EKSEN

‘BAE ekonomi kartını ortaya koyarak Türkiye'yi Doğu Akdeniz'deki platforma çekmeye çalışıyor'

Yanarocak’a göre, İsrail'le barışan BAE'nin 'devrimsel nitelikte' vizyonu var. Yanarocak, ekonomi kartıyla Ankara'yı Doğu Akdeniz'deki platforma çekmeye çalışan Emirliklerin, bölgede İran karşıtı bloğun oluşmasına da katkı yaptığını belirtti. Yanarocak İsrail'le normalleşme için Hamas unsurlarının Türkiye'den ayrılması gerektiği görüşünde.
Sitede oku
Ortadoğu, İbrahim Anlaşmalarıyla geleneksel ittifak ilişkilerinin dönüştüğü bir süreçten geçiyor. Arap isyan dalgasında Suriye'de rejim değişikliğine kalkışan güçlerin bölünmesi, İhvan'ın yenilgisi, Suudi Arabistan'ı yıpratan Yemen savaşı ile Cemal Kaşıkçı cinayeti ve Katar'ı ayrı düşüren Körfez İşbirliği Konseyi'ndeki yarılmanın ardından gelen İbrahim Anlaşmaları, adeta yeni bir dönemi başlattı.
Başını Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) çektiği İbrahim anlaşmaları son bir yılda Arapların İsrail ile barışmasının yolunu açarken, bu hafta tarihi nitelikte bir ziyaret gerçekleşti. İsrail Başbakanı Naftali Bennett, diplomatik ilişkilerin kurulmasının ardından ilk kez Emirliklere resmi ziyarette bulundu.
Ekonomik krizdeki Türkiye'de iktidarın bu yeni jeopolitik resimde bölgede Katar dışında neredeyse tüm ülkelerle bozulan ilişkilerini tamir için harekete geçmesi dikkat çekici. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümeti, özellikle BAE ile normalleşmek için düğmeye basarken, İsrail'li ilişkileri düzeltme işaretleri verdi. Erdoğan'ın Katar ziyaretinde Kaşıkçı cinayeti yüzünden ağır ithamlar yönelttiği Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile olası buluşma gerçekleşmemişti. Ancak Bennett'ın ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğu BAE'yi ziyaret etti.
Ortadoğu jeopolitiğindeki kaymaları Tel Aviv Üniversitesi Moshe Dayan Ortadoğu Araştırmaları Merkezi ve Kudüs Güvenlik ve Strateji Araştırmaları Enstitüsü’nden Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak ile konuştuk.

‘BAE-İsrail ilişkileri halklar destekliyor'

Hay Eytan Yanarocak’a göre, BAE ile İsrail arasındaki ilişkilerin gelişmesi iki ülkenin halkları tarafından olumlu karşılanıyor. BAE'nin bölgede zıt pozisyonlardaki aktörlerle temas eden ‘devrimsel nitelikte' bir Ortadoğu vizyonunun bulunduğu görüşündeki Yanarocak, İsrail'le iyi ilişkiler sayesinde de Filistinlilere yarar sağlanacağı ve su sorunu gibi sorunların çözümünün mümkün olduğunun bilinciyle hareket edildiğini söyledi. Yanarocak, BAE'nin bu denli aktif roller üstlenmesinin Suudi desteği olmadan düşünülemeyeceği görüşünde:

“İbrahim Anlaşmaları ilk gününden itibaren sahici bir anlaşmaydı, biz bunun bilincindeydik. Muhataplarımız da bize bunu bu şekilde aksettiriyorlardı. Mısır ve Ürdün ile yapılan barışların aksine özellikle Emirlikler ile yapılan barış halklar nezdinde de çok sıcak. Biz bugün İsrailli turistlerin, Emirlikler vatandaşları tarafından sıcak karşılandıklarına şahit oluyoruz. Altyapısı Mısır ve Ürdün ile yapılan anlaşmaların aksine halklar tarafından da desteklenen bir anlaşma. Bu çok daha geniş bir bakış açısıyla vizyonun da ürünü. Çünkü Emirlikler’in başındaki Muhammed bin Zayed El Nahyan, şunun çok farkında; Filistin-İsrail ihtilafında körü körüne Filistin tarafını tutmanın BAE’nin çıkarlarına özel bir getirisi yok. Halbuki hem İsrail hem Filistinliler ile seviyeli bir ilişki kurduğunuzda, geçmişte Türkiye’nin yaptığı gibi, Filistinlilere daha fazla yarar sağlayabileceğini, aynı zamanda da İsrail’in teknolojilerinden yararlanmak suretiyle su konusunda BAE’nin geleceğini teminat altına alabileceğini düşündü. Emirlikler’in hiçbir şekilde hiçbir aktörle kötü olmadan ilişkilerini geliştirmeye çalıştığını görüyorsunuz. Bu siyaseti yaklaşık 4 aydır hepimiz görüyoruz. Hem Katar emirini hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret ettiler. Aynı zamanda İran’ı ziyaret ettiler. Şimdi de İsrail Başbakanı Bennett’in Emirlikler’i ziyaret ettiğini ve el-Nahyan’ı Kudüs’e davet ettiğini biliyoruz ve bu davete icabet edileceği söyleniyor. Burada devrimsel nitelikte bir Ortadoğu vizyonunun uygulandığını söylesek abartmayız. Çünkü Nahyan’ın uçağı Tel Aviv’e ineceği zaman güzergahı gözümüzün önüne getirirsek Suudi Arabistan hava sahasından geçeceğini görüyoruz."

'Suudi Arabistan desteği olmaksızın Emirlikler’in bu denli aktif rol almasını düşünmek saflık olur'

Yanarocak, Suudi Arabistan'ın kutsal yerler nedeniyle İslam coğrafyasındaki özel statüsüne dikkat çekerken, İsrail'le resmi ilişkiler için harekete geçmesinin daha zor olduğunu belirtti. Yanarocak'a göre, Riyad yönetimi İsrail-BAE ilişkilerine destek verirken, İsrail ile ilişkilerin tesisine Biden sonrası Amerikan yönetimiyle ve Kongre'yle iyi ilişkilerin altyapısını hazırlamak olarak yaklaşıyor:
"Suudi Arabistan’ın Mekke ve Medine’nin bulunmasından ötürü bütün İslam coğrafyasında özel bir statüsü var. Dolayısıyla Suudi Arabistan her ne kadar kendi çıkarları için buna altyapı hazırlasa da büyük ihtimalle bunu hayata geçirmek Suudi Arabistan için daha zor. Suudi Arabistan kendi çıkarları için büyük ihtimalle Biden’dan sonrası dönem Amerikan başkanı olacak kişiyle kurulacak ilişki için iyi bir altyapı olarak bakıyor İsrail ile olan ilişkilere. Şu anda destek veriyor. Günün birinde eğer Suudi Arabistan, Kongre’de zora düşerse, şuna inanıyorum; Suudi Arabistan, İsrail ile ilişkileri resmiyete dökmek suretiyle ileride başına gelebilecek olan birçok değişik Kongre’de engeli aşacaktır diye düşünüyorum. Bunun için kendilerine bir şekilde haklarını saklı tutuyorlar. Ellerinde joker gibi bu kart mevcut, bunu ilerili ellerde durumları daha kötüye giderse kullanacaklar diye düşünüyorum. Şu anda Emirlikler’in bu denli aktif bir şekilde rol almasının Suudi Arabistan’ın desteği olmaksızın olduğunu düşünmek saflık olur.”

‘BAE ekonomi kartını ortya koyarak Türkiye'yi bu platforma çekmeye çalışıyor'

Yanarocak'a göre bu koşullarda Ankara, 'değerli yalnızlık' doktrininin kendisine bir şey katmadığını görmüş durumda. Masada 'Mısır, Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail, arka planda da Emirlikler ve Suudilerin' bulunduğu bir resim çizen Yanarocak, BAE'nin özellikle ekonomi kartını ortaya koyarak Türkiye'yi bu platforma çekmeye çalıştığı görüşünde:

"Jeopolitik olarak baktığımızda Türkiye’nin içinde bulunduğu bu ‘değerli yalnızlık’ doktrininin Türkiye’ye özel olarak hiçbir şey katmadığı Ankara’daki karar alıcılar tarafından da görülmeye başlandı. Bu şekilde Türkiye kendi kendini soyutladığı zaman masanın dışında kalıyor. Masada Mısır, Güney Kıbrıs, Yunanistan, İsrail var, arka planda Emirlikler ve Suudiler var. Siz bu ülkeleri düzgün bir şekilde muhatap almazsanız kendi aralarında diyalog içine girip masada siz olmaksızın gıyabınızda kararlar alırlar. Siz masada olmadığını için kendi menfaatlerinizi koruyamıyorken, çıkan resim sizin istediğiniz gibi çıkmaz. Burada BAE’nin özellikle ekonomi kartını ortaya koyup, Türkiye’nin de şu anda içinde bulunmuş olduğu ekonomik durumun farkında olup, bu ikisini ortaya bir şekilde lehimleyip birleştirerek Türkiye’yi bir şekilde bu platforma çekme hareketini yaptığını görüyoruz. Bu şekilde BAE ekonomi üzerinden bir şekilde yol sunarak Türkiye’ye de atmış olduğu radikal dış politika adımlarından geriye dönme şansı sunuyor. Türkiye bu şekilde BAE’ye yaklaşarak hem İsrail hem Mısır ile ilişkilerini daha da geliştirebileceğini düşünüyorum."

‘Bennett’in bazı fikirlerini Emirlikler vasıtasıyla Çavuşoğlu’na oradan da Erdoğan’a iletilmiş olabileceğini düşünüyorum'

BAE'nin İsrail ile üçüncü ülkeler arasında köprü görevi gördüğünü dile getiren Yanarocak, Bennet ve Çavuşoğlu'nun Emirlikler ziyaretlerine atıfla mesajlaşma imkanının değerlendirilmiş olabileceği görüşünde. BAE'nin bölgede ABD çıkarlarına vekalet eden konumunun İsrail ve Suudi Arabistan'ın çıkarlarıyla örtüşmesine atıf yapan Yanarocak, bu denklemde İran karşıtı bir bloğun da şekillendiği değerlendirmesinde bulundu. Yanarocak Ankara'nın da bu bloğa peyder pey yaklaşmakta olduğu görüşünde:
"Bennett ve Çavuşoğlu’nun Emirlikler ziyareti oldu. O odalarda bulunmadık ama ciddi şekilde bir fikir yürütüyorum. Mesela geçtiğimiz ay Ürdün’le İsrail, BAE’de bir anlaşmaya imza attı. BAE, İsrail ile diğer üçüncü ülkeler arasında bir köprü görevi görüyor. Bennett’in Türkiye konusunda bazı fikirlerini, ilişkilerin nasıl normalleştirilebileceğine dair olan görüşlerini Emirlikler vasıtasıyla belki de Çavuşoğlu’na oradan da Erdoğan’a iletilmiş olabileceğini düşünüyorum. Nihayetinde şu anda BAE, ABD'nin bölgeden çıkmasıyla çıkarlarını bir nevi vekaletnameyle yürüten bir ülke haline geldi. Amerikan çıkarlarına baktığımızda Emirlikler’in çıkarlarıyla örtüşüyor. Suudi Arabistan ve İsrail’in çıkarlarıyla da örtüşüyor. Eğer bu trend sürerse ki sürmemesi için özel bir sebep yok, Emirlikler bunu yüksek sesle dile getirmiyor ama burada İran karşıtı bir blokun İran’ı bir şekilde çevrelemeye başladığını görebiliyoruz. Emirlikler yapmış oldukları Nahyan’ın İran’a yapmış olduğu gezi ve Bennett’in kendi yaptığı gezide İran’ın adını telaffuz etmemesine rağmen Emirlikler’in İran konusundaki hassasiyetini biliyoruz ancak buna karşın Emirlikler yapmakta olduğu diplomatik çalışmalarla İran karşıtı bir blokun oluşmasını da sağlıyor. Türkiye ilk başlarda bunun parçası olmayı düşünmese de şu anda artık bunun parçası haline gelmeye peyderpey başlıyor.”

'İsrail'le normalleşme için Hamas unsurlarının artık Türkiye’den ayrılması gerek'

İsrail’in Türkiye’yi stratejik olarak çok önemli bulduğunu söyleyen Yanarocak, normalleşme için Ankara'nın Hamas'ı Türkiye'den çıkartması gerektiğini belirtti. Ankara'nın ekonomik açıdan elinin güçlü olmadığını, ilişkilerin normalleşmesi için İsrail'in taviz vermesinin beklenemeyeceğini dile getiren Yanarocak, "Tango için iki kişi lazım. Şu anki İsrail pisti Türkiye’yi bekliyor. Türkiye’nin piste gelmesi için de Hamas’ın uzaklaşması lazım” dedi:
“Geçen seneyle şu anda İsrail penceresinde değişen hiçbir şey yok. İsrail’in bu pencereden bakışı, Türkiye’yi stratejik olarak çok önemli görüyor. Hiçbir şekilde Türkiye’nin kendisine karşı düşman olmasını istemiyor. Ancak gerçek bir normalleşmenin elde edilebilmesi için de Türkiye’de bulunan Hamas unsurlarının artık Türkiye’den ayrılması gerektiği, Türkiye’nin Hamas ile arasına bir mesafe koyması gerektiği açıkça Kudüs’te dillendiriliyor. İhvan dediğimizde Filistin’deki uzantısı Hamas, BAE, Mısır, İsrail nazarında İhvan bir terör örgütü olarak anılmakta. Dolayısıyla Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu ekonomik durumdan dolayı da eli güçlü değil. Buradan hareketle İsrail’in bu konuda bir taviz vereceğini düşünmüyorum. Son bir ay içerisinde İsrail’de toplam dört tane terör eylemi yaşandı. Dün de bir İsrailli, Filistinliler tarafından açılan ateş sonucu öldürüldü. İsrail bu saldırılar konusunda Hamas’ı sorumlu tutuyor. Hamas’ın lider grubunun bir kısmı Türkiye’de. İsrailli sivillere yönelik saldırılar sürerken ve İsrail istihbaratı bu kişilerin bir kısmının Türkiye’de bulunan Hamaslılar tarafından talimat aldığını söylerken biz tamamıyla bir normalleşmenin gerçekleşmesini maalesef bekleyemeyiz. Birinci sorun Hamas, diğer sorunlar zaman içerisinde ortadan kaldırılabilir. İki ülkenin birbirine karşı güveni tekrardan tesis etmesi lazım. Geçtiğimiz ay iki İsrailli turistin tutuklanması, gerçekten İsrail penceresinden güveni korkunç derecede zedeledi. Bir kısmı da Lübnan’da. İsrail penceresinde değişen bir şey yok. İsrail, Türkiye ile normalleşmeyi gerçekten çok istiyor. Ancak şu mevcut durumda Türkiye’nin adım atması bekleniyor. Çünkü tango için iki kişi lazım. Şu anki İsrail pisti Türkiye’yi bekliyor. Türkiye’nin piste gelmesi için de Hamas’ın uzaklaşması lazım.”
Yorum yaz