AK Parti’nin ilk Dışişleri Bakanı Yakış: Eskiden her kelimeyi kimyager terazisiyle tartardık

AK Parti’nin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, 10 ülkenin büyükelçisinin Osman Kavala'ya ilişkin açıklamaları sonrası yaşanan gelişmelerle ilgili "Eskiden her kelimeyi kimyager terazisiyle tartarak karar verirdik" yorumunda bulundu.

AK Parti’nin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na son büyükelçi krizini değerlendirdi.

Yakış, “Partinin kurulduğu zamanki Erdoğan ile şimdiki Erdoğan arasında büyük fark var. Eskiden her kelimeyi kimyager terazisiyle tartarak karar verirdik” dedi.

Yakış’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Büyükelçi krizi

“10 ülkenin büyükelçisinin istenmeyen şahıs ilan etme uygulaması iki ülke arasında savaş ilan etmenin bir öncesindeki adım olarak nitelendirilir. Neredeyse 10 ülkeye savaş ilan etmiş konuma düşüyorduk. Partinin kurulduğu zamanlardaki Erdoğan ile şimdiki Erdoğan arasında önemli farklar var. İlk yıllarda herhangi bir konuda karar aldığınız zaman askerler, bürokrasi, kanaat önderleri ne derler acaba diye her kelimeyi kimyager terazisiyle tartarak karar verirdik. Ancak AK Parti’nin zaman içerisinde güçlenmesi üzerine bu uygulama terk edildi. Büyükelçiler krizi meselesinde de görebildiğim kadarıyla Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamalarda prompterdan okumuyordu; o sırada duyguları ağır bastı ve o sözler o anki heyecanıyla ağzından çıkmış oldu. Yani danışmanları tarafından yazılarak kendisine verildiğini düşünmüyorum.

Tezkere konusu

Böyle zamanlarda tezkereler usulen 1 yıl için alınır. Çünkü 1 yıl sonra ne olacağını kestirmek kolay değildir ama hükümet, kendisine özgü nedenlerle muhtemelen bu kez farklı bir uygulamaya gidiyor. Teskereye gerek var. Türkiye'nin Irak, Suriye ve Libya’dan askerlerini geri çekme konusunda bir politikası var ama şu sıralarda benim gördüğüm Kuzey Irak ve Suriye’de şehit haberleri gelmeye devam ediyor. Bu haberler iktidarı kamuoyunda ‘bu kadar şehit veriyoruz karşılığında ne alıyoruz’ gibi soru sormaya itebilir. İktidar onu önlemek istiyor olabilir. Kamuoyunun bu kadar şehit vermeyelim. Onun için tezkere uzatılmasın diyecek noktaya gelmesi halinde sıkıntıya düşeceğini iktidar hesap ediyor olabilir. Özür dilemekten ziyade 'bir çıkış yolu bulundu' denilmesini tercih ederim.”