Sosyal medya yasakları Türkiye'nin imajını nasıl etkiliyor?

Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın öldürülmesiyle ilgili bazı içerikler sebebiyle, aralarında Twitter ve YouTube'un da bulunduğu bazı internet sitelerine Türkiye'den erişim engellendi. İHD Başkanı Türkdoğan, bu kararın hem AİHM hem de Türkiye Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı olduğunu vurguladı.

İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesine ilişkin soruşturmaya konu, görüntü, ses ve videoların yayınlandığı internet sitelerinde erişimin engellenmesine karar vermişti. Bunun üzerine Türkiye’de dün saat 13.00’da Twitter, Facebook ve YouTube’a erişim engellendi. Sözkonusu içeriklerin kaldırılması nedeniyle Facebook’a erişim sağlanıyordu. Twitter ve Youtube’da içeriklerin bulunduğu linklerin bloklanması nedeniyle genel olarak girişlerde sıkıntılar yaşanıyordu. Türkiye’de sosyal medyaya erişim konusunda engeller akşam saatlerinde tümüyle kaldırıldı.

Ancak böyle bir uygulama, Türkiye’de ilk kez yürürlüğe sokulmuyor.Geçen yıl yine 20 Mart ve 27 Mart tarihlerinde Twitter ve YouTube'a engelleme gelmişti.

Sosyal medyaya yönelik bu uygulamalar AB’ye aday ülke statüsünde olan Türkiye’nin insan hakları konusundaki imajı nasıl zedeler?

Konuyla ilgili Sputnik Haber Ajansı’na konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Yönetim Kurulu Başkanı Öztürk Türkdoğan, şunları söyledi:

9-10 saat süreyle Twitter, Youtube ve Facebook’a girişler engellendi ve yine Google arama motoruna da bu konuda giriş engeli getirildi. Mahkeme’nin verdiği bu karar öncelikle hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarına aykırı hem de Türkiye’deki Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırıdır. Bu, ifade özgürlüğü bakımından ciddi bir aykırılık teşkil ediyor. 

Çağlayan Adliyesinde Cumhuriyet Savcısı’na yönelik saldırı sonrası yapılan müdahalede Savcı maalesef yaşamını yitirdi. Saldırganlar da yaşamını yitirdi. Bu olayı elbette ki biz, hak savunucuları olarak, kınıyoruz. Adliye’ye yönelik hiçbir eylemi kesinlikle onaylamıyoruz. Ancak bu olay yaşandı ve bitti. Ve şimdi soruşturma devam ediyor. Dolayısıyla bu olayla ilgili de halkın haber alma hakkı vardır. Yani, ne olup bittiğini insanların öğrenmesi gerekiyor. Bu bakımdan, özellikle basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü bağlamında getirilen erişim yasaklarının temel haklara aykırı olduğunu düşünüyorum. 

'KEYFİ KARARLAR VERİLİYOR'

Olay günü yasadışı örgütün propagandasını engellemek bakımından bazı sınırlamalar getirilebilirdi. Ama bu sınırlamalar yerine belli bir zaman beklendi ve tümden erişim engeli getirildi. İşte bu toptancı yaklaşım doğrudan doğruya ifade özgürlüğüne de basın özgürlüğüne de aykırı bir durum. Bu da biraz önce de belirttiğim gibi hem AİHM kararlarına hem de Türkiye Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırıdır. 

Burada şu soru karşımıza çıkıyor: En üst mercideki mahkemelerin kararlarına aykırı olduğu biline biline nasıl bir Sulh Ceza Hakimi karar verip uygulayabiliyor? Bu da aslında Türkiye’de yargıçların aslında siyasal iktidarın etkisinde olduğunu gösteriyor. Çünkü siyasal iktidar böyle istiyor. Öyle istediği için de yargıçlar böyle karar verebiliyorlar. Ve sonradan hesap sorulmadığı için keyfi olarak bu tip kararlar üretilebiliyor. Bu da bizim yargının temel sorunlarından bir tanesidir.