2016’da Türkiye dış politikasını, Suriye üzerinden Ortadoğu’daki yeni şekillenmeyi ve küresel denklemi Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. İlhan Uzgel ile konuştuk.
'HEM İÇ HEM DE DIŞ POLİTİKADA GERİLEME'
"2016’yı buna paralel olarak yeni arayışlara girilen bir yıl olarak görüyoruz. Buna tabi içerde iktisadi olarak kriz belirtilerinin ortaya çıkması eşlik etti. Tablonun tümüne baktığımızda bir taraftan ekonomik kriz göstergeleri diğer taraftan siyasal belirsizliğin artması Türkiye’nin Ortadoğu kaynaklı terör ve şiddet sarmalına girmeye başlaması ve dış politikada da Ortadoğu’ya yönelik 2011’den bu yana sürdürdüğü liderlik iddiasının artık tamamen geçersiz kılınması gibi bir olumsuzluklar dizesi."
'SİYASETİ ESAD'IN GİTMESİNE ENDEKSLEMEK YANLIŞTI'
'TÜRKİYE HER AKTÖRLE TEMAS KURABİLME ŞANSINI YİTİRDİ'
“2013 bile bu siyasetten dönmek için hala çok geç değildi. Buradan bir yere varılmayacağı çok anlaşılmıştı” diyen Uzgel, Türkiye’nin yapabileceklerini, “Burdan sonra yapıcı bir güç olabilirdi Türkiye. Esad rejimini yıkıcı bir güç değil de, buradaki bütün aktörlerle konuşabilen, bunlara ulaşabilen, ABD ile de Rusya, İran ile de, gerekirse Esad rejimi ile de Suudi Arabistan ile de temas kurabilecek bir ülkeydi. Bunları bir tarafa atıp, orada rejim değiştirme politikasını geçen aya kadar hatta sürdürdü” analizini yaptı.
'ABD, ÇÖZÜM SÜRECİNİ SABOTE ETMEYE DE ÇALIŞABİLİR'
Öte yandan Uzgel, ABD’nin bu kadar dışında olduğu bir çözüm sürecenin işlemesine dair de kuşkulu: “Bunun bütün diplomatik kaymağını ABD’liler Ruslara yedirmeyebilirler de. Bu blogun dünya siyasetindeki önemini de tekrar öne çıkarabilir. Bu yüzden de çeşitli manipülasyonlarla bunu sabote etmeye de çalışabilirler.”
'SURİYE'DE ÇÖZÜMÜN ABD'SİZ GERÇEKLEŞMESİ ZOR OLABİLİR'
'ABD'NİN RUSYA'YA YAKINLAŞMA STRATEJİSİ ÖTEDEN BERİ VAR'
Rusya’nın Çeçenistan ve Gürcistan müdahalelerinin Batı tarafından ‘tolere edildiğini’ öne süren Uzgel, Clinton’ın dışişleri bakanlığı dönemindeki ‘reset’ politikasına rağmen ABD-Rusya ilişkilerinin gerildiğini kaydetti. Uygulanan yaptırımlara da atıf yapan Uzgel, artık işaretleri Trump döneminde ABD’nin Rusya’yı Çin’den uzak tutmaya odaklanılacağına yorarken, dengenin nasıl kurulacağının ise görüleceğini belirtti.
'AYNI ANDA ESAD, PYD VE IŞİD'İ TEHDİT OLARAK TANIMLAMAK İRRASYONEL'
“Bunun özerkliği pazarlığa tabi olacaktı tabii, ve orada ABD varlığının bulunması konusunda uzlaşmışlardı. Rusya’nın o yüzden de sahaya girmesine ABD ses çıkarmadı. Bu pazarlığın günümüzde devam ettiğini düşünüyorum. İlerde başka parametreler devreye girince bozulabilir. Burada da Türkiye’ye çok fazla bir çıkış olacağını düşünmüyorum. Rusya ve İran’ı bu pazarlığı bozma konusunda Türkiye ikna etmeye çalışacak. Ama şu anda bu kadar büyük bir şeyi göze alacaklarını zannetmiyorum. Burada Türkiye için kendisini zorlama ve bazı bedeller ödeme dışında çok fazla bir hareket alanı kalmadı.”
'ESAD İLE PAZARLIK YAPILMASI EN AKILLICASI'
“Orası Türkiye’yi çok vurulabilir hale getiriyor. Oradaki en akıllı strateji kesinlikle Türkiye’nin Esad rejimi ile anlaşıp gerekirse gizli pazarlık yapıp askerleri çekip oranın denetimini egemen Suriye ordusuna bırakması. İşin en rasyonel kısmı orası. Türkiye bir başka ülkenin toprağında bir başka silahlı güçle savaşıyor ve Türk askeri ölüyor. Sonuçta Suriye bir ülke. BM tarafından tanınmış bir rejimi var. Temsil niteliği var. Bu devam ediyor. Dolayısıyla da burada yapılacak şey Suriye ile anlaşarak bunun Suriye tarafından yapılmasını sağlamak. Suriye rejiminin yapması gereken işi kendisi bedel ödeyerek yapıyor. Burada diplomasinin başarısız olmasının yarattığı bir askeri sıkıntı yaşıyor.”
'AB GERİLİMİ İÇ POLİTİKAYA OYNANAN BİR OYUN'
“AB macerası bitirilemiyor çünkü çok korkuluyor. Muhtarlar toplantısında birşeyi dillendirmek kadar kolay değil bu iş. Türkiye dış ticaretinin yüzde 65’ini AB ülkeleri ile yapıyor sonuçta. Yabancı sermaye girişinin önemli bir kısmı AB’den. Burada da bir rol dağılımı var. Cumhurbaşkanı AB’ye çatıyor. Başbakan, Şimşek, AB’nin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Üyelik bir başka mecra. İşin bir de iktisadi boyutu var. Bu daha çok iç politikaya oynanan bir oyun gibi duruyor şu aşamada.”