Perinçek: Polislerimiz, askerlerimiz gibi Rus Büyükelçisi de bizim şehidimiz

"Rusya'nın Ankara Büyükelçi'sine yönelik suikast 15 Temmuz'un devamı" diyen Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Türkiye’nin bombalarla ve suikastlerle ABD tarafından cezalandırıldığı görüşünde. Perinçek'e göre, bu nedenle Beşiktaş'taki polisler, Kayseri'deki askerler gibi suikasta kurban giden Rus Büyükelçi Karlov da Türkiye'nin şehidi.

RS FM’de Yavuz Oğhan'ın hazırlayıp sunduğu 'Bidebunudinle' programına katılan Perinçek, Ankara’da Rus Büyükelçisi Andrey Karlov’a yönelik suikastı değerlendirdi. Karlov’un Türkiye’nin şehidi olduğunu söyleyen Perinçek, "Dostumuz hayatını kaybetti ama kurşunlar tam olarak hedefine ulaşamadı" dedi.

Perinçek, "Türkiye Rusya dostluğuna sıkılmış bir kurşundu. Bu kurşun Büyükelçimizi, çok değerli bir dostumuzu vurdu. Onu kaybettik ama Türkiye Rusya dostluğu bu olaydan güçlenerek çıktı. Kurşunu sıkanlar Türkiye Rusya dostluğunu vuramadılar, tam tersine onu güçlendirdiler. Biz Türkiye olarak onu kendi şehidimiz olarak görüyoruz, nasıl polislerimizi, askerimizi şehit verdik şimdi de Rusya büyükelçisini şehit verdik" diye konuştu.

​'SUİKAST 15 TEMMUZ'UN DEVAMI'

Önce Beşiktaş’ta polislere sonra Kayseri’de askerlere yönelik saldırılar, ardından Rus Büyükelçi Karlov'a suikast. Perinçek’e göre bu üç olay da aynı tezgahın ürünü. Çözüm olarak “Milli Seferberlik” hükümetini öneren Perinçek, şöyle devam etti:

"Burada amaçlanan Türkiye’de can güvenliğini sağlayamayan bir hükümet olduğunu kanıtlamak, bir hükümet krizi yaratmak. Zaten mevcut hükümet ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı Atlantik ötesinden peş peşe tertiplerin sıralandığı bir süreçten geçiyoruz, bence bu suikast 15 Temmuzun da devamı. 15 Temmuz’da Türkiye’de yaratamadıkları krizi ve getiremedikleri hükümet sorununu bu kez ısrarla başka yöntemlerle getirmeye çalışıyorlar. Cumhurbaşkanını ve hükümeti devirmeye çalışıyorlar. Bunun nedeni Rusya ile düzeltilen ilişkiler. Ayrıca hükümetin Atlantik kontrolünden çıkması. Madem onlar bir hükümet krizi yaratmak istiyor biz de hükümeti güçlendirerek onlara cevap verebiliriz. Tabanı MHP, CHP ve Vatan Partisi ile genişletip, güçleri birleştirebiliriz. Bunu yapmak için iç çatışmalara son vermemiz lazım."

'ERDOĞAN'I RUSYA DOSTLUĞUNDAN DOLAYI DEVİRMEK İSTİYORLAR'

Perinçek, Erdoğan’ın 'Rusya’nın dostu olduğu için devrilmeye çalışıldığı' görüşünü savunurken, hedefin Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak olduğunu söyledi. 'Türkiye’de Büyükelçilerin bile can güvenliği yok’ algısı yaratılmaya çalışıldığını belirten Vatan Partisi lideri, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kârlı ‘Atlantik ötesinden bir operasyon düzenlendiğini" söyledi.

Perinçek, ‘Rusya’nın şu anda Türkiye’nin baş dostu konumunda olan bir ülke’ olduğunu vurgularken, Rusya’nın Büyükelçisi'nin suikasta uğramasının da bu sebeple önemli olduğunu kaydetti. 15 Temmuz darbe girişiminde yaratılamayan hükümet krizinin başka yöntemlerle getirilmeye çalışıldığını da belirten Perinçek şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanı’nı ve hükümeti devirmeye çalışıyorlar. Niye devirmeye çalışıyorlar? Rusya dostu olduğu için, Atlantik sisteminin kontrolünden çıkmaya çalıştığı için… Türkiye’nin Atlantik sisteminden kopup Avrasya’daki yerini almayan yönelmesi, bu hedefleniyor."

'EYLEMLERİ TEZGAHLAYAN GÜÇ AMACINA ULAŞAMADI'

Perinçek, 'Milli Seferberlik' hükümeti talebini dile getirirken dış güçlerin ama özellikle ABD'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı başka hamleler de yapabileceğini düşünüyor:

"Bu eylemleri peş peşe tezgahlayan gücün bir amacı var, o amaca ulaşılabilmiş değil. O amaca ulaşılana kadar bunda ısrar edileceği görünüyor. Bizim de bunu yarın bakalım ne gelecek diye seyredecek halimiz yok, hemen önlem almamız lazım. Cumhurbaşkanlığı sistemi büyük bir tartışma yaratıyor, düşmanı sevindiriyor. Bu nedenle AKP’ye çağrıda bulunuyorum, Cumhurbaşkanlığı sisteminden vazgeçmeliler. Yeni çatışma alanları olmamalı. Türkiye’nin karşılaştığı sorun basit bir terör meselesi değil. Bu milletçe, devletçe seferber olarak halledebileceğimiz bir sorun. Çünkü karşımızda PKK ve FETÖ’yü koruyup kollayan ABD var. Bu koşulda siz basit bir terörle mücadele gibi davranırsanız soruna çözüm olmaz."

'ERDOĞAN'SIZ ÇÖZÜM OLMAZ'

'Çözüm Erdoğan’lı olmalı, Erdoğan olmadan bu sorun çözülemez' görüşünü savunan Perinçek, "Bakın bir kısmı diyor ki Erdoğan diktatör biz onu yıkacağız, biz diyoruz ki bunu söylemeyin, Türkiye buradan cumhurbaşkanlığı sistemiyle çıkamaz ama Tayyip Erdoğan’sız da çıkma ihtimali yoktur. Tayyip Erdoğan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ve Türkiye’nin şu anda mecliste çoğunluğu oluşturan partisinin lideri. Bu durumda biz AKP’yi dışlayarak, Tayyip Erdoğan’a diktatör diyerek, suçlayarak buradan çıkamayız. Biz Tayyip Erdoğan’ın da olduğu diğer partilerin de içinde bulunduğu bir hükümet Türkiye’yi bütünleştirir, ordunun ve polisin  moralini yükseltir diyoruz”

Son dönemde 'Ulusalcı' kanattan Cumhurbaşkanı'na yapılan çağrıların 'Darbe çığırtkanlığı' diye eleştirilmesine de kızgın Perinçek.  'ABD'nin 15 Temmuz sonrasında darbe yapacak gücü kalmadı' diyen Perinçek, darbe söylentilerinin Amerikalı ajanlar tarafından Türkiye’deki güçleri bölmek için çıkarıldığını söylüyor. Ama buna rağmen önerileri dikkate alınmazsa çıkış yok sorusuna 12 Eylül’ü de hatırlatarak yanıt veren Perinçek, "Toplum kurtarıcı arayışına girmemeli" dedi.

'TALEP, FIRAT KALKANI'NDAN VAZGEÇİLMESİ'

Perinçek şöyle devam etti: "Geçmişte ne oldu? Maraş katliamı oluyor, 1 Mayıs katliamları oluyor falan. O ortamda birisi gelsin de otoriteyi kursun, barışı kursun talebi yaratılıyor. Şimdi de aynı talep yaratılıyor. Biz de bunu önleyelim diyoruz. Çünkü o kaotik durum kaçınılmaz olarak başka bir hükümet arayışını gündeme getirir. Talep Fırat Kalkanı'ndan vazgeçilmesi ve PKK ile mücadelenin bitirilmesi. Bu illa bir darbe ile olmaz, AKP hükümeti diz çöktürülerek de olabilir. O zaman burada milletçe birbirimizi yaralamak, birbirimize taş atmaktan vazgeçeceğiz, tehdidi göreceğiz ve ona uygun bir güç yığacağız."

Perinçek, Vatan Partisi’nin herhalükarda darbeye karşı olduğunun da altını çizdi, kendisinin bir darbe tehdidi görmediğini söyledi, "Ama bunu arzu edenler olabilir" diyerek eleştiri oklarını kendilerini eleştirenlere yöneltti.