Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, aralarında Sputnik’in de bulunduğu basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Akar, Libya ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
'Libya’da niye bulunduğumuz sorusu çok havada kalıyor'
Türkiye’nin Libya’da BM tarafından tanınmış hükümetin yanında yer aldığını vurgulayan Akar, “Bir şey yapsak da yapmasak da en azından fikren, tercih olarak siyasi olarak. Bu manada bizim orada niye bulunduğumuz sorusunu gerçekten çok havada kalıyor. Bir tarihi bağlarımız, iki kültürel bağlarımız, üç sınırdaş olmaktan dolayı ekonomik faaliyetlerimiz söz konusu. Dolayısıyla bizim buraya seyirci kalmamız, burada herhangi bir şekilde hareketsiz kalmamız söz konusu değil” diye konuştu.
'İşbirliği muhtırası çerçevesinde sayıları zamanla değişen personelimiz var'
Libya ile imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması ile güvenlik ve askeri işbirliği muhtıralarını hatırlatan Bakan Akar, “Buradaki eğitim işbirliği muhtırası güvenlikle alakalı, askeri eğitimle alakalı, bilgi alış verişiyle alakalı, danışmanlıkla alakalı bir muhtıra bu. Bu muhtıra çerçevesinde bizim orada sayıları zamanla değişen sayıda personelimiz var. Bunlar eğitim veriyorlar, öğretimde bulunuyorlar, karşılıklı tecrübe aktarımı oluyor, konuşmalar, görüşmeler. Danışmanlık yapıyorlar oradaki karar vericiler” dedi.
'Metinlerde bir tartışma yok'
Bu arada 8 Ocakta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in görüştüğünü ifade eden Bakan Akar, hem İdlib’te hem de Libya’da ateşkes önerisinin gündeme geldiğini, buna istinaden de Moskova’ya gidildiğini, orada hem Rus tarafı hem de Serrac tarafı ile görüşüp konuştuklarını söyledi. Akar, “Onlar imzaladılar. Metinlerde bir tartışma yok. Orada herhangi bir şekilde Hafter tarafının zaman istediği basına da o yansıdı” diye konuştu.
'Sahada bunun karşılığı yok'
Milli Savunma Bakanı Akar, Hafter’in Meclis Başkanı’nın ‘ateşkes bitti’ dediğine ilişkin bir takım haberler çıktığını ifade ederek, “Ama bunun karşılığı yok, operasyonda bunun karşılığı yok, sahada bunun karşılığı yok” dedi. 15-20 gün veya bir ay önce de sosyal medyada Sarraç hükümetinin dışişleri bakanına atfen ‘biz bu işi bıraktık, artık ateşkesi yapacağız ve Hafter hükümeti ile beraber çalışacağız’ şeklinde bir açıklama çıktığını anlatan Akar, şöyle devam etti:
'Berlin konferansından bir sonuç çıkabilecektir'
Bakan Hulusi Akar, Libya ile ilgili 19 Ocak’ta Berlin’de geniş katılımlı bir konferans olacağını ifade ederek, “Trump haricinde büyük bir ihtimalle liderlerin tamamı oraya katılacaklar. Orada Hafter de var Sarrac da var. Oradan bir sonuç çıkabilecektir. Berlin’de herhalde bunlar bir noktaya gelecekler, gelmelerini bekliyoruz, gecikmeli de olsa. Sonuçta biz ateşkesten yanayız, barıştan yanayız, siyasi çözümden yanayız” diye konuştu.
'Libya’da ateşkesin çöktüğünü söyleyemeyiz'
“Libya’da ateşkesin çöktüğünü söyleyemeyiz, bu çok erken olur” diyen Bakan Akar, bununla ilgili çalışmaların devam ettiğini vurguladı. Akar, Libya’da Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Suudi Arabistan’ın olduğuna dair biri sürü bilgi olduğunu, hatta Fransa’nın olduğunun söylediğini belirtti. Akar, “Bu arada biz orada herhangi bir şekilde varlığımızı operasyonel noktaya getirdiğimizde onlarla karşı karşıya kalabilir miyiz? Kalmak istemeyiz, böyle bir şey istemiyiz, onlar da istemezler, onlar da o noktaya getirmezler bu işi” dedi.
Libya’daki en kötü senaryo
Akar, “Libya’da en kötü senaryo nedir?” sorusuna ise, “En kötü senaryo, Libya’daki kardeşlerimiz mücadelesini sürdürecektir, sürdürmeye devam edecektir. Onlar da son derece kararlı. Onlar kendilerini asli unsur kabul ediyorlar, oranın devleti kabul ediyorlar, devletin başı kabul ediyorlar, diğerlerini asi ve isyankar kabul ediyorlar. Onlara karşı da kendi ülkelerinin birliğini bütünlüğünü, bağımsızlığını sağlamak konusunda mücadelede kararlı olduklarını ifade ediyorlar” yanıtını verdi.
'Libya Eğitim İşbirliği Timimiz var'
'Gözlem noktalarından çekilmemiz söz konusu değil'
Milli Savunma Bakanı Akar, İdlib’deki durumu değerlendirirken de, “İdlib’teki insanlar artık bizim sınırımıza kadar geldiler. 600 bine dayandı hudutlarımızdaki bekleyenlerin sayısı. Onlara biz gerçekten yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bunu da görüşmeler sırasında çok ayrıntılı bir şekilde anlattık” diye konuştu. Türkiye’nin 12 adet gözlem noktası olduğunu hatırlatan Akar, “Bizim oradan çekilmemiz söz konusu değil. Biz orada gözlem yapmaya, oradaki gelişmeleri rapor etmeye devam ediyoruz. Bizim görevimiz o” dedi. Akar, buranın herhangi bir pazarlık ve tartışma konusu olmadığını da vurguladı.
Rusya ile ortak devriyeler devam ediyor
Akar, bölgede Rusya ile gerçekleştirilen ortak devriyelerin de devam ettiğini ifade ederek, Türkiye'nin kontrol ettiği bölgenin güneyinde yer alan "M4 kara yolu" bölgesinde bugüne kadar 12 ortak devriye gerçekleştirildiğini aktardı.
'Eğer tacizler, sıkıntılar devam ederse B –C planı var'
Akar, Barış Pınarı Harekat bölgesinde el yapımı patlayıcılar ve mayınların temizlenmesi konusunda da yoğun şekilde çalışmaların sürdüğünü belirterek, şöyle konuştu:
"Bizim derdimiz orada bir barış koridorunun, güvenli bir bölgenin olması, Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde evlerine dönmeleri, oradaki hayatlarını sürdürebilmeleri. Bunun için de bize düşen neyse bu manada elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Burada bir terör koridoruna müsaade etmeyeceğiz dedik, buna müsaade etmeyeceğimizi bu operasyonla göstermiş olduk. Eğer bu tacizler, sıkıntılar devam ederse, eğer Rus dostlarımızla yaptığımız görüşme buna bir çare olmazsa, onunla ilgili de yine 'B-C planı' var."
Suriye ile görüşmeler var mı?
Bakan Akar, MİT Başkanı’nın Suriyeli mevkidaşı ile yaptığı görüşmeye ilişkin soru üzerine de, “Bizim için 82 milyonun hak ve menfaatleri, Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenliği ve bağımsızlığı söz konusu. Bu noktaya nazardan bakıp yapmamız gereken ne varsa ilgili kişiler, ilgili birimler, ilgili kurumlar, ilgili bakanlıklar bu konuda çalışmalarını sürdürdüler, sürdürecekler” dedi. Akar, bir gazetecinin, “Sizin de o görüşmeye dahil olmanız gibi bir şey söz konusu oldu mu ya da bundan sonra olabilir mi?” şeklindeki sorusu üzerine “İlgili ve yetkili kişi, kurum, birim her kimse ülkemizin hak ve menfaatlerinin sağlanması konusunda konuşmalar, görüşmeler temaslar şunlar bunlar, belli bir bizim hukuk düzenimiz var, anayasa düzenimiz var, Cumhurbaşkanımız var, talimatları var, kararlar var, bu hususlar çerçevesinde yapılması gereken neyse bunlar yapıldı, yapılacak, yapmaya devam edilecek. Bunun takipçisi olacağız” diye konuştu. Akar, bir gazetecinin, “Askeri anlamda da ikili görüşme var öyle anlıyoruz…” demesi üzerine de, “Yorum sizin yüksek ferasetinize bırakıyorum” demekle yetindi
'S-400’lerde tam yetenek dedikleri olay Nisan Mayıs aylarında gerçekleşecek'
'Anlaşmada ‘S-400 alırsanız vermeyiz’ diye madde yok'
Türkiye'nin F-35 taksitlerini ödediğini ve diğer ülkelerle aynı haklara sahip olduğunu vurgulayan Akar, anlaşmada "S-400 alırsanız, bunu size vermeyiz" diye bir maddenin olmadığının altını çizdi. Akar, şunları kaydetti:
"Bizim tezimiz başlangıçtan beri şuydu; biz F-35 alıyoruz, F-35'in sırları herhangi bir şekilde başka ülkelerin eline geçerse biz rahatsız olmaz mıyız? Bizim de güvenlik problemimiz, biz de istemeyiz. O zaman gelin oturalım, NATO'da gelsin, bilenler gelsin bu işi çalışalım, etkiyi sıfırlayalım. En son Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyaretleri sırasında Sayın Trump, 'tamam heyet gitsin, çalışsın' dediler. Hala heyet yok. Şimdi böyle olduğu zaman ortaya çıkan durum şu; siz bizi yok sayarsanız, bu tür çözüm odaklı girişimlerde bizimle beraber olmazsanız, bizim başka arayışlara girmek de tabii ki en doğal hakkımız. Bu nereye varır bilemem. Çünkü burada bizim bir savunma ve güvenlik meselemiz var. Devlet, millet meselesi. Bunun planlayıcıları olarak biz bu ülkeyi, milleti korumak ve kollamak durumundayız. Bunun için de silaha, araca, gerece, mühimmata ihtiyacımız var. Bunu açıkça konuşuyoruz. Suriye'de Ruslar'ın S-400'ü var, hemen yanı başında İsrail'in F-35'i uçuyor. O, onu görüyor, o da onu görüyor. Norveç'te, Baltık'ta var. Haydi buyurun çözelim. 'Hayır efendim S-400 alırsan bu iş olmaz.' diyorlar."
'Katar sermayesinde ne var?'
Tank-Paleti fabrikası tartışmasına da değinen Milli Savunma Bakanı Akar, burada mülkiyetin ve kontrolün tamamen Milli Savunma Bakanlığı’na ait olduğunu söyledi. Akar, “Katar’ın ne kötülüğünü gördünüz, Katar sermayesinde ne var? Biz dışarıdan sermaye gelsin istemiyor muyuz, yatırım olsun istemiyor muyuz? Adamlarda yatırım yaptı. Sermayenin rengi olmaz demedik mi?
23 bin 324 personel hakkında işlem yapıldı, 416 kişi geri döndü
Milli Savunma Bakanı Akar, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki personel durumuna ilişkin de bilgi verdi. 1937 kişinin geçici uzaklaştırıldığını belirten Akar, 15 Temmuz’dan bugüne kadar toplam işlem yapılan TSK personelinin sayısı 23 bin 324. Bunlardan da 416 kişi geri dönmüş. Netice olarak TSK olarak bakanlık olarak her türlü takibi yapmak suretiyle hiçbir hainin bu şanlı üniformayı giymesine müsaade etmeyeceğiz. FETÖ başta olmak üzere. Bunun için elimizden gelen her türlü idari yetkilerimizi, hukuki süreçleri kullanmak suretiyle bu mücadelemizi sürdürdük, sürdürmeye devam ediyoruz” dedi.