NATO'da Avrupa'daki durumun Rusya'dan dolayı gerginleştiği iddia ediliyor. Bu yüzden zirvenin gündeminde hakim olacak konulardan biri, Doğu tarafından gelen tehditten korunma meselesi.
Rusya gerçekten NATO ülkeleri için bu derecede büyük bir tehdit mi? NATO üye ülkelerinde bugün hakim olan bu görüş ne gibi sonuçlara yol açabilir?
Konuyla ilgili Sputnik'e konuşan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı, Müttefikler-Arası İhtiyat Subaylar Konfederasyonu eski Başkan yardımcısı, Tuğgeneral Haldun Solmaztürk şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu konuda sadece Rusya Federasyonu'nu suçlamak, makul ve mantıklı değil. Her şeyin geçmişine bakmak lazım. Ukrayna'da durum rahatsız edici. Bölgede bir istikrarsızlık yaratıyor. Bölge ülkelerini, yani Baltık ülkelerini, Polonya'yı ve diğer ülkeleri endişelendiriyor. Ama Ukrayna'daki durum siyah-beyaz değil. Veya Gürcistan'daki durum. Gürcistan'daki olayı Rusya Federasyonu mu başlattı? Buna çocuklar güler. ‘Bu işte sadece Rusya kabahatlidir, Batı'nın hiçbir kabahati yoktur' demek yanlış olur. Gerçekçi bir yaklaşım değil. İnsanların şu soruyu sormaları lazım: 2002 yılında ABM Anlaşması'ndan, yani Anti Balistik Füze Anlaşması'ndan çekilen Rusya Federasyonu muydu? Hayır, değildi. ABD idi. O zaman dönüp şunu sormak lazım ABD'ye: 2002 yılında bu anlaşmadan niye çekildiniz? Bugün o zaman Rusya Federasyonu'nu niye tenkit ediyorsunuz?"
'KAMUOYUNDA BİLGİ KİRLİLİĞİ VAR'
"Rusya Federasyonu bugün ABD'ye ve diğer IŞİD karşıtı koalisyon üyelerine diyor ki, ‘gelin birlikte planlama yapalım, bu işi birlikte götürelim'. Şimdi bundan kaçınıp da dönüp tenkit etmenin bir anlamı yok. Bunlar niye oluyor? Çünkü kamuoyunda bilgi kirliliği var. Medyalardan belli mesajlar veriliyor sadece. O belli mesajlar altında kamuoyu yönlendiriliyor. Ve bu Varşova'da yapılacak olan NATO zirvesine dönük olarak da bu yönlendirme yapılıyor. Yani şu anda Batı medyası üzerinden yürütülen büyük bir propaganda faaliyeti var. Bunlar da hep onun parçası. Uzun lafın kısası, ortadaki durum endişe vericidir. Bölge ülkelerinin, yani Doğu Avrupa ülkelerinin belirli endişeleri vardır. Ama Rusya Federasyonu'nun da belli endişeleri vardır. Bunları anlamak ve çözmek için 2002'den başlayarak bugüne gelen, işte aşağı yukarı 15 senelik sürecin tümüne bakmak lazım, sadece bir-iki olaya değil'
'NATO'NUN KARADENİZ'DEKİ VARLIĞI MONTRÖ'YE DAYANMALI'
Uzmanlar, NATO'nun Varşova zirvesinde ittifak güçlerinin Karadeniz'deki askeri varlığının arttırılmasına yönelik bir karar verilebileceğini iddia etmekte.
Böyle bir hamle, Karadeniz ve boğazlarının statüsünü etkilemeyecek mi?"
Konuyla ilgili Türkiye Emekli Subaylar Derneği Başkanı emekli Hava Korgenerali Dr. Erdoğan Karakuş şunları söyledi:
"NATO'nun Karadeniz'de bulunma konusu da tamamen Montrö'ye dayalı olması lazım. Bu, çok iyi biliyorsunuz ki, 1936'da yapılmış çok güzel bir anlaşma. Hem Karadeniz ülkelerinin güvenliğinin sağlanması için hem de birçok yönden Karadeniz'de bulunan ülkeler arasındaki ilişkilerin daha uygun bir ortamda bulunması için. Karadeniz'de NATO güçlerinin artması ile ilgili olayda Montrö'yü doğrudan devreye soktuğundan dolayı ha NATO'nun, ha başka bir devletin gemileri söz konusu olsun yine aynı konuyu kapsamış oluyor. Montrö esastır diye düşünüyorum. Karadeniz ülkelerinin, diğer ülkelerle mukayese edildiğinde, Karadeniz'in güvenliği daima birinci öncelikli olması gerekir. İşte onu da söylediğim gibi, Montrö sağlıyor. Bu konuda herkesin hassasiyet göstermesi ve işbirliği içerisinde olması lazım."
