Bu eleştirilere RS FM'de Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle'de yanıt veren CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, "Türkiye'yi küme düşüren bir rapora, her kelimesi ve içeriği tamamen doğru da olsa, bu ülkenin vatandaşları olarak 'Evet' diyemeyiz" dedi.
Türkiye'deki usulsüzlükler ve özellikle Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) referandum kararı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurma kararı alan CHP, aynı usulsüzlükler için hazırlanan AKPM raporuna 'Hayır' demesi kafalarda soru işareti yarattı.
'REFERANDUM SONUCUNU AİHM'E GÖTÜRMEK HAKKIMIZ'
Bu soru işaretlerini açıklığa kavuşturan CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, "Türkiye'nin tekrardan yaptırım sürecine ve denetim altına alınmasını istemeyiz, bunu kim ister kendi ülkesi için. Türkiye'yi küme kim düşürmek ister? Elbette buna herkesin karşı gelmesi gerekiyor. Biz buna 'Evet' diyemeyiz, çünkü Türkiye'nin böyle bir denetime alınıp, Türkiye'nin imajını böyle kirletilmesini kimse istemez. Bu kadar açık, nokta. Dışarıda Türkiye'yle ilgili denetim mekanizmasına sokup, Türkiye'yi küme düşüren bir rapora içeriği tamamen doğru da olsa, bu ülkenin vatandaşları olarak 'Evet' diyemeyiz. Raporun her harfi doğru olsa bile, ki yazılanların çok büyük bir oranı tamamen doğru ama biz buna 'Evet' diyemeyiz. Siyasi olarak, Türkiye'yi küçük duruma düşüremeyiz. Ama içeride hukuk olarak, seçim sonuçları Avrupa Konseyi üyesi olarak ve onun mekanizmalarının sağladığı unsurlardan yararlanarak, referandumlarla ilgili sonucu AİHM'e götürmek bizim hakkımız. Bu ayrı, o ayrı, ikisi birbiriyle aynı değil. Hiç bir Türk vatandaşı ve milletvekili, Türkiye'yi küme düşürecek denetim kararına alkış tutamaz" açıklamasında bulundu.
'TÜRKİYE'YE YENİ BİR KİMLİK TANIMLANMASI YAPLIYOR'
AKPM'nin aldığı kararla ilgili değerlendirmelerine devam eden Yılmaz, "AKPM'nin almış olduğu rapor maalesef Türkiye için kötü bir rapor. Biz aynı gemideyiz, hükümetin uygulamaları nedeniyle sadece hükümet zarar görmüyor, bütün Türkiye zarar görüyor. Türkiye'ye yeni bir kimlik tanımlaması yapılıyor şu anda. Türkiye demokratik bir ülkeydi. Türkiye'ye şimdi ise otokratik eğilime gittiği yönünde bir kimlik monte edilmeye çalışılıyor ve monte edilmesi konusunda hızlı yol alınıyor. Bu, Türkiye'nin dışarıdaki demokrasi notunu düşürecek bir unsur" diye belirtti.
'AYM KUKLAYA DÖNMÜŞ DURUMDA'
16 Nisan anayasa değişikliği referandumunda mühürsüz oy pusulalarıyla ilgili YSK'nın kararından sonra Anayasa Mahkemesi'ne gitmek yerine doğrudan AİHM'e başvurmaya hazırlanan CHP'nin neden böyle bir yol izlediğini açıklayan Özel, "Türkiye'de hukuk tamamen kapalı bulunuyor. OHAL yasalarına karşı Anayasa Mahkemesi kapatıldı. Şu anda Türkiye'de hukuk zaten tartışmalı bir konu; hukukun üstünlüğü, mahkemelerin bağımsızlığı… Dolayısıyla hak hukuk mücadelesi arayacak insanlar herhalde Türkiye'deki mahkemelerle bir sonuca ulaşamayacağını görüyor. Esasen Türkiye için son derece kötü bir durum" dedi.
'AYM TAMAMEN KUKLAYA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA'
Referandum sonucunun nihai olup YSK'nın 'son sözü' söylediğine dair açıklamaları da yorumlayan Yılmaz, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın (Recep Tayyip Erdoğan) değerlendirmesine katılmıyorum. Her şey bitmiş demek, YSK'nın yapmış olduğu düzensizliğin, usulsüzlüğün kapatılması anlamına geliyor. Bizde burada serbest, adil, demokratik özgürlüğüyle sandığa giden insanların hakkını, hukukunu korumak ve sahip çıkmak zorundayız. Anayasa Mahkemesi'ne gidip gitmemek konusunda değerlendirme henüz bitmiş değil ama AİHM ile ilgili kararımızı verdik. AİHM'e başvuru yapılacak. Anayasa Mahkemesi yapılan açıklamalarla, yapılan uygulamalarla tamamen kuklaya dönüşmüş durumda. Türkiye'de hukuk kalmadı."
'DEVLET DESTEKLİ, YSK'NIN SEÇİM SONUCUNU ETKİLEYECEK DÜZENSİZLİK YAŞANDI'
Yılmaz, şöyle devam etti: "Türkiye'de devlet destekli, YSK'nın seçim sonucunu etkileyecek bir düzensizlik yaşandı. Bu zaten kendi başına harekete geçmemize sebep olan bir unsurdu. AKPM'nin Türkiye'yi denetim sürecine alması, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) ve AKPM'nin ortak raporu, daha önce çıkan Avrupa İnsan Hakları Konseyi'nin raporu, Venedik Komisyonu'nun anayasa değişikliğiyle ilgili raporu, hepsi birlikle bizim AİHM'e gitme kararını aldırdı. Hem seçim adil, özgür ve demokratik yapılmadı, hem de getirilen düzenlemenin kendisi bizzat demokrasiye aykırı. Güçler ayrılığını temin etmiyor, güçlerin birleştirilmesini öngörüyor. YSK'nın yapmış olduğu usulsüzlüğün ötesinde bir durum var."
'ABD, TERÖRLE MÜCADELEDE TÜRKİYE'Yİ DESTEKLEMİYOR'
Yılmaz, şöyle devam etti: "Kandil'de esasen bir sıkıntı var. (Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud) Barzani, zaten PKK'nın varlığından rahatsız. PKK'nın orada olması, giderek güçlenmesi, Suriye'de ABD'yle ortaklıklar yapması, Barzani'nin tadını kaçırdı. Barzani onlara pek iyi davranmıyordu. Onlar da Sincar'a geldiler ve yuvalanmaya başladılar. Ama şu an orada bir kantonal yapılanma yapıyorlar; amaç, Sincar'ı alıp PYD/YPG bölgesine, yani tırnak içinde Rojava bölgesine katmak. Arazide saklanamayacağı için sıkıştığı zaman orayı kale gibi kullanmak. Bir nevi yeni Kandil yapmak. Buna karşılık bir operasyon yapıldı, ne kadar etkili oldu orası tartışılır. Şunu demek istiyor Tükiye: 'Siz Türkiye sınırına yaklaşık 100 kilometre içeride olursanız, ben PKK'yla mücadeleme devam edeceğim' diyor. Ama şunu bilmemiz lazım, Sincar ve Şengal dağları Irak'ın toprak bütünlüğü içerisinde. Bağdat'la konuşup diplomatik manevrayla orayı boşaltmak lazım. Bağdat da, Barzani de PKK'nın orada bulunmasından rahatsız. Ama diplomatik işbirliği yapılmadıkça, operasyonların anlamı kalmıyor."