“İMTİYAZLI İŞBİRLİĞİ KABUL EDİLEMEZ”
Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin bir “hedef” olması gerektiğini kaydeden Çetin, “O hedefe Türkiye hızla koşmak zorundadır. O hedefe ulaşmak için demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, düşünce özgürlüğü Avrupa standarlarında gelmeden önce Türkiye’nin bugün ısrar ederek tam üyelik için konuşmasının doğru olduğu kanısında değilim. Biz o hedefi ne zaman yakalarsak o zaman konuşabiliriz” dedi.
Türkiye’nin “imtiyazlı iş birliği” gibi bir anlaşmayı da kabul etmesinin mümkün olmadığını ifade eden Çetin, “Dünya AB’den ibaret değildir. Biz kendi istediğimizle o dünyanın eşit haklı, özgür bir üyesi olmak istiyoruz. Bunun iki tarafın yararına olduğuna inanıyoruz ama olmadığı zaman da dünyanın sonu değil. Biz çağdaş dünya ile iş birliği içinde olduğumuz için orada olmak istiyoruz” diye konuştu.
BAKANLIK AB GENEL MÜDÜR VEKİLİ TÜRKOĞLU: İLİŞKİLERİ TANIMLAYAN İKİ UNSUR; HAYAL KIRIKLIĞI VE GÜVENSİZLİK DUYGUSU
Dışişleri Bakanlığı AB ile İlişkiler Genel Müdür Vekili Büyükelçi Başak Türkoğlu da “Son Gelişmeler Işığında Türkiye’nin AB’ye Bakışı” başlıklı yaptığı konuşmada, AB üyeliğinin Türkiye dış politikası için hala stratejik hedeflerden biri olduğunu kaydetti. Ancak bu süreçte “hayal kırıklıkları” yaşandığını ve bunun getirdiği bir güven sorunu olduğunu ifade eden Türkoğlu, “Bugün Türkiye-AB ilişkilerini tanımlayan iki unsur var; hayal kırıklığı ve bunun getirdiği bir güvensizlik duygusu” diye konuştu. Herşeye rağmen bunun aşılması gerektiğini de vurgulayan Türkoğlu, şöyle devam etti:
“Biz adaylık başvurusu yaptığımız zaman da AB’yi kendi içinde yarattığı, ürettiği ve etrafına yaydığı ‘yumuşak güç’ dolayısıyla önemsiyorduk ve bugün de AB’nin yeniden yapılanma ve vizyoner politikalarla tekrar bu yumuşak güç unsuru olarak dünya politikasında denge sağlayacı bir aktör olabileceğini düşünüyoruz. Bu bağlamda da Türkiye’nin her zaman olduğu gibi önemli bir rolü olduğuna inanıyorum”.
Türkoğlu, ancak bugün AB’nin Türkiye’yi kendinden uzaklaştırdığını ifade ederek, bu durumda da Türkiye’nin AB için katmadeğer yerine ‘katma problem’ sağlayacak bir ülke konumuna gediğini belirtti. Türkoğlu, “Bu coğrafyada kapılarını, sınırlarını kapayıp içe kapanan bir AB’nin kendi konfor alanında, hemen sırılarında olan sorunlardan bağımsız şekilde hala bir refah, istikrar toplumu olarak yaşabilmesi mümkün değil. O nedenle Türkiye’yi kendinden uzaklaştırmak, Türkiye’nin sağlayacağı katma değeri reddettmek, AB’ye, o coğrafyaya katma problem olarak dönecektir” diye konuştu.
EMEKLİ BÜYÜKELÇİ ARIK: AB KENDİ İÇİNDE REKABETE DÜŞTÜ
Emekli Büyükelçi Umut Arık da, AB kurumlarının kendilerini yenilemesi ve yeni hamleler yapması gerektiğini belirtirken, AB’nin önemli olaylarda, sağlam yaklaşım getiren uyumlu bir politikasının kalmadığını kaydetti. “Daha da kötüsü ‘Avrupa ekonomik topluluğu’ olarak işe başlamış AB’nin Merkez Bankası politikalarını destekleyecek, tek parayı destekleyecek finansal ve ekonomik politikaları yok, bunun kurulması da pek muhtemel görünmüyor” dedi.
Bu çerçevede bugün Avrupa’da önemli bir zayıflama olduğu görüşünü aktaran Arık, “Ortaya çıkan şey, giderek kapanma , giderek kendi içine dönme ve kendi içinde de bir yerde birbirleriyle rekabet içine düşme yani ‘komşunu zayıflat’ politikaları AB içinde ortaya çıkmakta” diye konuştu.
Arık, Türkiye çerçevesinde ise AB’nin hakkaniyet ilkesini uygulaması gerektiğini vurgularken, bu olduğu takdirde üretimde Avrupa’da 5. sırada olan Türkiye’nin AB’nin en güçlü üyelerinden birisi olacağını kaydetti.
DELEGASYON BAŞKANI BERGER: KÜRESEL DÜNYADA OYUNCU OLMAK İSTİYORSAK ZORLUKLARLA BAŞA ÇIKMALIYIZ
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger ise konuşmasında, AB’nin Brexit, göç sorunu gibi zorluklarla dolu bir dünyayla mücadele etmesi gerektiğini belirtti. “Küresel dünyada bir oyuncu olmak istiyorsak bunlarla başa çıkmalıyız” diyen Berger, yine pek çok AB kurumunun da zorluklarla karşı karşıya olduğunu ifade etti.
Berger, AB’nin öncelikleri kapsamında güvenlik, çatışma önleme, küresel yönetim ve ekonomi politikalarının yer aldığını vurgulayarak, AB’nin gelecekte dünya sahnesinde saygın bir yeri olması için çalıştıklarının altını çizdi.