‘MESELEYİ, SADECE MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI'NA İNDİRGEMEK DE YANILTICIYDI'
15 Temmuz darbe girişiminin ön hazırlıkları ve darbe sırasında istihbarat kuruluşlarının refleksi ve kapasitesi en çok tartışılan konuların başında geliyordu. Meseleyi, sadece Milli İstihbarat Teşkilatı'na indirgemek de yanıltıcıydı. Neticede bu ülkenin oldukça geniş bilgi ağına sahip Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı da Jandarma İstihbaratı da var…
‘500-600 BİN KİŞİLİK BİR ORDUNUN, DARBEYİ ÖĞRENEN BİR FERDİ BİLE TELEFON AÇMAZ MI?'
‘CUMHURBAŞKANI KARARINI NETLEŞTİRMİŞ GÖRÜNÜYOR'
FRANSA'DA SİSTEM NASIL?
15 Temmuz'dan alınan derslerle istihbaratın yeniden inşasına gelince… Bu konuda Başbakan Sn. Binali Yıldırım genel çerçeveyi çizdi. Şimdi ince ayarlar yapılıyor. Ve Ankara'daki çalışmalarda Fransa'nın terörle mücadelede daha etkili önlemler alabilmek için geliştirdiği istihbarat modeli ağır basıyor. Fransa, genel istihbarat servisi (RG) ile karşı casusluk örgütünü (DST) tek çatı altında topladı. Fransa'nın dış istihbarat örgütü ‘DGSE' ise çalışmalarını eskisi gibi sürdürecek. Bu modelin Türkiye'ye uyarlanmasında küçük bir farklılık söz konusu. Türkiye, Emniyet ve Jandarma İstihbarat'ı birleştirip Güvenlik ve İstihbarat Genel Müdürlüğü şeklinde kurgulamayı düşünüyor. MİT ise dış istihbarat kurumu olarak dönüşüm geçirecek. İç ve dış istihbaratın koordinasyonunu sağlayacak bir ismin ataması yapılacak. Koordinasyon demişken, yeni bir bürokratik kurum kurulmasından bahsedilmiyor. İç ve dış istihbaratın raporlama yapacağı, etkili bilgi paylaşımı ve karşılıklı test edilen analiz sürecine dayalı Ulusal Güvenlik Başkanı tarzı bir isim üzerinde duruluyor.