Bosna Hersek seçimlerini, bölgeyi yakından takip eden gazeteci Enes Güler ile konuştuk.
‘SÜREKLİ GERİYE GİDEN BİR SİYASİ YAPI VAR'
Enes Güler, Bosna Hersek'te sürekli geriye doğru giden bir siyasi yapı olduğuna dikkat çekti. Seçimlere ülkenin yarısının katıldığını belirten Güler, ülkenin büyük bir çoğunluğunun siyasetten çok fazla beklentisi olmadığını, gençlerin apolitik bir tavır sergilediğini söyledi:
‘MÜSLÜMAN BOŞNAK PARTİSİ KURULDUĞU GÜNDEN BERİ SEÇİLİYOR'
Güler, Hırvatların Cumhurbaşkanlığı üyesi olan Zeljko Komsiç'in Boşnaklara yakın bir isim olduğuna dikkat çekti. Müslüman Boşnak Partisi SDA'nın kurulduğu günden beri seçildiğini söyleyen Güler, sadece Hırvatlar tarafında bir sürpriz yaşandığını kaydetti:
‘DODİK'İN POLİTİKASINDA AB VE NATO YOK'
Bosna Sırp Cumhuriyeti'nde en çok oyu toplayan Dodik'in tartışmalı bir isim olduğuna dikkat çeken Güler, seçimler sırasında kayıp oyların söz konusu olduğunu belirtti. Güler, Dodik'in dış politikasında Avrupa Birliği (AB) ve NATO'ya kesinlikle yer olmadığının altını çizdi:
"Dodik zaten Bosna Hersek içerisinde bulunan Sırp Cumhuriyeti'nin başkanıydı yıllarca. Dolayısıyla sürpriz bir karakter değil, Dodik'in ne olduğu biliniyor. İşin enteresanı Dodik'in Bosna Hersek Federasyonu adayı olmasıydı. İnsanlar ondan böyle bir şey beklemiyorlardı. Çünkü genellikle kendisi Sırp Cumhuriyeti'nin başkanı olarak kalır, Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesine de yine milliyetçi birini önerirdi. Bu sefer kendisi aday oldu. Bir nevi makamı yükselmiş oldu. Çünkü en nihayetinde Bosna Hersek Federasyonu'nda cumhurbaşkanlığı üyeliği yapmak daha yüksek bir mevki. Dodik'in yapacağı hamleler az çok biliniyor ki gelir gelmez açıklamaları var. ‘Ben Saraybosna'ya gelmeyeceğim. Siyasetimi Sırp Cumhuriyeti'nin başkenti Banja Luka üzerinden yapacağım Bu savaş sonrası Bosna'nın içinde bulunduğu en kötü durumdur' diyor. Şimdiden ortamı kızıştırıyor. Ama bunun yanı sıra Sırp Cumhuriyeti tarafında da Dodik biraz tartışmalı bir şekilde seçildi. Çünkü birtakım olaylar yaşandı. Kayıp oylardan bahsediliyor. David denilen bir gencin öldürülmesi hadisesi var Sırp Cumhuriyeti'nde. Bunun sorumlusu olarak Sırp Cumhuriyeti gösteriliyor. Ama bu bir şekilde üzeri kapatıldı ve protestolar başladı. Dolayısıyla onun üzerinde de oklar var. Dahası Sırbistan ile ayrı düştüğünü düşünüyorum Dodik'in. Çünkü orada evet bir yandan Rusya ile ilişkiler iyi gidiyor bir taraftan Avrupa Birliği ile de iyi gidiyor. Fakat Dodik'in politikasında Avrupa Birliği ve NATO hiçbir şekilde yok. Dodik, Bosna Hersek politikalarını baltalayacaktır. En azından sıra ona geçtiği zaman. O 8 aylık süreçte oldukça durağan hale gelecektir Bosna Hersek siyaseti. Fakat bunun yanı sıra Bosnalılar da artık şunu biliyor ki ‘Dodik, Dodik'tir. Artık bütün sorunları da Dodik üzerinden konuşmayalım. Bütün bahaneyi de Dodik'e yüklemeyelim. Biraz da kendimiz bir şeyler yapalım' kafasındalar. Çünkü gerçekten Bosna Hersek'te Dodik bir bahanedir. Bütün başarısızlıkların müsebbibidir. Bütün suçlar ona atılır. Dodik böyle yaptı, böyle konuştu gibi… Ama ben biraz halkta uyanma görüyorum. En azından Dodik'in yapacağı hamleler sürpriz olmayacaktır. Ben bu tartışmaların Hırvat ve Sırplar arasında olacağını düşünüyorum. Çünkü Boşnaklar yıllardır SDA Partisi ile birlikte oradalar. Çok da bir şey değişmedi. Ama bu sefer Hırvatlarla yani Komsic ile Sırplar arasında bir çekişme, rekabet olacak. Daha önceki Hırvat temsilci Dragan Coviç ile Dodik'in arası çok iyiydi mesela. Şu anda Dragan Coviç seçilemedi. Yerine gelen Komsiç daha liberal bir adam, daha ılıman bir adam ve Boşnaklara yakın. Ben ikisi arasındaki çekişmeyi merak ediyorum. İlerleyen zamanlarda göreceğiz bunu."‘DODİK'İN PARTİSİ SOSYAL DEMOKRAT, SÖYLEMLERİ MİLLİYETÇİ'
Güler, Dodik'in sosyal demokrat bir partiye mensup olmasına rağmen aşırı milliyetçi söylemleri olduğuna dikkat çekti. Dragan Coviç'in seçilememesini olumlu gören Güler, yerine ılımlı bir figür olarak görülen Zeljko Komsiç'in gelmesinin faydalı olabileceği görüşünde:
‘SARAYBOSNA BÜTÜN ÜLKEYE BAKAR DURUMA GELDİ'
Boşnakların seçimlerdeki en büyük probleminin ‘bölünmek' olduğunu, çok fazla bağımsız adayın çıktığını ve yeni partilerin kurulduğunu belirten Güler, yerinde duran sadece iki parti olduğunu ifade etti. Saraybosna'nın bir turizm şehri olma yolunda ilerlediğini gözlemleyen Güler'e göre Saraybosna, bütün ülkeye bakar duruma geldi:
"Aslında Aliya'nın partisi olan SDA ki en İslamcı parti olarak o söylenir. Onların ekibi sosyal demokratlar oldukça yaklaşmıştı bu seçimde. Aslında çok büyük bir uçurum yok, 20 binlik bir oy farkı var. Çok fazla radikalleştiklerini söyleyemem ama kendi işlerine çok daldıkları gerçeği var. Müslüman kanadı temsil edip de bağımsız aday olan mesela Mirsad Hadzikadic var. Yüzde 10'luk oy aldı. Aynı şekilde Fahrudin Radonçiç var, kendisi medya patronu Bosna'da. O da Boşnakları temsil ediyor ve beklentisinin altında bir oy aldı. Boşnaklarda şöyle bir sıkıntı var. Çok fazla parçalanıyorlar. Çok fazla bağımsız aday çıkıyor, çok fazla parti kuruluyor. Bir önceki seçimde SDA adayken şimdi bakıyorsunuz kendi parti kurmuş. Bu da Boşnakları daha çok bölüyor. Ama partilerin ben söylem anlamında radikalleştiğine inanmıyorum. Bu dağılan partiler, bağımsız adaylar oldukça daha çok liberal havaya bürünüyorlar. Sadece yerinde duran iki parti var. Bir sosyal demokratların partisi, bir de Aliya'nın partisi. Bu iki parti tavrında ve ideolojisinde net bir şekilde duruyor. Fakat Müslümanları temsil eden diğer parti ve adaylar biraz konjonktürel davranıyorlar gibi geliyor bana. Resmi olarak yüzde 50'den fazla işsizlik oranı var. İşsizlik oranı yanı sıra eğitim kalitesinde bariz bir düşüş var. Gençler bunu hissediyor. Çünkü Yugoslavya'nın getirdiği sağlam bir birikim var. Bu birikim ilkokuldan lise seviyesine kadar geliyor fakat üniversiteye gelemiyor. Üniversite bazında çok yetersiz. Gençler de daha çok Avrupa'yı tercih ediyorlar. Bunların içinde bir kısmı Türkiye'yi tercih ediyor. Ama daha çok Avusturya ve Almanya tercih ediliyor. Gençler çok umutlu değiller ülkeleri adına. Siyasetten zaten umudu kesmişler fakat ekonomik manada da bir umutsuzluk var. Dahası başkent Saraybosna'ya diğer şehirlerden çok fazla göç geliyor. Artık şehrin kapasitesi de almıyor. Saraybosna'da bir nevi artık turizm şehri olmaya gidiyor. Tamamen iç piyasasını turizmden ve yazın gelen ziyaretçilerden, diasporalardan oluşturuyor. Bir şehir bütün ülkeye bakar duruma geldi. Hiç olmayan trafik Saraybosna'da sürekli var. Bu durumun iyi olmadığını gösteriyor. Çünkü ben oraya ilk gittiğimde 10 sene önceydi. Şehirlerde eşit bir dağılım vardı. Bugün neredeyse bütün nüfus, kırsal kesim Saraybosna'ya göçtü. Bu şehir bu kadar büyük bir şehir gibi kaldıramayacak bunu. Nitekim kaldıramıyor da şu anda."
Tüm yorumlar
Yeni yorumları göster (0)
Cevaben(Yorumu gösterYorumu gizle)