Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Soma maden işçilerinin mücadelesini RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi. Baş, işçilerin altı yıldır yürüttükleri çabanın sonucunda haklarını alacaklarını söyledi. Türkiye işçi sınıfı hareketinin kesintisiz devam ettiğini vurgulayan Baş,“Maalesef toplumun geniş bir kesiminin bunu görmesi için büyük acılar yaşaması gerekiyor. Soma bunun örneklerinden bir tanesidir. 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği, bize göre bir cinayet olan, iş kazası denilen olaydan sonra kamuoyunun gözleri biraz daha maden işçilerinin sorunlarını gördü. Somalı maden işçilerinin mücadelesi 6 yıldır sürüyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında bir kısmının taleplerini kısmi olarak gören bir düzenlemeyi mecliste, o arkadaşlarımızın Soma meydanında sürdürdükleri mücadele sonucunda kazanmıştık ama hala mağduriyetler devam ediyor. Tazminatını alamayan arkadaşlarımız var. İş kazalarında uzuv kaybı yaşayan ama mahkeme kararlarına rağmen haklarını alamayan arkadaşlarımız var. Sanırım, kamuoyunun aradığı gerçek muhalefet sesi buradan yükseldi” dedi.
‘Sözle olmuyor, işçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerekiyor’
Soma maden işçilerinin iktidar ile görüştüğünü anlatan Baş süreç konusunda “Sürecin doğrudan işçi arkadaşlar tarafından yürütülmesi konusunda hassasiyet gösteriyoruz. İktidar partisi yetkilileriyle görüşmelerimizi sağladık. İktidar partisi grup başkanvekili ile işçi arkadaşlarımız görüştüler arkasından İçişleri Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı yetkilileriyle görüşmeler yapıldı. İşçi arkadaşlarımıza haklı oldukları ve bu mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiği ifade edildi. Sözle olmuyor, somut olarak adım atılması ve mağduriyetlerinin giderilmesi gerekiyor. Şu an bu aşamadayız” dedi.
‘İşçi sınıfını, emekçileri ciddiye almayan bir iktidar ayakta kalamaz’
Erkan Baş, işçilerin haklarını yakın zamanda kazanacakları inancını 91’deki maden işçileri yürüyüşü üzerinden anlattı:
“İşçi arkadaşlarımız yüzde yüz haklılar. Haklarını alacakları şeklinde bitecek bu mesele, çok da uzun sürmeyecek. Maden işçilerinin 91 de yürüyüşüne atıf edilirse, ‘Çankaya’nın şişmanı, işçi düşmanı’ diye bir slogan o dönemde Türkiye tarihine armağan olmuştur. Aslında ANAP iktidarını düşüren sürecin önemli köşe taşlarından biri bu yürüyüştü. Aynı şeyi şu an söyleyebiliriz. Çankaya yok ama Saray var ve o Saray’da başka bir işçi düşmanı oturuyor. O zaman şişmandı, şuan ince uzun adam var. Ben sonlarının aynı olacağı kanaatindeyim. İşçi sınıfını, emekçileri ciddiye almayan bir iktidar ayakta kalamaz.”
‘İktidar, halk örgütsüz olduğu için bu sefalete rağmen ayakta kalıyor’
Türkiye’de sendikalaşmadaki azalmanın getirdiği sorunları Baş “Çok kullandığımız bir deyim var: Örgütsüz halk köle halktır. Bence 12 Eylül generalleri de bunun bilinciyle hareket ettiler. Ailelerimiz ‘aman örgütlenmeyin. Başınıza bir şey gelir’ derdi. 40 yıldır herkesin kendini kurtarmaya çalıştığı bir toplum yaratıldı. Örgütlenmediğimiz için başımıza çok kötü şeyler geldi. Emekçiler, sendikalı olmadıkları her an sefalet koşullarına mahkum olduklarını yaşayarak görüyorlar. Bu iktidar, halk örgütsüz olduğu için bu sefalete rağmen ayakta iktidarda kalıyor. TBMM’de çalışan işçilerin bile sendika örgütleri yok. İşçi arkadaşlarımız ‘örgütlenirsek bize bir şey olur mu’ diye soruyorlar” sözleriyle anlattı.
