Rus ve Türk tarafından çok sayıda tarihçi ve Avrasya uzmanının katıldığı etkinlikte ayrıca açık, serbest ve gayri resmi bir ortamda bölge kapsamında hem ikili hem de çok taraflı yapıcı etkileşimi gerektiren güncel sorunlar da ele alındı.
Katılımcılar, bilimsel işbirliğini arttırma gereği konusunda mutabık kalarak iki ülkenin entellektüelleri arasında sürekli diyalogun pekiştirilmesi ve görüşülecek önemli konuların tespit edilmesi ihtiyacını dile getirdiler.
Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Başkanı olan emekli büyükelçi Alev Kılıç, ortak toplantı ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
"Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Batı ittifakının doğu sınırını teşkil eden Türkiye, şimdi Avrasya’nın merkezine kaymış görünüyor. Dolayısıyla, Türkiye açısından yeni bir Avrasya kavramı geliştiriyor. Son zamanlarda Çin Devlet Başkanı tarafından ortaya atılan, ama bizim çok daha önce gündeme soktuğumuz İpek Yolları kavramı var. Bu düşünceyi, özellikle Şarkiyat Enstitüsü’nde konuşuyor olmak, benim için ayrı bir önem taşıyor.
Sizin enstitünüzün ilgi alanında Çin, Orta Asya, Hindistan, Pakistan, Orta Doğu, Türkiye var. Dolayısıyla, sizlerle burada bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum."
Rus katılımcılardan Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Orta Asya, Kafkasya ve Ural-Volga Bölgesi Araştırmaları Merkezi araştırma görevlisi Doç. Dr. Aleksandr Vasilyev ise şöyle konuştu:
"1990 yılından itibaren bugüne kadar Sovyet-Türk, Rus-Türk ilişkilerini izliyorum. Ve bu entellektüeller diyaloguna çok büyük ihtiyaç duyuyorum. Şimdi durum yavaş yavaş iyileşmeye başladı. Bu konuda ben sayın Mehmet Akif Bey’e ve sayın Fatma Hanım’a teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Onlar bu konuda çok çaba harcıyor. Ve bence entellektüellerimizin işbirliğini özellikle bazı konulara yayabiliriz. Mesela, Birinci Dünya Savaşı’nın tarihi. Bu konuda biz arşiv malzemeleri ile ortak yayın yapabiliriz. Bu, her iki taraf için faydalı olabilir.
İkinci işbirliği alanı olarak, Sovyet-Türk işbirliğinin erken dönemini de araştırabiliriz. Çünkü şimdi hem Türkiye’de, hem Rusya’da tarihi dönem değişti. Türkiye’de bu dönem yeniden araştırılmaya başlanıyor.
Üçüncü olarak, Sovyet-Türk dönemine ait belgeleri ve örneğin fotoğrafları hazırlayabiliriz.
Şunu da eklemek istiyorum: Bugün biz Avrasya’da, Kafkasya ve Orta Asya’da işbirliği içinde bulunabiliriz. Bir arkadaşımız Karabağ’dan bahsetti. Ben ise Orta Asya’dan bahsetmek istiyorum. Özellikle Orta Asya’da istikrarın eksikliği nedeniyle, bu konularda Rus-Türk işbirliği çok önemlidir."