Türkiye'nin Irak merkezi yönetiminin yanı sıra KBY ile ilişkileri, bu ilişkilerin Suriye Kürtlerine yansımaların Ortadoğu uzmanı yazar Faik Bulut ile konuştuk.
‘TÜRKİYE IRAKLI SÜNNİLERLE PROBLEM YAŞAYACAK'
Türkiye ile Irak arasındaki ilişkinin birbirine geçmiş bir kördüğüm haline geldiğini söyleyen Bulut, Başika krizinin ardından Yıldırım'ın Bağdat ziyaretiyle yaşanan gelişmeleri, "Bu bir diplomatik savaşsa bir ateşkes yapılmış oldu" diye değerlendirdi. Türkiye'nin Irak'taki Sünniler üzerinde Suudi Arabistan desteği ile bir ‘hamiliğe' soyunduğunu belirten Bulut, "Türkiye'nin orada Bağdat hükümeti ile anlaşmasında şöyle bir durum var. Dört Sünni temsilcisi Ankara'ya geldi benim bildiğim ve bu medyaya pek yansımadı. Eğer anlaşma olmuşsa Türkiye oradaki bir joker gibi kullandığı şeyler sebebiyle muhtemelen Sünnilerle arasında bir problem yaşayacak. Ya da onları Bağdat hükümetine deyim yerindeyse makbul hale getirecek. Burada bir sorun var. Nasıl olacağı belli değil" dedi.
PKK'nın Sincar'dan çekilmesiyle ile Barzani'nin arabuluculuk yaptığını savunan Bulut, Türkiye'nin Irak'ın toprak bütünlüğünü gözeteceğini söylemesiyle Barzani ile ilişkilerde de problemlerin yaşanabileceği öngörüsünde bulundu. Bulut, "Barzani biliyorsunuz bağımsızlık ilan etme durumunda. Bugün olmazsa yarın ya da bir-iki sene sonra. Toprak bütünlüğünü savunuyorsanız bağımsızlık olayında Barzani ile çatışırsınız. Kulislerdeki bilgiye göre Türkiye biz destekleriz dememiş ama oradaki Barzani yönetimine ama sesimizi çıkarmayız demiş. Destek başka bu başka. Eğer toprak bütünlüğünü savunuyorsanız. Bu sefer Barzani ile de bir problem yaşayacaksınız demek" dedi.
‘PKK 30 SENEDİR ORADA'
KDP ile PKK arasında görüşmelerin daha önce yapıldığını söyleyen Bulut, "PKK'nin Kandil'deki sözcülerinden Karayılan ‘Biz çekiliriz' gibi bir demeç verdi. Burada geriye ne kalıyor. Oradaki varlığı. Oradaki örgütün varlığı. Yani Türkiye'nin kendisine düşman gördüğü ya da terör örgütü olarak gördüğü bir hareket var. Oradaki fiili varlığı. Oradaki fiili varlık benim bildiğim Saddam zamanından beri 30 senedir sürüyor. 684 köyü etkisi altına almış bir örgütün, IŞİD diye bir bela varken, Irak merkezi hükümetin Kürdistan yönetimi diye bir mesele varken Barzani açısından, Bağdat hükümeti tarafından söylenildiği gibi ‘Kürt askeri ile birleşip buradan çıkaracağız onları' gibi bir durum yok" tespitini yaptı.
PKK'nın bölgedeki dışlanmış Ezidilerin kendi kendilerini yönetmelerine yardım etmeyi ve orayı denetim altına almayı düşündüğünü söyleyen Bulut, Kandil'den Sincar'a gelen kadroların çekildiğini aktardı. Geri kalan kadronun Sincar'da YBŞ güçlerini eğitmek için kaldığının altını çizen Bulut şöyle devam etti: "Şu anda pratikte olan şey şuydu. Merkezi hükümet hem YBŞ güçlerinin yani Ezidilerin olduğu hem de PKK örgütüne bağlı bir şekilde birimlere maaş ödüyor. Bu maaşlar da benim bildiğim kadarıyla ABD'nin de isteği üzerine Musul ilk kuşatmasında zaten kesilmişti. Merkezi hükümet kesmişti. Pratikte elde edilecek şey şudur, maaşlar verilmez. Türkiye'nin merkezi hükümete rahatsızlık yaratan sorunlu şahsiyetlere destek vermesi de Bağdat'ın koştuğu şartlardan biri olabilir."
‘NEÇİRVAN BARZANİ'NİN ŞENGAL ÇIKIŞI İÇ POLİTİKAYA YÖNELİK'
Bulut, Neçirvan Barzani'nin daha önce PKK'nın Sincar'dan çekilmemesi durumunda savaşacaklarını beyan eden demeçlerini, hem kendi varlığını güçlendirmeye hem de iç politikaya dönük bir hamle olarak okuyarak, "Neçirvan Barzani son dönemde Türkiye'yi filan saymazsanız uluslararası ziyaretlerde artık pek görülmüyor. Esas çıkan Mesud Barzani ve Mesrur Barzani. Dolayısıyla Neçirvan Barzani biraz daha geri plana itildi ve o mesajı vermekle hem Türkiye'ye bir mesaj vermiş oldu. Hem de KDP içinde kendine bağlı kanada oynuyor. Onu böyle yorumluyorum" diye konuştu.
PKK'nın Sincar'dan çekilse bile bölgede yürüttüğü faaliyetleri ‘çok görünmeden ve kimseyi rahatsız etmeden' sürdürebileceğini söyleyen Bulut, KDP yanlılarından yükselen "Kürtlerin güç birliği yapması" yönünde çağrıları hatırlatarak şu değerlendirmeyi yaptı:
"Merkezi hükümette İbadi ile eski başbakan Maliki arasında da ciddi bir rekabet var. İbadi'nin eli zayıf. Türkiye'nin bu ziyareti biraz da Maliki'ye karşı İbadi'nin elini güçlendirmek için yaptı. İkinci bir amaç ABD, PKK'nin oradan çıkmasından mutluluk duymuştur. Hem Türkiye açısından da rahatsızlık yaratıyor diye. Fakat unutmayalım Türkiye'nin bu politikası aynı zamanda ABD'nin Bab ve Suriye'deki hamlelerine bir çevreleme harekatı getirebilir. Binali Yıldırım bence Rusya ve İran'ın önerisi üzerine gitti. İran da bu memnuniyetini ifade etti iki defa. ABD'nin tüm planını Musul'a göre yaptığı hesaba katılırsa, bu ABD'nin planlarına karşı bölgedeki bir diplomatik oyun olarak da okunabilir. ABD oradaki tavrı ne olacak orada problem var. ABD açısından bu ziyaret ne kadar makbul görülecek bunu görmekte fayda var."
