00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
6 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:01
5 dk
GÜN ORTASI
12:06
83 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
10 dk
HABERLER
18:00
11 dk
HABERLER
19:00
9 dk
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:10
11 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
10 dk
HABERLER
12:00
3 dk
HAFTANIN KEYFİ
14:05
54 dk
HABERLER
15:00
5 dk
SPOR BÜLTENİ
15:30
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
10 dk
HABERLER
18:00
11 dk
HABERLER
19:00
8 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘Türkiye ile Rusya’nın Kıbrıs konusunda çıkarları örtüşüyor, karşılıklı tavizlerle anlaşılabilir’

26072021-Eksen
Abone ol
Prof. Hasan Ünal'a göre, Türkiye Ukrayna-Rusya krizinde çok dengeli politika izlemek zorunda ama bunda zorlanıyor. Kıbrıs'ta Türkiye ile Rusya'nın çıkarlarının uyuştuğunu söyleyen Ünal, karşılıklı tavizlerle anlaşılabileceği görüşünde. Ünal, Afganistan'da NATO sonrası Türkiye'nin misyonunun ise suya düştüğü değerlendirmesini yaptı.
Türk dış politikasının 2021 yazında yoğunlaştığı başlıklar, Karadeniz'deki NATO tatbikatları ve varlığı nedeniyle yükselen gerilimin yanı sıra, Türkiye'ye NATO'nun çekilmesi sonrasında Afganistan'da biçilen misyon ve Kıbrıs. 2020 yaz aylarına damgasını vuran Doğu Akdeniz krizi, Biden yönetiminin göreve gelmesi sonrasında AB ile yeni diyalog ve NATO zirvesinin ardından Ankara'nın geri adımları eşliğinde dinmiş görünürken, bu üç başlık yoğun biçimde tartışılıyor.
Ankara Ukrayna ve Doğu Avrupa ülkeleriyle savunma işbirliklerini derinleştiren girişimlerin ardından Karadeniz'deki NATO tatbikatlarında daha dengeli bir tutum takındı. NATO zirvesiyle birlikte Afganistan'dan çekilme sonrası Ankara'nın misyon üstlenme arzusu öne çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Taliban yönetimiyle uzlaşmaya açık tutumu, Suriyeli sığınmacıların ardından Türkiye'nin topraklarında bulduğu Afgan sığınmacılar tartışmaları derinleştirdi. Ve 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı'nın yıldönümü vesilesiyle Erdoğan'ın iki egemen devlet tezini işleyen sert açıklamaları ile kapalı Maraş'ın açılmasında yeni hamleler gündeme taşındı. Ankara'nın tutumu, BM Güvenlik Konseyi'nin kınamasını getirdi.
Türk dış politikası açısından öne çıkan üç başlıktaki gelişmeleri Maltepe Üniversitesi'nden Prof. Dr. Hasan Ünal ile konuştuk.

'Türkiye Karadeniz'de ip cambazı olmak zorunda'

Prof. Hasan Ünal’a göre, Türkiye Ukrayna-Rusya krizinde çok dengeli bir politika izlemek zorunda ancak bunda oldukça zorlanıyor. ABD'nin son tatbikatardan önce Ukrayna'yı kışkırtarak Karadeniz'de hamlelere giriştiğini belirten Ünal, Ankara'nın politikasında kısmi dengelenmenin ise Erdoğan'ın Biden ile görüşmesinde ABD'den başka konularda taviz alınamayacağının anlaşılmasıyla geldiği görüşünü dile getirdi. Ancak Ünal'a göre Ankara dış politikada normalde hasım olan ülkeleri KKTC'yle ilgili son gelişmelerde yaşandığı üzere bir araya getirecek hatalara düşüyor:
“Karadeniz’de olup bitenler Ukrayna-Rusya arasındaki krizde Türkiye’nin nasıl böyle bir gergin ip üzerinde yürümek zorunda kaldığını gösteriyor. Türkiye çok dengeli bir politika izlemek zorunda, adeta ip cambazı olmak zorunda. Fakat Türkiye’nin dış politikadaki geçmişte yaptıklarına baktığımızda bu dengeli politikada zorlandığını görüyoruz. Son tatbikatlardan önce Amerika’nın Ukrayna’yı kışkırtarak Rusya’ya karşı bir şeyler yapmaya çalıştığı, Karadeniz’i ısıtmaya çalıştığı dönemde Türkiye-Rusya ilişkilerinde sanki bir bozulma yaşanır gibi oldu. Çünkü Kırım Türkleriyle ilgili açıklama, ona Rusya’nın verdiği cevap tatsızdı. Ama en son yapılan Sea Breeze (Deniz Esintisi) tatbikatı sırasında ve sonrasında muhtemelen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Biden ile görüşmesinden istediği hiçbir şeyi alamayacağı anaşıdı. Çünkü kendisi de ‘YPG ile Türkiye’yi bir mi tutuyorsunuz, bu nasıl olur?’ diye açıkça sordum ve net bir cevap alamadım’ diyor. Yani muhtemelen Amerikalıların ‘Sizin müttefikiniziz ama YPG’yi de kesinlikle bırakmayız, size yedirmeyiz’ dedikleri anlaşılıyor. Son zamanlarda Rusya ile ilişki biraz daha oturmuş gibi, mesela Lavrov ile Çavuşoğlu görüşmesinde kullanılan dile bakarsak. Geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ziyaretinde yaptığı açıklamaların ardından Güvenlik Konseyi’nin bir başkanlık açıklaması geldi. Orada Rusya ile İngiltere gibi birbirlerinin adeta gırtlağına yapışmış gibi görünen iki ülke, Kıbrıs konusunda nasıl bizimle karşı karşıya geldi, bunu da düşünmek lazım. Üstelik o taslağı İngiltere’nin hazırladığına dair bilgiler var. Bir tarafta İngiltere ile Rusya silahları çekmiş, birbirlerine doğrultmuşlar. Hangisi tetiğe basacak diye bekliyoruz. Batı’nın şövalyeliğini İngiltere üstlenmiş gibi. Putin, ‘İngiliz gemisini bile batırmayı düşünebilirdik. Batırsaydık İkinci Dünya Savaşı çıkmazdı’ dediği bir ortamda iki ülke bir araya geliyor. Burada Türkiye’nin ‘Bize karşı olunca hemen birleşiyorlar’ diyerek kendini savunmasının doğru olduğunu düşünmüyorum. Burada çok kutupluluğun ruhuna aykırı eksikler ve yanlışlarımız olması lazım. Onları düzeltme yönünde adımlar atmıyoruz.”

‘Türkiye ile Rusya’nın Kıbrıs konusunda çıkarları örtüşüyor, karşılıklı tavizlerle anlaşılabilir’

Türkiye ile Rusya’nın Kıbrıs meselesinde aslında çıkarlarının örtüştüğü görüşünü taşıyan Ünal, Suriye’de uzlaşma, Kırım konusunda söylemlerin azaltılması gibi karşılıklı tavizlerle Kıbrıs konusunda anlaşmaya varılabileceği değerlendirmesinde bulundu:
“Benim görüştüğüm Ruslara şunu söylüyorum, ‘Siz tek devletli Kıbrıs çözümünden ne elde etmeyi planlıyorsunuz?’. Böyle bir devlet diyelim ki A, Türkiye’nin bileğini bükerek oluştu; B, uzlaşılarak oluştu; tek devlet bu. Kıbrıs, Avrupa Birliği toprağı oldu. Dolayısıyla NATO toprağı oldu aslında. Çünkü öyle bir uzlaşmanın ardından NATO üyeliğine Türkiye, hayır diyemez. Peki bundan ne elde etmeye çalıyorsunuz, Doğu Avrupa ve Balkanlarda NATO’nun genişlemesine karşı çıkıp NATO ile adeta ciddi bir mücadele içindesiniz. Burada Doğu Akdeniz’in adeta kalbi gibi görünen bir adanın iki devletli bir çözüme değil de
BMGK - Sputnik Türkiye, 1920, 23.07.2021
DÜNYA
BM Güvenlik Konseyi, Erdoğan'ın Kıbrıs konusundaki tutumunu kınadı
NATO toprağı olmaya razıymışsınız gibi görünüyor. Karşıda Tartus üssü var, 97 km Karpaz Burnu’ndan. Tartus üssüne tehdit görmüyor musunuz? Benim görüştüğüm Ruslar gördüklerini söylüyor. Ama haklı olarak da ‘Böyle değiştirelim tamam ama bir devletin politikasının değişmesi için karşıdaki devletin de bir şeyler vermesi lazım. Türkiye ne öneriyor?’ diyorlar. Bence o kadar büyük de olmayabilir mesele. Bu konularda Türkiye, Rusya’ya çok rahat şunu söyleyebilir; ‘Ben NATO üyesi olarak kalmaya devam edeceğim. Orada birtakım yükümlülüklerim var. Ama sıradan bir NATO üyesi olmadığımı lider ülkelere söylüyor ve davranışlarımla da gösteriyorum. Ukrayna krizinde de ben tam bir tarafsızlık içindeyim. Diğer NATO üyeleri gibi Rusya’ya kılıç çekip at üzerinde sefere çıkmamışım’. Ama bu tarafta neler yapılabilir? Mesela bir Suriye uzlaşması. Bu bizim de ulusal çıkarlarımıza çok uygun olur. Kırım’ın Rusya toprağı olduğunu tanımamız gerekmez. Rusya toprağı olmadığını söyleyen güvenlik konseyi kararı yok. Ama bizim liderler Kırım’ın Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün bir parçası olduğu yönündeki açıklamaları biraz azaltırlar. Ukrayna ile Rusya arasındaki sorunların dostane ve barışçı yollardan çözümüne katkıya bulunmaya Türkiye’nin hazır olduğunu iki ülkeyle de ilişkilerini muhafaza etmeye devam edeceğini söyler. Türk Hava Yolları da Kırım’a doğrudan seferler düzenlemeye başlar.”

‘Afganistan’daki hükümet de gidiyor, biz Afganistan’da niye bulunacağız’

Prof. Ünal’a göre, Türkiye ABD ile görüşmesinde Afganistan meselesini ‘size yardımda bulunabiliriz’ mesajıyla ve ülke ile diğer meselelerinin çözüm umuduyla sundu. Ancak diğer sorunlarda Türkiye’nin umduğunu bulamadığını ifade eden Ünal, Afganistan’daki hükümetin yönetimde kalması olası değilken, Türkiye’nin bu ülkede bulunmasının bir anlamı olmadığını vurguladı. Ünal, Batılı ülkelerin Taliban'ın tümden hakim olduğu bir Afganistan'da bu yapıyı muhatap alması ve meşru yönetim olarak tanıması halinde ortaya ilginç ve yepyeni bir durum çıkacağının da altını çizdi:
“Benim tahminim Afganistan meselesini Türkiye, Biden ile Erdoğan’ın görüşmesine gidilen günlerde sunulacak ‘Biz size birçok yardımda bulunabiliriz’ önerilerinden biri olarak ortaya sürdü. Diğer konularda da karşılık istiyordu. YPG konusu gibi. 'S-400 ile ilgili bağırıp çağırmayı bırakın artık, bu konu bizim açımızdan bitti, bu konuda bir şey yapmamız mümkün değil' gibi. Fakat Amerikan yönetimi bir tek bu Afganistan konusuna atladı. 'Bu çok iyi bir fikir, bunu devam ettirelim. Ama diğer konularda sizinle görüş ayrılığı içinde olduğumuz konusunda mutabıkız. Yani biz PYD’ye silah vermeye devam edeceğiz. Kıbrıs konusunda Rumlar ve Yunanistan’dan ziyade bizi karşınızda bulacaksınız. Ermeni Soykırımı iddiası konusundaki görüşlerimizi de sürdürüyoruz' diye. Türkiye bu baştan söylediği pozisyondan geri adım atmak da istemiyor. Bunun belki şu faydası olabilirdi. Türkiye gibi askeri gücü hakikaten ileri seviyede olan ve sürekli savaşan orduya sahip bir ülke kritik görevler yapabilir. Herhangi bir NATO üyesi olmadığını da gösterir. Ama burada bir vasıta daha ortadan kalkıyor. O da Afganistan milletini korumak için orada olacaktık. Ama o hükümet de gidiyor. O zaman biz Afganistan’da niye bulunacağız? Eğer Taliban, ülkenin tümüne hakim olursa, zaten Batılı ülkeler Taliban ile oturup cici cici görüşecekler mi? Eğer Taliban ile Batılı ülkeler uzlaşacaklar veya Afganistan’ın meşru yönetimi olarak tanıyacaklarsa ki bu aslında çok ilginç yepyeni bir durum olacak.”

‘Türkiye’nin Kabil Havalimanı’nı koruma görevi suya düştü’

Afganistan’daki mevcut hükümetin ayakta kalacağı varsayımının düştüğüne işaret eden Ünal’a göre, Türkiye’nin diğer ülkelere nazaran rahat hareket edebileceği Afganistan’daki havalimanını koruma ve işletme görevi de suya düşmüş görünüyor. ABD'nin YPG'ye desteğini çekmesi gibi büyük politika değişiklikleri haricinde Afganistan meselesinde Ankara'nın sadece Pakistan, Rusya, İran ve Çin ile bölge ülkeleriyle işbirliği yapması gerektiği görüşündeki Ünal, özellikle Paştunlar dışında Türkiye'ye yakın grupların korunması ve düzensiz sığınmacı akınının önlenmesine uğraşılması gerektiğini dile getirdi:
“Varsayım şu. Bunlar çekilecekler, Afgan hükümeti devam edecek. Afgan hükümetine yardımcı olacak şeyler yapmak lazım. NATO üyesi ülkeler, laf söylemeye gelince ağızları dolu ama iş yapmaya gelince hiçbir şeyleri olmayan ülkeler değil. Bunu yapabilirse, Türkiye yapar. Güçlü olması, ordusunun deneyimli olması. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir özelliği var, nereye giderse oradaki yerel halkla iyi ilişkiler kuruyor. Bunu daha önce Bosna’da, Balkanlar’da gördük. Burada da 20 yıldır TSK ile Afganistan’daki herhangi bir güç arasında en ufak bir çatışma durumu yaşanmadı. Diğer ülkelerden de bu tür muharip görev üstlenmeyen NATO ülkeleri var. Onlar nasıl kaçıyor, Türkiye daha nasıl rahat? Ama buradaki esas sorun varsayım çöktü. Afgan hükümetinin ayakta kalacağı varsayımı çöktü. Bence Türkiye’nin bu varsayım üzerine kurduğu Afganistan’daki Kabil Havaalanı’nı koruma ve işletme görevi suya düşmüş durumda. Bu çerçevede gerçekleşmeyecek. Ama Türkiye’nin bölge ülkeleriyle yeni bir Afgan politikası olabilir. Rusya, Çin, Pakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve İran ile bir Afgan politikası geliştirebilir. Bunun birçok ayağı olabilir. Hem Afganistan’daki bize yakın grupların korunması hem de Afganistan’dan
ABD askerleri - Afganistan - Sputnik Türkiye, 1920, 26.07.2021
DÜNYA
Eski CIA yetkilisi: Kabil Havaalanı'nı Türk askerinin koruması dahil ABD'nin Afganistan'dan çıkış taktikleri sallantıda
düzensiz mülteci akınının Türkiye’ye yönelmemesi için birtakım şeyler yapabilir. Ama bunun içinde Amerika ile birlikte olur mu? Tam tersine farklı bir Afganistan politikasının içinde farklı şeyler yapabilir. Böyle büyük çaplı bir olaya dahil olmayı gerektirmez diye düşünüyorum. Gerektirmemeli. Amerika ile büyük bir pazarlık yaptınız. Amerika YPG’ye silah desteğini çekiyor. Kıbrıs konusunda bize daha anlayışlı davranacağını gösteriyor. Soykırım hikayesi için ‘Bir kere dendi geçti, bir daha anmayacağız’ der. O zaman denir ki büyük bir pazarlığın parçası bu. Aynı zamanda gerekirse daha fazla güç de takviye edilerek bir şeyler yapılır. Ama gerekirse büyük güç takviye etmenin de stratejik bir karşılığı yok. Ne yapacağız biz? Ne bir dosya pazarlığı var ortada ne de böyle bir stratejik gereklilik. Dolayısıyla üzerine inşa edilen bütün varsayımların çöktüğü bir Afganistan’da Kabil Havaalanı’nı koruma kollama düşüncesi var. O da bence gerçekleşmeyecek gibi. Bu kadar hızlı bir şekilde Taliban Afganistan’a hakim oluyorsa, o beraberinde yeni bir iç savaş mı getirecek, yoksa bölge ülkelerinin zorlamasıyla Taliban, diğer etnik gruplar üzerindeki baskısını farklılaştıracak mı, bunları bilmiyoruz şu anda."

'Türkiye'deki herhangi bir İslamcı grup bir Taliban'ı sahiplenmez'

Prof. Ünal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'nin Taliban'la uyuşmazlığının bulunmadığı yolundaki sözlerini de değerlendirirken, böylesine vahşete başvuran bir grubu Türkiye'de bir İslamcı grup tarafından bile sahiplenileceğini düşünmediğini söyledi:
"Cumhurbaşkanı’nın Taliban ile ilgili o sözü söylerken izledim, Kıbrıs’ta söyledi. kelime ararken bize de çok ters değil dedi. Orada söylemek istediğini şöyle anlıyorum. Etrafta Rusya, Çin var, onlarla görüşüyor da bizimle niye görüşmesin manasında. Yoksa Taliban ile bizim bir görüş ayrılığımız yok şeklinde kastetmesi mümkün değil. Bu tür bir vahşetin herhangi bir şekilde Türkiye’deki herhangi bir İslamcı grup tarafından sahipleneceğini bile düşünmüyorum. Belki IŞİD olabilir ki onlar bile Taliban ile savaştılar kendi içlerindeki başka gerekçeler nedeniyle.”
 
 
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала