00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
6 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:10
10 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
10 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
10 dk
HABERLER
18:00
10 dk
HABERLER
19:00
11 dk
HABERLER
07:00
9 dk
HABERLER
08:00
7 dk
HABERLER
09:00
5 dk
23 NİSAN ÖZEL
Cumhuriyet çocuklara ne kazandırdı?
09:13
107 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
11:00
1 dk
23 NİSAN ÖZEL
Okan Aslan,Selin Yazıcı, Aslı Kahveci ve Serkan Baştımar'la 23 Nisan Özel yayını
12:00
119 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
14:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
15:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘Göç bir insan hakkı, AB ile geri kabul anlaşması bir an önce yürürlükten kaldırılmalı’

‘Göç bir insan hakkı, AB ile geri kabul anlaşması bir an önce yürürlükten kaldırılmalı’
Abone ol
Doç. Cangül Örnek'e göre Türkiye, bir insan hakkı olan göçü engelleyen AB ile geri kabul anlaşmasını yürürlükten kaldırmalı. Türkiye'nin Suriye ile görüşebileceğini ve AB'nin geri dönüşler için 'güvenli-güvensiz' yorumları yapmaya hakkı olmadığını belirten Örnek, en başta AB'nin ikiyüzlü tutumunun deşifre edilmesi gerektiği görüşünde.
ABD öncülüğündeki Batı'nın Suriye'deki rejim değişikliği projesinin öncephesinde yer almak dönüp dolaşıp sığınmacılar üzerinden bumerang gibi Türkiye'yi vurdu. 'Suriyeliler' başlığı altında tartışılsa da emperyalist güçlerin el attığı Afganistan başta olmak üzere üçüncü dünyanın akınına uğrayan Türkiye ekonomik sorunlar ve adaletsiz bölüşümün derinleşmesiyle birleşen devasa bir sorunla karşı karşıya.
Erdoğan yönetimi çözüm yolunda Suriye politikalarından milim geri adım atmazken, Suriye topraklarında Şam yönetiminden izinsiz olarak yeni yerleşimler ve kentler tesis etmeye soyunmuş durumda. Erdoğan, kamuoyundaki tartışmalar karşısında 'hicret edenlere' sahip çıkacaklarını söyleyerek "Biz bu yolda aynı anlayışla devam ediyoruz. Suriye'den savaştan kaçıp ülkemize sığınan kardeşlerimize sahip çıkacağız" resti çekti.
Erdoğan'a en büyük destek ABD ve AB'den geldi. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut, 'Suriyelilerin geri dönüşü için uygun koşulların olmadığını' iddia etti. ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfiel de mültecilerin Suriye dönüşünün güvenli, gönüllü ve onurlu olması gerektiğini savundu.
Sığınmacı tartışmaları, Batı'nın tutumunu Doç. Dr. Cangül Örnek ile konuştuk.

‘Çok boyutlu bir sorunla karşı karşıyayız'

Doç. Cangül Örnek’e göre Türkiye çok boyutlu bir sorunla karşı karşıya. Bunun tek kaynağının göç eden insanlar olmadığını belirten Örnek, yasal statü sorununa dikkat çekti. Salt Suriyeliler değil, İran üzerinden akın eden Afganlara dikkat çekerek düzensiz göçün boyutlarının bile bilinmediğini vurgulayan Örnek, ABD ve NATO'nun Afganistan'ı radikal İslamcı Taliban'a bırakmasının sonuçlarına da atıfta bulundu:
“Çok boyutlu bir sorunla karşı karşıyayız. Buna bir sorun olarak bakmamız gerekiyor. Ama bu sorunun tek kaynağı buraya göç eden insanlar değiller. Yasal statüleri birbirinden farklı, daha doğrusu bazılarının yasal statüsü yok. Suriyeliler için bir geçici koruma statüsü var, bu yasal bir statü. Zafer Partisi gibi partilerin bahsettiği geri göndermenin bir uluslararası hukuk boyutu var. Ama önemli bir kesimde şu anda özellikle Afganistan, Pakistan gibi ülkelerden gelen göç düzensiz göç. Burada hem kayıt yok, rakamlar tam olarak bilinmiyor hem de durmayan bir göç. Ortalama ne kadar insan geliyor diye bir tahminde en fazla bulunulabilir. AB’nin verdiği rakamlara baktım, ABD’nin çekilmesinden sonra göç çok arttı. İran’a gelen 2022 ocak ayında günlük ortalama 4 bin kişi. Bunların bir kısmı İran’da kalıyor ama çok önemli bir kısmı başta Türkiye olmak üzere başka ülkelere geçiyorlar. Bu dolayısıyla şu anda bir akın olarak devam ediyor. Aslında biz ülke olarak bir sonucu yaşıyoruz. Yemen’de olan savaşı biliyoruz, Afganistan var. Keza birçok ülkede de yoksullukla boğuşan insanlar var. Dolayısıyla herkes bunun bir göçle sonuçlanacağını biliyordu. Bir kısmı güvenlik ve eğitim kaygısıyla. Afganistan’dan gelen göçü bir şeye sığdırmak mümkün değil. Mesela Batı ile işbirliği yapanlar bir güvenlik kaygısıyla kaçtılar, Batı bir kısmını sahiplendi, bir kısmını ortada bıraktı. Kadınlar şu an orada okuyamıyorlar. Ortaöğretime yasaklama geldi, yükseköğretimde kadın-erkek ayrıldı. Örtünme zorunluluğu geldi. O yüzden bu insanlar özellikle eğitimlerini sürdürmek için başka ülkelere göç etmeye çalışacaklar.”

'Türkiye AB'nin kötü görünen resmini temizleyen ülke yapıldı'

Örnek, emperyalizmin müdahale ettiği herhangi bir coğrafyada çok katmanlı sorunlar oluştuğuna dikkat çekti. Eskiden transit ülke olarak anılan Türkiye'nin 10 yıl içinde önce göç ülkesi sonra tampon bölge haline geldiğini belirten Örnek, bunda Erdoğan yönetiminin AB ile yaptığı geri kabul anlaşmanın etkili olduğunun altını çizdi. Örnek'e göre bu sayede Türkiye AB’nin kötü bilinen resmini temizleyen ülke haline geldi:
“Emperyalizmin müdahale ettiği herhangi bir coğrafyada zaten çok katmanlı sorular oluşuyor, insanlar çok uzun mesafeleri kat ederek göç ediyorlar. Daha önce Türkiye transit ülke olarak bilinirdi. İnsanlar kalmaya gelmezlerdi. Nasıl İran bir transit ülke ise Türkiye’ye gelirler ve Yunanistan ya da Akdeniz üzerinden Batı’ya geçerlerdi. Transit ülke kavramı yakın zamana kadar kullandığımız bir kavramdı. 10 yıl içinde Türkiye artık bir göç ülkesi ve hatta Batı'nın tampon ülke haline geldi. Göçmenler de aslında Türkiye’ye gelmek, İstanbul’da, Antep’te yaşamak istemiyorlar -Suriyelileri ayrı tutuyorum, onların coğrafi komşusu, belli bir Arap nüfusu da var- ama Afganlar için Türkiye rüya ülke değil. Gidebilseler Almanya ve Fransa’yı isterler. Türkiye, 2016'da AB ile geri kabul anlaşması imzaladı. Batı’ya ulaşabilenlerin ilticaları kabul edilmezse geri alıyor. İnsanların giriş yaptıkları yer Türkiye ama esas ülkeleri Türkiye değil ve yasal başvuru yaptıkları için hangi ülkeden gelindikleri bilinmiyor. Afganistanlı ben siyasi bir sorun yaşıyorum diyor başvuruyor. Bazı insanların nereden geldiklerini bilmezsiniz, pasaportlarını yakarlar mesela, konuşmazlar. Ama burada yasal bir süreç var. Dolayısıyla göçün kaynağı olan ülke biliniyor, ama o ülkeye geri göndermektense Türkiye kabul ettiği için Türkiye’ye gönderiliyor. Bu insanlar Türkiye’de kalıyorlar. 2015’te Ege Denizi’nde çok tekne batıyordu. Aylan bebeğin sahilde ölü halde yattığını gördük. Büyük infial uyandırdı. Onlar Suriyeli bir aileydi. Suriyeliler 2016 öncesi Avrupa’ya gitmeyi tercih ediyorlardı. O görüntülerin tekrar ortaya çıkmasını engellemek üzere bir formül bulunmuş oldu. Türkiye burada AB’nin bir anlamda bu kötü bilinen resmini temizleyen ülke statüsüne gerilemiş oldu.”

‘Göç bir insan hakkı, AB ile yapılan anlaşma yürürlükten kaldırılmalı’

Örnek, insanların çeşitli sebeplerle göç etme hakkı bulunduğunu belirterek AB ile yapılan geri kabul anlaşmasının bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı:
“Burada iktidarın çok büyük sorumluluğu var, Erdoğan, MÜSİAD toplantısında, ‘Biz ensarız, kimseyi göndermeyeceğiz, bir yere göndermeyeceğiz’ dedi. Önce göndermeyeceğiz dedi, sonra göndereceğiz dedi. Orada KOBİ’lerin sahipleri de var, onlar zaten -ucuz işgücü nedeniyle- gitmelerini istemiyorlar. Burada konuşulması gereken çok şey var. AB meselesine dönersek bu anlaşmanın bir an önce reddedilmesi ve yürürlükten kaldırılması gerek. Göç bir insan hakkı. İnsanlar başlarına kötü bir şey geldiğinde ya da ekonomik olarak zorlandıklarında ya da eğitim hakları ellerinden alındığında -ki Müslümanların yoğun yaşadığı yerlerde bu olasılık her zaman var, bizim de olabilir, İran'da olmuştu- göç ederler. Bir tampon bölge, göçü sınırlandıran, belli ülkelere hapseden bir politika insan haklarına aykırı. Dolayısıyla bu insanlar nereye gitmek istiyorlarsa oraya gitme hakkına sahip olmalılar."

'AB güvenli midir değil midir gibi bir yorum yapamaz'

Örnek, Türkiye'deki Suriyelilerin öncelikle Türkiye ile Suriye arasında bir mesele olduğunu belirterek AB'nin bu konuda 'güvenli midir değil midir' yorumu yapamayacağını vurguladı. Örnek, göçü gönderen ve alan ülkenin aralarında çözüm bulabileceğine dikkat çekti:

"Türkiye’deki Suriyeliler öncelikle Türkiye ile Suriye arasındaki bir mesele. AB, 'güvenli midir değil midir' gibi bir yorum yapamaz. Türkiye, Suriye ile diplomatik ilişkileri geliştirip anlaşabilir. Asker kaçaklarını da içeren kapsamlı bir af çıktı ama bu Suriye’nin tamamen yaşanabilir hale geldiği anlamına gelmiyor. Çok büyük bir yıkım var. Ama nihayetinde bu iki ülkenin konuşacak şekilde masaya oturabilmesi lazım. Burada farklı aktörlerin sözü ikincil olabilir. Göçü gönderen ve göçü alan ülkeler birbirleriyle muhatap olmalı. İltica başvuruları rakamlarına baktığımda Türkiye’deki göç inanılmaz bir boyuta ulaşmış durumda. Avrupa’ya illegal yollarla giden insan sayısı çok azalmış durumda. Bu rakam 2016 gibi de çok yüksekti, sonra düşüşe geçti. O düşüşte Kuzey Afrika’da birtakım ülkelerin AB’ye Türkiye gibi bağlanmış olması. Bizim coğrafyamızda Türkiye’nin böyle bir rolü kabul etmiş olması ve Avrupa’ya göçü durduran ülkelerin rolü çok etkili.”

'AB'nin ikiyüzlü tutumunun deşifre edilmesi gerek'

Örnek, bu süreçte Avrupa'ya giden göçmenlerin sayısında büyük azalma yaşandığına işaret ederken, göçmenleri daha savunur gibi görünür kesimlerde de daha az müsamahakâr görünen kesimlerde de asıl AB'nin duruşunun gündeme taşınması gerektiği görüşünde. AB’nin ikiyüzlü tutumunun deşifre edilmesi gerektiğini vurgulayan Örnek, Türkiye açsıından da hem tampon bölge olup hem göçmenler için para alan onur kırıcı anlaşmanın iptal edilmesi gerektiğini belirtti.
“2016’dan beri yasa dışı yollarla Avrupa’ya gidenlerin sayısında çok azalma var. Zaten çok meşakkatli bir yol, çok fazla ölüm var. Belarus’tan girmeye çalıştıkları AB topraklarında insanlığa yakışmayacak bir muamelenin yanı sıra ölümler ve ciddi yaralamalar oldu. Sınırlardan sorumlu kuvvetlerin AB’nin insan hakları anlayışına sığmayan yaklaşımları söz konusu. Dolayısıyla şu an Avrupa’ya gitmek büyük bir yük. Bu durumda Avrupa’ya gitmek isteyen göçmenler için tek yol iltica başvurusu yapmak. Ancak bu ancak yerinde yapabileceğiniz bir şey. Yunanistan’a gideceksiniz yapabiliyorsunuz. Orada yaptığınızda bile başvuruların yarısından azı kabul ediliyor. O zaman da çok uzun bekletiliyorsunuz. Çok zor koşullarda kalıyorlar. Başvurunun kabul edilip edilmeyeceği belli değil ve edilmediğinde de gönderilme riskiyle karşı karşıyalar. AB burada çok geri planda kalıyor. Bence bu tartışmada, yani göçmenleri daha savunur gibi görünür kesimlerde de daha az müsamahakâr görünen kesimlerde de bu ilişkinin gündeme getirilmesi, hükümete bu yönde baskı yapılması, AB’nin ikiyüzlü tutumunun deşifre edilmesi ve bu geri kabul anlaşmasının bir an önce iptali lazım. Bu insan haklarına aykırı hem de Türkiye için çok onur kırıcı bir anlaşma. Göçmenler için tampon bölge olup para almak da egemen ülkeye yakışmayan bir tavır."

'Emperyal ülkelerin iç barışı yok eden müdahalelerine karşı mücadele etmek gerek'

Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlarını da anımsatan Örnek, bunların hem o ülkelerin halkları hem de Türkiye açısından sonuçlarına atıfta bulundu. Örnek, emperyal ülkelerin iç barışları tehdit eden müdahalelerine karşı mücadele gerektiğinin altını çizdi:
"Ülkemiz bazen çeşitli dış operasyonlara dahil olduğunda uzaktan izliyoruz. Çünkü Suriye’ye ya da Libya’ya giriyor. Ama bunların hem o ülkelerdeki halklar için insani maliyetleri var hem de dönüp donuşup bizim için de insani maliyetleri var. Dolayısıyla öncelik görev her ülkenin halkı için bu tür mücadeleleri en azından emperyal ülkelerin iç barışı yok eden müdahalelerine karşı mücadele etmek ve ülkelerinin de bu operasyonlara dahil olmasına engel olmak diye düşünüyorum.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала