Siyasi süreci ilerletmek ve nihai bir sonuca ulaşmak için tüm taraflar arasında işbirliğinin önemine işaret eden Önal, uluslararası toplumun öncelikle de BMGK'nin Anayasa Komitesini sonuca ve akabinde konseyin 2254 sayılı kararı doğrultusunda BM denetiminde adil ve özgür seçimlere götürecek süreçte desteklemesi gerektiğini vurguladı.
Önal, "Siyasi süreç ve yaklaşan Cenevre müzakereleri, sahada elverişli bir ortam sağlanmadıkça olumlu sonuç vermeyebilir" ifadesini kullandı.
İdlib'deki duruma da değinen ve İdlib mutabakatının uygulanması için çabaları sürdürdüklerini vurgulayan Önal, radikal unsurlarla mücadele edilmesi gerektiği ancak bunu yaparken de sivillerin ve sivil altyapının hedef alınmaması gerektiğinin altını çizdi.
'SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VE SİYASİ BİRLİĞİNE TEHDİT TEŞKİL EDİYOR'
Önal, Türkiye'nin siyasi sürece destek vermeye devam edeceğini ve güven artırıcı önlemlerinin inşasına katkıda bulunacağını ifade ederek, Astana formatındaki çalışma grubunun tutukluların serbest bırakılması projesinin ise umut verici olduğunu belirtti.
Türkiye'nin, Suriye'deki krizden en fazla etkilenen ülkelerden birisi olarak, bundan kaynaklanan tehditlerle mücadele etme konusunda kararlı olduğuna dikkati çeken Önal, "Suriye'de, İdlib ya da kuzeydoğuda DEAŞ olsun, PYD/YPG olsun hiçbir terörist unsura yer yok. Bu tür terör örgütlerinin varlığı, kaldı ki güçlendirilmesi sadece ulusal güvenliğimizi tehdit etmekle kalmıyor, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğine de tehdit teşkil ediyor" diye konuştu.
Türkiye'nin hem 3,6 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptığını hem de Suriye içinde olanlara insani yardım gönderilmesine olanak sağladığını kaydeden Önal, "Suriyeli mültecilerin evlerine güvenli ve gönüllü olarak geri dönmeleri için şartlar yaratmaya başlamanın zamanı geldiğini düşünüyoruz ve bu bizim bölgesel ve uluslararası taraflarda koordinasyon içinde komşu ülkelerle başlattığımız bir uygulama" ifadelerini kullandı.
