Yavuz Oğhan’ın sorularını yanıtlayan Mütercimler, Fırat Kalkanı operasyonu dahilinde Türk ordusunun El Bab’a konuşlanması ve olası Menbiç operasyonu arasında toprak güvenliği açısından derin farklılıkların olduğuna işaret etti: "(Türk ordusunun) El Bab’da olması ne kadar doğruysa Menbiç’i hedef seçerek burada askeri harekata yönlenmesi de aynı derecede yanlış bir şey."
Mütercimler aynı zamanda El Bab operasyonunun haklılığına da dikkat çekerek, uluslararası kamuoyunun itiraz etmediğini, söz konusu operasyon sayesinde hem sınır güvenliğinin sağlanacağını hem de ‘Kürt koridorunun’ oluşmasına engel olunabileceğine dikkat çekti.
'EMPERYALİST İŞGAL OLARAK DEĞERLENDİRİLİR'
Öte yandan Mütercimler, Türkiye’nin Rakka operasyonuna dahil olma olasılığını da değerlendirdi: "Rakka konuşulacak bir mesele değil. Rakka, Vietnam ve Afganistan gibi olur. Rakka, Türkiye için bataklık olur. Derinliğe çekiyorlar seni. Seni derinliğe çektiler, çektikten sonra kuzeyden kestiler, nasıl yapacaksınız? Prut’a baksınlar bir. Bir baksınlar oradaki harekatın çerçevesine, çizgisine. Ondan sonra Rakka’yı düşünsünler."
Mütercimler aynı zamanda "Genelkurmay’ın düşünürlerinin hükümeti böyle bir harekat sevdasından vazgeçireceklerini düşünüyorum" ifadelerini kullanarak, askerlerin Rakka operasyonuna sıcak bakmadıklarına işaret etti.
'ABD'NİN MART 2013 HAREKATI SONUCU BARZANİSTAN ADLI BİR DEVLET KURULDU'
Mütercimler, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani'nin geçen haftaki ziyareti sırasında İstanbul ve Ankara'da asılan IKBY bayrağına ilişkin olarak da değerlendirmelerde bulundu. 16 Mart 2013’te ABD’nin yapmış olduğu harekat sonucu Irak'ın üçe bölündüğünü ve 'Barzanistan' adlı bir devletin kurulduğunu söyleyen Mütercimler, Barzani’nin Almanya, İngiltere, ABD ve Fransa ziyaretleri esnasında IKYB bayrağı yerine Irak devletinin bayrağının göndere çekileceği hatırlatmasında bulundu.
Barzani’nin ziyaretinin iç ve dış politkada yansımalarını değerlendiren Mütercimler sözlerine şöyle devam etti: "Şimdi onu sen oraya astırdın. O zaman şunu söylüyorsun Barzani’ye: 'Senin burada talebin olan tam egemenlik meselesinde mücadelenin önündeki en büyük engel bizim de yıllardır mücadele ettiğimiz PKK. O halde gel ben senin bu simgeni, ülkede bütün eleştirileri göze alarak, MHP’nin kitle tabanının büyük bölümünün desteğini kaybetmeyi göze alarak ben bunu buraya taktırıyorum. O halde PKK ile olan bu mücadelede senin yanında duruyorum, sen de bizim yanımızda duracaksın.' Buraya kadar güzel, bir itirazım yok düşünce olarak.
Ama öte yandan Barzani idi, Talabani idi, bunların karakterlerini analiz etmeden bunun yapılmış olmasının da ben gerçekten romantik bir karar olduğunu düşünüyorum. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti devleti ciddi bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten hükümetler de ciddidir. Siyasal görüşünü reddederim, karşılarım, muhalif olurum o başka bir şeydir. Ama benim devletimin hükümetleri de ciddidir. Verdikleri her söze sadık kalırlar, yazılı-sözlü ne yaparlarsa.
Karşı taraf için, özellikle o dünya Arap dünyasına geri dönüp baktığınız zaman Ortadoğu dünyası için böyle bir şey söz konusu değildir. Hele Barzani, Talabani söz konusuysa burada hiç sadık falan kalmazlar. Bugün böyle bir şey olabilir, yarın PKK ile işbirliğine giderler. Bunun örnekleri geçmişte de bizim tarafımızdan görülmüştür. Türkiye’nin bu konuda büyük bilgi birikimi, deneyimi vardır. Bir süreliğine taktik düzeyde Türkiye bunu düşünebilir. Hiç itiraz etmem.
Karar alıcılar bunları görür. Çünkü bütün ülkenin istihbaratı, Genelkurmay’ın istihbaratı onların ellerinde. Neyi gördüklerini onlar biliyor."