayakta kalmak isteyeceklerse" ifadelerini kullandı.
‘SANDIKTAN TÜRKİYE İÇİN BİR İYİ BİR DE KÖTÜ SONUÇ ÇIKTI’
AB Uzmanı Can Baydarol, Avrupa Parlamentosu'nda yeni oluşan tabloyu Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği açısından da değerlendirdi. Baydarol'a göre seçimin Türkiye için bir iyi bir de kötü sonucu oldu.
Komisyon Başkanlığı için güçlü aday olarak gösterilen Alman siyasetçi Manfred Weber'in "Başkan olursam Türkiye ile müzakereleri keseceğim" şeklindeki beyanını hatırlatan Can Baydarol, Hristiyan Demokratların güç kaybıyla bu riskin ortadan kalktığını söyledi.
Baydarol, "Parlamento seçimlerinden çıkan sonuçla birlikte Türkiye açısından en kötüsü atlatıldı. Türkiye-AB ilişkilerinin seyrine ilişkin değerlendirme yapmak için yürütmenin başına kimin geçeceğini yani komisyon başkanının kim olacağını görmemiz gerekecek" dedi.
‘YEŞİLLER, TÜRKİYE'YE MUHALEFET OLMAYI SÜRDÜRECEKTİR’
Can Baydarol'un 'kötü durum' olarak işaret ettiği gelişme ise Türkiye'ye en büyük muhalefeti yapan Yeşiller'in Avrupa Parlamentosu'nda gücünü artırması.
"Yeşiller tarafından yapılacak muhalefet, bundan sondaki süreçte de Türkiye'nin başını ağrıtmaya devam edecektir" diyen Baydarol'a göre Türkiye'nin hukukun üstünlüğü, demokrasinin sağlıklı işleyişi ve insan hakları gibi konularda ciddi adımlar atması halinde Yeşiller de Ankara'yı destekleyebilir.
AB Uzmanı Baydarol, parlamento seçimlerinin yakın bir gelecekte Türkiye-AB ilişkilerini çok da fazla etkilemeyeceği düşüncesinde.
Fiilen Türkiye-AB arasında tam üyelik müzakerelerinin devam ettiğini söylemenin mümkün olmadığının altını çizen Can Baydarol'a göre bütün mesele bunun hukuki hale gelmesini önlemeye çalışmak:
"Hukuki olarak da şu anda öyle bir siyasi kararın çıkması pek imkanlı gözükmüyor Avrupa Birliği cephesinde. En iyi ihtimalle, 2020 yılından itibaren başlayacak süreçte belki Schengen vizesi konusunda bir iki pozitif adım atılabilir. Ekonomik anlamda en büyük beklenti olan, gümrük birliğinin güncellenmesi konusu tekrar masaya gelebilir."
