‘Fransa, NATO'nun askeri kanadından çekilirse Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki eli rahatlar’

Fransa'da cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen, seçim vaadi olarak ülkesini NATO’nun askeri kanadından çekeceğini duyurdu. Peki Le Pen’in seçimi kazanması ve vaadini gerçekleştirmesi durumunda neler değişecek? Konuya Türkiye açısından da yaklaşan dış politika uzmanı-gazeteci Hasan Erel, Fransa’daki mevcut durumu ve olası senaryoları Sputnik’e anlattı.

Fransa'da cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen, Rusya’nın Ukrayna'ya yönelik askeri harekatının sona ermesinin ardından NATO ile Rusya arasında 'stratejik bir yakınlaşma' olması gerektiğini söyleyerek, seçilmesi halinde Fransa'yı NATO'nun askeri kanadından çekeceğini belirten bir açıklamada bulundu.

Fransa’da Gaulle’den beri süren NATO’dan kopuş geleneği

Bu Fransa için bir ilk değil. Birinci Dünya Savaşı’nda Fransa için savaşarak Fransız tarihinin en önemli komutanları arasına giren De Gaulle, cumhurbaşkanı seçildikten sonra 1966 yılında ilk önce paktın deniz kuvvetlerinden ayrılmış, aynı yılın 7 Mart’ında da NATO’nun askeri kanadından koptuğunu açıklamıştı. Fakat Fransa tam 43 yıl sonra, 3 Nisan 2009'da NATO’nun üye ülkelerinin onayıyla askeri kanada geri döndü.

NATO’nun askeri kanadından çıkma vaadinin Fransa’da bir seçim propagandası olarak kullanılmasının önemini ve bu vaadin gerçekleşmesi dahilinde Türkiye’yi de nelerin bekleyebileceğini, dış politika uzmanı-gazeteci Hasan Erel Sputnik’e değerlendirdi.

‘Fransa NATO’nun neye hizmet ettiği konusunda hep şüpheci ve şikayetçi oldu’

Erel, Fransa’nın Avrupa'daki en başat güçlerden birisi olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Fransa’nın NATO ile ilişkileri de tarihsel anlamda hep sıkıntılı olmuştur. Çünkü Fransa, cumhuriyeti ilk ilan eden Batılı ülkelerden olduğu için bağımsızlığına ve milli kimliğine düşkün bir ülke. Bu sebeple Fransa NATO’nun neye hizmet ettiği konusunda hep şüpheci ve şikayetçi oldu. 1960’larda De Gaulle, NATO’nun askeri kanadından çekilirken, NATO’nun tamamen ABD çıkarlarına hizmet eden bir saldırı aracı olduğunu söylemişti. Yani çok açık bir şekilde ABD’yi emperyalist saldırgan bir güç olarak görmüştü. Bunun yüzünden de Fransa’da pek çok kişi üstü örtülü bir şekilde sabotaja ve suikast girişimine hedef olmuştu. Tabii bunları daha yeni yeni öğreniyoruz. NATO’dan çıkmak öyle kolay bir şey değil o yüzden. Ama Fransa bir Almanya değil çünkü Almanya'nın statüsü farklıydı; bir vasal ülke olarak kaldı. Almanya, ABD’nin tamamen hakimiyeti altında olan bir ülke olarak yoluna devam etti. Ama Fransa’ya baktığınız zaman, Almanya gibi bir vasal statüde değildi.”

‘Fransa siyasetinde çok ciddi bir NATO ve ABD karşıtlığı var’

Daha az oy alan diğer adayların da varlığını hatırlatan Erel, “Bu adaylar da NATO’dan çıkma taraftarı. Yani Fransa siyasetinde sarı yeleklilerle de beraber çok ciddi bir NATO ve ABD karşıtlığı var. Çünkü ABD, NATO vesilesi ile Avrupa'yı Rusya ile çatıştırmaya ve bundan maksimum faydayı sağlamaya çalışıyor. Bundan maksimum faydayı ABD sağlarken maksimum zararı da Avrupa görecek. Bu çok net bir formül ve bunu da kafası çalışan, okuyan ve yazan bir çok Avrupalı da görüyor. Fransa’da iyi bir seçmen vardır; çok okurlar, gündemi takip ederler, siyasete çok yakınlardır ve ideoloji onlar için önemlidir. Dolayısıyla ABD ve NATO karşıtı bir seçmen kitlesi var” dedi.

‘De Gaull’ün hamlesi NATO’ya çok büyük bir darbe vurmuştu, Bugün yine Fransa’da aynı hava esiyor’

De Gaulle’ün Fransa’nın ulusalcı lideri olarak çıkarlarını savunmak adına askeri kanattan çekildiğine değinen Erel, “Böyle bir hamle yapması, NATO’ya çok büyük bir darbe vurmuştu. Bunun üzerine de çok büyük krizler yaşandı. Bugün yine Fransa’da aynı hava esiyor. Yani baktığınız zaman NATO’cu ve küreselci görünen Macron bile ‘NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir’ ifadelerini kullanan bir siyasetçiydi. Onun ikinci turdaki rakibi Marine Le Pen, bugün yaptığı açıklama ile doğrudan NATO karşıtlığını ortaya koydu. Bu Fransa için çok önemli bir seçim vaadi. Çünkü baktığınız zaman 3. sırada oy alan Melenchon da NATO’dan çıkmayı vaat eden liderlerden birisiydi” dedi.

‘Fransa, Avrupa, Atlantik ve Avrasya arasında bağımsız bir kutba doğru evrilebilir’

Fransız halkının Le Pen’i seçilmesi dahilinde olabilecek senaryolara değinen Erel, “Fransa, Avrupa, Atlantik ve Avrasya arasında bağımsız bir kutba doğru evrilebilir. Bu Le Pen ile birlikte pek çok Avrupa ülkesi için de beklentim. Yakın bir zamanda NATO karşıtlığı artacak çünkü başta ekonomik olmak üzere çok büyük zarar görüyorlar ve görecekler. O yüzden buradaki halk kitlelerinde NATO karşıtlığı artacaktır” şeklinde konuştu.

‘Fransa, NATO’nun askeri kanadından çıkarsa Türkiye’nin özellikle Doğu Akdeniz’deki kendi bölgesinde eli rahatlar, Türkiye için çok hayırlı olur’

Le Pen’in seçilmesi takdirde NATO’nun askeri kanadından çıkmasını Türkiye açısından da değerlendirerek şunları söyledi:

“Türkiye’nin eli rahatlar, çok iyi olur. Son gelişmelere baktığımız zaman NATO zaten halihazırda çok tehlikeli bir saldırı organizasyonuna dönüştü. Özellikle 1991’de Sovyetlerin dağılması sonrasındaki genişlemesi ve yayılmasına, Afganistan ve Libya’ya kadar uzanmasına baktığımızda NATO, tüm dünyada ABD’nin vekil savaş organı olarak ortaya çıkmış. Fransa gibi Avrupa ve denizci bir güç, NATO’nun askeri kanadından çıkarsa Türkiye’nin özellikle Doğu Akdeniz’de kendi bölgesinde eli rahatlar. Suriye’de, Kıbrıs’ta, Lübnan’da gördüğümüz saldırgan ve emperyalist hevesleri olan Fransa’nın yerine daha çok kendi öz çıkarlarına sahip bir ülke görürüz. Şahsen ben bir Türk vatandaşı olarak Le Pen’in seçilmesinin Türkiye çıkarları için daha hayırlı olacağını düşünüyorum. Çünkü Le Pen seçilir de NATO’nun askeri kanadından çıkarsa bu Türkiye için çok hayırlı olur. Tehditler bir nebze azalır. ABD’nin saldırganlığı bir nebze kırılmış olur. Bu tüm Avrupa ve dünya açısından da yine hayırlı bir gelişme olur.”