'Rusya'yı Karadeniz’de tehdit ederiz zannediyorlarsa boşuna zaman harcıyorlar'

Prof. Gürses, ABD'nin Rusya'yı çevrelemeyi hedeflediğini söylerken, "Rusya'yı Karadeniz'de tehdit ederiz zannediyorlarsa boşuna zaman harcıyarlar" dedi. Moskova'nın Ukrayna konusunda 'savaşa değil savunmaya' hazırlandığını söyleyen Gürses, Türkiye'ye de Batı'ya yakın durması karşılığında Körfez'den sermaye aktarımının teklif edildiği görüşünde.

ABD ve NATO'nun Doğu Avrupa'dan Karadeniz hattına uzanan geniş bir cephede yaptığı hamleler bölgede gerilimi artırırken, Türkiye'deki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminin bölge ülkeleriyle savunma alanı başta olmak üzere yakınlaşması dikkat çekiyor.

Ukrayna yönetimine Donbass bölgesinde kullanılan Bayraktar TB2 SİHA'lardan tedarik eden Ankara, Polonya ve Moldova gibi ülkelerle savunma başta olmak üzere ilişkileri geliştiriyor. Amerikalı yetkililer son dönemde Ankara'nın Doğu Avrupa ve Karadeniz hattındaki tutumundan duydukları memnuniyeti dile getiriyor.

Türk dış politikasında öne çıkan Doğu Avrupa ve Karadeniz faktörünü Sakarya Üniversitesi'nden Prof. Dr. Emin Gürses ile konuştuk.

'Bölgede Amerikan üslerinin geliştirilmesinin temelinde Rusya’nın çevrelenmesi var'

Prof. Emin Gürses'e göre, ABD Soğuk Savaş sonrasında Doğu Avrupa'da tam istediği düzeni oturtamadı. Almanya'nın Rusya ile Kuzey Akım-2 projesi ve ABD'nin bunu engelleme girişimlerine dikkat çeken Gürses, ABD'nin bölgedeki askeri hamlelerinin arkasında Rusya Federasyonu'nun çevrelenmesinin yattığını dile getirdi. Gürses'e göre Batı için Rusya 'askeri', Çin ise 'ekonomik' tehdit olarak konulmuş durumda:

“Uluslararası sistem daha henüz oturmadı. Henüz taraflar belirlenemedi. Amerika’nın Soğuk Savaş'tan sonra Doğu Avrupa’yı rahat rahat kontrol ederim projesi vardı, Doğu Avrupa’nın Almanya’nın eline geçtiğini görünce Amerika da rahatsız olmaya başladı. Bir de Doğu Avrupa ve Avrupa’nın merkezinde Almanya bütün enerji ihtiyacını önemli ölçüde Rusya’dan karşılıyor. Daha önce ihtiyaç Ukrayna üzerinden karşılanıyordu. Fakat orayı güvenli görmedikleri için Baltık Denizi’nin altından boru hattıyla karşılamaya başladılar. Fakat ikinci hatla ilgili Amerika baskı yaparak ambargo uygularım dedi. Almanya biraz geri adım attı, gerginliği görüyor. Sistem oturmadığı için kimin ne yapacağı ne zaman bir yerden patlak vereceğini kimse bilmiyor. İngiltere’de Genelkurmay Başkanı 50 yılda bir konuşur, ‘Savaşa hazır olalım’ dedi. Yıllarca İngiltere’de bulundum, istihbarat içinde çalıştım. Genelkurmay Başkanı’nı ne tanırlar ne görürler, ama demeç verdi. 'Rusya ile savaşa hazır olalım' gibi demeçler vermeye başladılar. ABD, Rusya’yı kuşatmaya alıyor. Dedeağaç, Kuzey Yunanistan ve Kuzey İtalya’da Amerikan üslerinin geliştirilmesinin temelinde Rusya’nın çevrelenmesi var. ‘Türkiye içindir’ deniyor ama Türkiye için Amerika İtalya’nın kuzeyine niye yerleşsin? Karadeniz’de tatbikat yapıyorlar. Montrö’yü tabii ki delemezler, 21 gün kalıp çıkıyorlar. Ama asıl derdini kendileri de belgeyle açıkladılar. Birinci güvenlik önceliğimiz Rusya, askeri tehdittir; Çin ekonomik tehdittir diye açıklama yaptılar. Rusya’yı askeri tehdidi engellemek için çevrelemek zorundalar. Ama Putin bugün ‘Bu Rusya’yı kuşatma projesidir’ diye açıklama yaptı.”

‘Amerika’nın Avrupa’daki merkezi Polonya oldu artık’

Gürses, ABD'nin Avrupa'daki merkezinin artık Polonya olduğu görüşünü dile getirirken, Almanya ile Polonya'nın tarihsel sorunlarına atıf yaptı. Gürses, Berlin'in Türkiye'deki yatırımlarına vurgu yaparken, Türkiye'nin de Polonya ve Ukrayna ile yakın ilişkide olmasının istendiğini söyledi:

“Türkiye gibi Almanya’nın da Polonya ile yakın ilişkilere girmesini istiyorlar. Amerika’nın Avrupa’daki merkezi Polonya oldu artık. Polonya geleneksel olarak Almanya ile tarihsel sorunları olan bir ülke. Askeri birliklerini Almanya’dan Polonya’ya kaydıracak ama bu sefer Almanya’yı kaybederim diye korkuyor. Çünkü Almanya artık üretim üssü olarak Çin’den uzaklaşıyor. Bütün Avrupa ülkeleri Çin’den uzaklaşıyorlar çünkü Amerika’nın baskısı var. Almanlar açıklama yaptılar, ‘Üretim üssü olarak Türkiye’yi seçeceğiz’ diyorlar. Amerika da ‘Polonya’da üretim yapın’. Almanlar, ‘Ben Türkiye’nin altyapısını bilirim, Polonya’da yapamam’ diyor. Polonya’da da bir Almanya karşıtlığı var. Türkiye güvenlik açısından silah satıyor. Doğu Avrupa zaten şu anda pazar olarak Amerika’nın kontrolünde değil, Almanların kontrolünde. Prag’daki Doğu Avrupa’nın en büyük iki fabrikası Almanların elinde. Bu fabrikalardan biri de dünyanın en büyük gemi ana makinelerini yapan şirket. Bir diğeri de Doğu Avrupa’nın demiryollarını yapan şirket. İkisini de Almanlar şirket aldı. İngilizlerin elinde Rolls Royce’un uçak motorları kaldı. Bu da Kraliçe izin vermediği için. Türkiye’nin Doğu Avrupa ile ilişkileri askeri amaçlı ilişkiler, Ukrayna ile ilişkileri de onunla bağlantılı. Ama Türkiye’ye baskı yapıyorlar Rusya’ya karşı açıklamalarda bulun diye. Ama biz dışişleri bakanlığına söylüyoruz, Rusya Kırım bölgesini verirse donanmasını iptal etsin. Bu mümkün değil.”

‘Rusya savaşa değil şu an savunmaya hazırlanıyor’

Batı'da Rusya’ya karşı Ukrayna’yı kullanma projesi bulunduğunu belirten Gürses, 'Rusya savaşa hazırlanıyor' söylemlerine karşın 'Moskova'nın savunmaya hazırlandığı görüşünü dile getirdi. Gürses, Batı'nın aynı şekilde Çin'e karşı Hindistan'ın kullanılmak istendiği görüşünde:

“Amerika burada bir çatışma çıkarabilir mi? Ukrayna’dan açıklamalar geliyor 'Rusya savaşı hazırlanıyor' diye. Rusya savaşa değil şu an savunmaya hazırlanıyor. Nasıl ki İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler'i Rusya’nın üzerine sürdüler. Yahudilerin öldürülmesini de seyrettiler... Ne zaman ki Stalin, Nazi ordusunu püskürttü ondan sonra Almanya’ya karşı cephe almaya başladılar. Şu anda Batı'da Ukrayna’yı kullanmak diye bir proje var. Nasıl ki Çin’e karşı Hindistan’ı kullanalım diyorlar, çünkü Hindistan da S-400’leri alıyor. Ve Amerika destek veriyor ona. Hindistan’a diyor ki, ‘Çin’den korkmayın, S-400’leri alın, savunma sisteminizi geliştirin’. İngiltere ve Amerika, Avustralya ile ittifak yapıp Hindistan’ı Çin’in üzerine sürmeye çalışıyorlar. Hindistan’da savunma bakanı ‘Bizim için en büyük tehlike Çin’dir’ diye açıklama yapıyor. Bir savunma bakanı, komşusu için böyle bir açıklama yapar mı? Çin’in dikkatini o tarafa çekiyorlar. Çin bunu görüyor. Ama Avustralya’yı da kendi ittifakına alarak Amerika ve İngiltere aslında hedef haline getiriyor. Çin de savaşa hazır. Ama bu yeni savaş şöyle olacak, herkes helalleşecek ahirette görüşeceğiz, ortada kimse kalmayacak."

'Türkiye'ye Batı'ya yakın dur, Körfez'den sermaye aktarayım deniliyor'

Gürses, ABD'nin sistemi kontrol edemediği, alternatif güç merkezleri ortaya çıktağı için kimseye de bırakmak istemediği değerlendirmesini yaptı. Gürses'e göre Türkiye'ye de Batı'ya yakın durması karşılığında Körfez'den sermaye aktarımının teklif edildiği değerlendirmesinde bulundu. Gürses, ABD ve Britanya izin vermese BAE'nin Türkiye'ye yakınlaşamayacağı görüşünde:

“Amerika sistemi kontrol edemiyor ve kimseye de bırakmak istemiyor. Biliyor ki sistemi bırakırsa alternatif güç merkezleri ortaya çıkar ve Amerika hegemonyasını kaybeder, 1997’deki bir makalede yer alıyor bu. Oraya doğru geliyoruz. Amerika, Çin’i ekonomik olarak ablukaya alacak, üretimleri başka bölgeye kaydıracak. Türkiye’ye de diyor ki, ‘Batıya daha yakın dur, ben Körfez ülkelerinden sana sermaye aktarayım.' BAE'den daha önce istihbarat şefini gönderdiler, altyapıyı hazırladı. Şimdi Katar’dan aldığımız bilgi BAE, Körfez ülkeleriyle beraber Türkiye’ye hemen 100 milyar dolar yatırım yapabileceklerini söylüyorlar. Ama Türkiye’ye diyorlar ki ‘Rusya’ya fazla yakın duruyorsun, uzak dur.' Türkiye de ‘Ben 30 yıllık Kafkasya meselesini Rusya ile çözdüm’ diyor. Batı ile hiçbir mesele çözülmemiş. Rusya ile birkaç ay içinde Kafkasya meselesini çözdük ve devamını getirmek istiyorsak Rusya ile ilişkilerimizi iyi tutacağız. Amerika’nın izni olmasa BAE, Türkiye’ye yakınlaşamaz."

'Rusya’yı Karadeniz’de tehdit ederiz zannediyorlarsa boşuna zaman harcıyorlar'

Bölgede sadece ABD'nin değil, Britanya'nın da sessiz ve derinden rol oynadığını söyleyen Gürses, Rusya'yı Kırım'dan sıkıştırma çabalarının sonuç vermeyeceğini söyledi:

"İngilizlere dikkat etmek lazım. İngilizler hiçbir şeye imza atmıyorlar, sessiz duruyorlar. Zannediliyor ki hiçbir şeye karışmıyorlar. Planları onlar yapıyorlar. Doğu Akdeniz planlarını İngilizler yapıyor. Bir araya Rusya’ya gidip Kırım’da gösteri yaptılar. Ruslar ateşle karşılık verdiler. Rusya’yı Karadeniz’de tehdit ederiz zannediyorlarsa boşuna zaman harcıyorlar. Rusya kesinlikle Kırım bölgesini vermez. Verdiği an Rus donanması Soçi’de duracak değil. Soçi’de ancak kayıkla denize çıkılır. Soçi’de dağlar on metreden sonra 500 yüz metreye yükselir. Mümkün değil burada donanma bakmak. Ama Ukrayna akıllıysa şunu yapar; Rusya’ya der ki, 'Bu bölgeyi sana 99 yıllığına kiraladım.' Bunu başında yapsaydı belki bir yolu olurdu. Şimdi artık Rusya buradan geri adım atamaz. Doğu Ukrayna’da Rusların bulunduğu bölge böyle devam edecektir. Ukrayna’yı kışkırtıp Rusların üzerine salarlarsa, nasıl ki Gürcistan’a bunu yaptılar, kışkırttılar, önemli yerleri elinden gitti. Amerika sonra Gürcistan’ı yüzüstü bıraktı. Aynısını Ukrayna’ya yapabilir."

'Veliaht Prens aracılık yapıyor'

BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid'in aracılık yaptığını, kendilerinin karar yetkisi ve hakkı bulunmadığını söyleyen Gürses, ABD istemezse sermaye aktarımı yapılamayacağını dile getirdi:

"Veliaht Prens aracılık yapıyor. Yoksa kendilerinin böyle bir karar verme imkan ve hakları yok. Şu anda ellerinde birkaç trilyon dolar İngiliz, Fransız ve Amerikan bankalarında paraları var. Bunları da bir yere yatırmak istiyorlar. Az bir para değil bunlar. Amerika izin vermese o ülkelerden parayı çıkaramazlar ki. Türkiye’de birinin Hollanda’da uyuşturucu parası var. Hollanda’da parayı yatırırken sormazlar ama çıkarırken nereye götürüyorsun diye sorarlar. Nakit para kimseye vermezler. Şu anda Türkiye’de bile nakit vermiyorlar. Diyelim 10 milyon dolarınız var, bankadan 50 bin dolar nakit istediniz. Size diyor ki adresi verin oraya gönderelim. Bu Amerika’nın talimatıyla oluyor. Artık dolarları nakit olarak kimseye kullandırmıyorlar. Talimat almazsa Türkiye’ye gelip bu öneriyi yapmaz. Mesela istihbarat şefi, Cumhurbaşkanı ile görüşüyor, normal zamanda bu mümkün değildir. Ama yapıyor. Demek talimat öyle.”