Peki bu konular dışında, örneğin Türkiye’nin, diğer NATO üye ülkeleriyle bozulan ilişkileri masaya yatırılacak mı? Ve bu zirvede ittifakın Doğu’ya doğru genişlemeye ilişkin yeni bir karar alınabilir mi?
Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı, Müttefikler-Arası İhtiyat Subaylar Konfederasyonu eski Başkan yardımcısı, (E) Tuğgeneral Haldun Solmaztürk şu değerlendirmelerde bulundu.
NATO zirvesinde ağırlıklı olarak iki konunun görüşüleceği anlaşılıyor. Birincisi, terörle mücadele konusu. Diğeri de NATO içinde üye ülkelerinin savunma harcamalarını arttırmaları ve savunma bütçelerini, askeri güçlerini daha fazla arttıracak şekilde yeniden düzenlemeleri. Bu iki konu gözüküyor bence.
Son dönemde Türkiye’nin, bazı NATO üye ülkeleriyle ciddi birtakım anlaşmazlıkların olduğunu görüyoruz. Bugünkü NATO toplantısında bunlar masaya yatırılabilir mi?
Zannetmiyorum. Yatırılabilmesi için bu yönde bir siyasi iradenin olması lazım. Böyle bir irade yok. Aslında çok uzunca bir süredir yok. Türkiye’nin NATO üyelerinden bir kısmıyla, özel olarak işte Almanya ve Hollanda ile sorunlar çok fazla öne çıktı. İkili ilişkilerde NATO tarihinde görülmedik bir bozulma var. Ama bunlar uzunca bir süredir devam eden gelişmelerin bir sonucu. Yani Türkiye çok uzun bir zamandır NATO’dan giderek daha fazla uzaklaşıyor. Bu sorunlar, uzaklaşma nedeniyle çıktı. Yani bu sorunlar ortaya çıktığı için Türkiye NATO’dan uzaklaşmıyor. Zaten uzaklaşıyordu. Bu sorunlar da bu nedenle çıktı. Masaya yatırılması şu dönemde, siyasi irade olmadığı için mümkün görmüyorum. Yani yatırılmayacak. Zaten zirveler de bunun için değildir. Ama mutlaka yatırılması lazım. Türkiye’nin NATO üyesi diğer ülkelerle bozulan ilişkileri çok daha fazla böyle sürdürülemez. Bunun mutlaka bir çözüme kavuşturulması lazım. Ama ne bu zirvede ne de görünür gelecekte bu yönde bir iradenin olmadığını görüyorum.
Peki bu zirveden NATO’nun Doğu’ya doğru genişlemesine ilişkin veya Gürcistan ya da Ukrayna’ya ilişkin yeni somut bir karar bekliyor musunuz?
Hayır, kesinlikle beklemiyorum. Bu zirveden kesinlikle ne Gürcistan’la ne Ukrayna’yla ne de Doğu’ya doğru genişlemeyle ilgili bir karar çıkmayacak. Çıkarsa, sürpriz olur. Öyle bir kararın çıkması için yüzde bir ihtimal bile yok. Peki bunu niçin böyle güvenle söylüyorum? Benim okuyabildiğim kadarıyla Dünya şu anda bir krizin içinde. Bu çok büyük bir kriz. Ve bu kriz, benim görebildiğim kadarıyla 1950’lerde, 1960’larda Batı ile Doğu arasında, yani NATO ile Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı arasında yaşanan o kriz döneminden sonra belki en önemli kriz. Yarım yüzyıl sonra çok büyük bir krizin başındayız. Ve bu kriz giderek derinleşiyor ve bu endişe verici. Kriz derken şunu kastediyorum: ülkeler içinde ki, buna NATO ülkeleri de dahil, yani buna Amerika, Fransa, Almanya ve Türkiye de dahil, bir demokrasi sorunu var. Dünyada ise bir hukuksuzluk sorunu var. Bütün dünyada Birleşmiş Milletler Teşkilatı, BM düzeni, BM Güvenlik Konseyi’nin yetkisi, uluslararası hukuk yok sayılıyor. Bu, gerek ülke içinde, gerekse de dünyada, yani uluslararası ortamda bir meşruiyet krizi getirdi. Bu krizin mutlaka kontrol altına alınması lazım. Dünya böyle kuralsız, hukuksuz, keyfi, yani “cowboy” kafasıyla sürdürülemez. Bu kriz derinleşerek devam ediyor.
İkincisi, dünyada bir kimlik krizi var. Çeşitli bölünmeler var. Ve bu bölünmelerin mutlaka durdurulması lazım. Ülkelerin kendi içinde bölünmeler var. Bölgesel, etnik, dinsel, mezhepsel bölünmeler var. Aynı şekilde hem ülkelerde, yani milli liderler olarak, hem de dünyada, uluslararası, küresel liderler olarak çok ciddi bir liderlik sorunu var. Benim görebildiğim kadarıyla bu sorunun da iki ana boyutu var. Bir, yetersiz liderler var. Yani kendi ülkelerini yönetmekte veya dünyaya yön vermekte acizler. Bunu beceremiyorlar, bu konuda yetmiyorlar. İkincisi, kötü liderler. Yani ülkelerin ve dünyanın menfaatinin ne yönde olduğunu takdir edemiyorlar.
Dolayısıyla böyle bir krizin ortasında, bu kadar büyük içiçe geçmiş çeşitli boyutlarda krizler varken NATO gibi bir sistemden, yani 28 üyeli bir ittifaktan öyle bir-iki günlük bir zirvede bir kararın çıkması mümkün değil. Bu zirvede liderler, oturup aklı selimle bu krizi teşhis etseler ve BM Güvenlik Konseyi ve BM Sözleşmesi’ne dahil uluslararası hukuka saygı yönünde bir karar alsalar bile bence bu bir başarı olur. Ama ben o konuda bile çok ümitli değilim.