‘Dünya, Türkiye’nin ABD ve AB’nin jeopolitik gölgesinden çıkma sürecini izliyor’

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Türkiye’deki seçimlere ilişkin değerlendirmesini ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun'dan açıklamaya verilen yanıtla ilgili değerlendirmelerde bulunan eski Duma vekili Sergey Markov, dünyanın Türkiye’nin ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB) jeopolitik gölgesinden çıkma sürecini izlediğini belirtti.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Robert Palladino'nun Türkiye'deki yerel seçimlere ilişkin açıklamasına verdiği yanıtta, Ankara'nın ‘yabancı devletler dâhil olmak üzere tüm tarafları yasal sürece saygı göstermeye ve Türkiye'nin iç işlerine karışma olarak anlaşılabilecek her türlü adımdan kaçınmaya çağırdığını' ifade etti.

'TÜRKİYE'DEKİ DARBEDE ABD'NİN PARMAĞI OLDUĞUNA DAİR BİRÇOK VERİ VAR'

Eski Duma vekili, Rus-Türk Toplumsal Forumu Genel Sekreteri Sergey Markov, Sputnik'e demecinde son gelişmeleri değerlendirdi.

Markov, "Yakın geçmişe bakıldığında Amerikalılar Türkiye'nin şu anki yönetimine tutumları o kadar da samimi değil. Türkiye'deki darbe girişiminde Amerikalıların parmağı olduğuna dair birçok veri var, fakat en basiti, ABD Başkanı'nın asilerin iktidarı ele geçirme girişimini kınamaması. Avrupalı politikacılar da bu girişimi onaylarcasına sessiz kaldı. İncirlik'te hava üssü ve genel olarak üst düzey askeri istihbarata sahip olan Amerika'nın darbe planlarından habersiz olması mümkün değil. Buna rağmen Türk yönetimi uyarmadı, bu da iktidardaki AK Parti'nin ABD tarafından gerçek anlamda desteklenmediğini gösteriyor" diye konuştu.

'TÜRKİYE RUSYA'YI MÜTTEFİK OLARAK GÖRÜYOR, FAKAT NATO'DAN ÇIKMA NİYETİNDE DEĞİL'

Türkiye'nin artık başlıca müttefiki olarak Batı ülkelerini değil, Rusya'yı gördüğünü, fakat aynı zamanda NATO'dan çıkma çabasında da olmadığını aktardı: "Şu anda dünya, Türkiye'nin ABD ve AB'nin jeopolitik gölgesinden çıkma sürecini izliyor. ABD uzun yıllar boyunca, darbeler organize etse de Türkiye'nin başlıca müttefikiydi. Ancak son 5 yıldır ABD, hem Kürtleri destekleyerek, hem de 15 Temmuz 1016'da meşru Cumhurbaşkanı'nı indirme girişiminde bulunarak Türkiye'nin güvenliği için sorun oluşturmaya başladı. Böylelikle Türkiye ve ABD arasındaki ayrılma sürecinin durdurulamaz olduğu açık. AB için de aynı şey geçerli. Türkiye'nin AB'ye üye olma hedefi tüm Türk elit tabakayı birleştiriyordu ve bir bakıma AB'deki elit tabakaları da bu hedefe bağlı tutuyordu. Şimdi, bu hedefin artık olmadığı ve konsolide edici bir fikrin olmadığı ortadayken, fikir kutuplaşması ortaya çıkıyor. Türkiye yönetimi, ABD ile birçok konuda son derece sert bir zıtlaşmanın olduğunu çok iyi biliyor. Bunun yanı sıra Türkiye'nin NATO'dan çıkacağını düşünmüyorum, zira NATO bu ülkeye muazzam bir kaynak sunuyor ve kendi bakış açısını ortaya koyma, veto hakkı kullanma olanağı sağlıyor. Türkiye muhtemelen Rusya'nın stratejik müttefiki olacak ve bunun yanında NATO üyeliğini de koruyacak."

‘GÜLEN, AMERİKAN-TÜRK İLİŞKİLERİNDE GÜÇLÜ BİR FAKTÖR VE MANİPÜLASYON ARACI'

Öte yandan Rusya Bilimler Akademisi Primakov Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Uluslararası Politik Problemler Bölümü'nün kıdemli araştırma görevlisi, Politik ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Direktörü Viktor Nadein-Rayevskiy, iki ülke arasındaki ilişkilere damga vuran FETÖ faktörü ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Sputnik'e konuşan Nadein-Rayevskiy, "ABD'nin, Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan'ın talebi doğrultusunda Fetullah Gülen'i iade etmediklerini vurgulamak isterim. Türkiye, darbe girişimini Fetullah Gülen'in organize ettiğini kanıtlayan 60 koli belge gönderdi. Ancak ABD Başkanı bu tür konuları çözmüyor, konu Federal yargıcın yetki alanında, fakat Federal mahkeme Türkiye'nin sunduğu dosyalarda güçlü kanıtların olmadığı görüşünde" ifadelerini kullandı.

Rus uzman, Gülen'in Amerikan-Türk ilişkilerinde ‘güçlü bir faktör ve aynı zamanda bir manipülasyon aracı' olduğunu da sözlerine ekledi.

Çeviren: Erkan Kurtuluş