İki taraf da müzakerelere dair resmi bir açıklamada bulunmasa da Bloomberg haber ajansına konuşan kaynaklar Ukrayna'nın borcunun yüzde 40'lık diliminin silinmesi yönündeki talebini kabul ettiremediğini söyledi.
Öte yandan ağustosta borcunun 120 milyon dolarlık bölümünü ödeyip temerrütten 'son anda kurtulduğu' ifade edilen Ukrayna'yı eylül ayında da 500 milyon dolarlık bir geri ödemenin beklemesi nedeniyle Kaliforniya'daki görüşmeler ülke için 'son şans' olarak değerlendiriliyordu.
Nitekim New York merkezli Ekonomik Eğitim Vakfı'nden Jeffrey Albert Tucker da Russia Today'e (RT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın eylüldeki borç dilimini ödeyecek kaynakları bulamaması halinde 'ikinci bir Yunanistan'a' dönüşebileceğini ifade etti.
Kaliforniya'daki St. Mary Üniversitesi'nden ekonomi profesörü Jack Rasmus da Ukrayna'nın kreditörleriyle olan müzakerelerde elinin Yunanistan'dan daha zayıf olduğunu anlattı: "Ukrayna'nın müzakerelerde eli Yunanistan'a göre daha zayıf. Zira Yunanistan'ın ekonomik kaderi tüm Euro Bölgesi'ni etkileyecekti. Bu nedenle Yunanistan'ın kreditörleriyle olan pazarlıklarda eli daha güçlüydü. Ancak Ukrayna için böyle bir durum yok. Aslında Ukrayna'nın ekonomik kaderinin iki Amerikalı'nın elinde olduğu söylenebilir. Nitekim müzakerelerde masanın bir tarafında ülkenin ABD doğumlu Finans Bakanı Natalie Yaresko, diğer tarafında da (Amerikan yatırım şirketi) Franklin Templeton'un CEO'su Nicholas Brady oturuyor.''